İsviçre'nin Zürih kentinde bir bölge mahkemesi yıllardır Kafka'nın el yazmalarının tutulduğu kasaların açılmasına ve içindekilerin İsrail Milli Kütüphanesi'ne gönderilmesine hükmetti. Söz konusu karar ile mahkeme, İsrail'de aynı yönde verilmiş mahkeme kararlarını onar nitelikte karar almış oldu.
Kasaların içeriği tam olarak bilinmemekle birlikte bazı uzmanlar Kafka'nın ölümünden sonra basılan bazı başyapıtlarının sonlarının bu kasalarda olabileceğini belirtiyor.
İsrail Yüksek Mahkemesi, daha önce İsrail'de bir ailenin banka kasalarında ve Tel Aviv'de oldukça kötü durumdaki bir apartman dairesinde sakladığı Kafka'nın el yazmaları koleksiyonuna el konmasına hükmetmişti.
Zürih'teki mahkemenin kararı Kafka'nın eserlerine ilişkin hak iddialarından kaynaklanan hukuk mücadelesine ve "eserlerin gerçek sahibi kim” sorununa son noktayı koyar nitelikte.
'Ne üzerine olduğu bilinmeyen bir hukuk mücadelesi'
Yıllardır süren hukuk mücadelesini takip eden Kudüs'teki Van Leer Enstitüsü'nden araştırma görevlisi Benjamin Balint'e göre bu davaların en ilginç yanı "aslında neyi içerdiği bilinmeyen bir miras üzerine” olması. Balint'e göre, Zürih'ten gelen karar sonunda bu hukuki kavgaya son noktayı koyacak nitelikte olsa da "kültürel aidiyet ve mirasa" ilişkin soru işaretleri uzun bir süre daha devam edecek.
1924 yılında henüz 40 yaşındayken hayatını kaybeden Kafka, eserlerini dostu editör ve yayıncı Max Brod'a vererek ölümünden sonra okunmadan yakılmalarını istemişti. Ancak Brod, Kafka'nın vasiyetini yerine getirmemiş ve aralarında "Dava”, "Şato” ve "Amerika”nın da olduğu ve sağlığında tanınmayan Kafka'yı ölümünden sonra dünyaca ünlü bir yazar haline getiren eserlerin çoğunu bastırmıştı.
Brod, el yazmalarından bazılarını ise 1950'li yılların başında sekreteri Ilse Ester Hoffe'ye vermişti. Bu da Kafka'nın Yahudi olmasından dolayı kültürel mirasının İsrail'e ait olduğunu iddia eden İsrail ile Hoffe'nin mirasçıları arasında henüz içeriği bilinmeyen kasalar üzerine yıllarca sürecek bir hukuk mücadelesi başlatmıştı.
DW Türkçe