Kan ve gözyaşından resimler, böceklerden heykeller, bedeninden sınır zorlayıcı performanslar ortaya çıkarıyor. Hepsi ‘güzel’ olana ulaşmak için. Çağdaş sanatın önemli temsilcilerinden Jan Fabre’nin üç işi, bugün ziyarete açılan Artinternational’da sergilenecek. Fuarı gezmeden önce onunla tanışın.
“Çağdaş sanat adi ve artık güzelliğe inanmıyor” diyorsunuz. Halbuki çağdaş sanatın en önemli temsilcilerinden biri kabul ediliyorsunuz. Siz nasıl tanımlıyorsunuz kendinizi?
Ben bir sanat gerillasıyım. İşgalciye karşı direnişteyim. İşgalci olan, sanatın içindeki alaycılık. Sanat sarhoş edici bir güzellikten gelmeli, dış dünyaya aşkın bir beyanı olmalı. Ben doğuştan, ölümcül güzellikte sanat eserleri yaratmak isteyen bir sanatçıyım. Güzelliğin kırılganlığını koruyan ütopik silahlar yapmak istiyorum.
‘İğrenileni’, güzel ve estetik hale getiren böcek heykelleriniz en çok dikkat çeken işleriniz arasında yer alıyor. Neydi sizi bokböceklerinin peşine takan?
Benim için, heykellerimdeki bokböcekleri hafızayı ve dünyadaki en eski bilgisayarı temsil ediyor. Onlar, insanoğlunun radarları; ölümle yaşam arasındaki köprüyü sembolize ediyorlar.
YAŞAMA SAYGIMDAN ÖLÜMÜ KUTLUYORUM
Eserlerinizde sık sık ölümün ve yaşamın kutlamasını yapıyorsunuz. Peki, sizin ölümle ilişkiniz nasıl? Onu kabullendiniz mi gerçekten?
Genç bir adam olarak iki kez komaya girdim, yani ödünç bir hayatı yaşıyorum. Tüm işlerim; görsel sanatlar, yazılar ve sahne işleri, ölümden sonra yaşam fikrini temsil ediyor. Yaşama saygımdan ölümü kutluyorum.
Kendinizi bir ‘sanat malzemesi’ olarak da kullanıyorsunuz. Hatta idrar, sperm, kanınızla çizdiğiniz resimleriniz var...
Kendini incelemek en üst düzeydeki performans. Ben insan bedenine dair bilgi ve malzemeye inanan bir sanatçıyım. Sanatçının malzemesi ve zamanı, kendisi kum saatindeki kuma dönüşene dek durmaz.
Bugün başlayan ve yarın da devam edecek olan Artinternational’da işlerinizi gezebileceğiz. Neler bekliyor bizi, bu sefer ne üzerine kafa yorduracaksınız?
Belçika’dan Deweer Gallery’yle beraber üç ikonik ve hatta tarihi işi sergileyeceğiz: 1977’den ‘Ayakkabı Kutuları’ seti, 1990’da yaptığım büyük ‘Farklı Saatler 6’ resmi ve 1997 senesinden böcek heykeli ‘Et Yığını’. Bu seçki görsel sanatımdan güzel bir kesit sunacak.
ARTINTERNATIONAL'IN
BU SENEKİ 5 GÖZDE ESERİ
Elmgreen & Dragset’ten meydan okuma, Taner Ceylan’dan yeniden doğuş, Andy Warhol’den ikon... 4-5 Eylül’de Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenecek Artinternational yine iddialı.
1)
Andy Warhol’un 1981’de yarattığı meşhur Mitler serisinden bir parça fuarda olacak. Uncle Sam, Howdy Doody, Dracula, Mickey Mouse, Santa Claus gibi Amerikan kültürünü etkilemiş popüler ikonları resmettiği seriden Greta Garbo’lu olanını göreceğiz.
2)
Ganalı sanatçı El Anatsui şişe kapakları ve bakır tellerden dev boyutta duvar süslemeleri yaratıyor. İşleri, uzaktan parlak ve büyüleyici kumaşlar gibi görünürken, yakından bakıldığında atık malzemelerle bu etkiyi nasıl yarattığına şaşırdığınız çalışmalar.
3)
Rampa’nın bu yıl Nilbar Güreş, Selma Gürbüz, Servet Koçyiğit ve Ahmet Oran’ın son işlerini taşıyacağı standında Erinç Seymen’in yeni çalışmalarını da göreceğiz. Seymen’in kâğıt üzerine mürekkepli kalemle yaptığı bu kolaj ve fineart işleri fuarın yerli gözdelerinden olacak.
4)
Yaşayan en önemli çağdaş heykel sanatçılarından kabul edilen İngilizTony Cragg’in heykellerini görmek her zaman mümkün olmaz. Kusursuz bir el işçiliği barındıran heykellerinde Craig, maddeye hareket katıyor. ‘Red Square’ adlı heykeli için uzun zaman ayırmanızı öneririz, büyüleyici ve kesinlikle şiirsel!
5)
Uluslararası çağdaş sanat dünyasının en önemli galerilerinden Victoria Miro’nun standında Yayoi Kusama’dan Grayson Perry’ye pek çok ünlü isim var. Elmgreen & Dragset ikilisinin meşhur ‘He’ (Copper Green) adlı Deniz Erkeği heykeli fuarın en gözde yerleştirmelerinden. Bugüne kadar hep tartışmalar yaratmış işlere imza atan ikili bu heykeli Danimarka’nın simgesi Deniz Kızı’na alternatif üretmiş, Helsingör şehrine dikmişlerdi.