Cumhuriyet'ten Emrah Kolukısa'nın Erdal Beşikçioğlu ile röportajında hem Behzat Ç'den hem de Ankara'dan bahsedildi. Gazeteci Emrah Kolukısa'nın sorularını cevaplayan Erdal Beşikçioğlu, Ankara Büyükşehir Belediye seçimlerinden sonra Mansur Yavaş'ı ziyaret etmişti.
- Behzat Ç’nin bu denli sevilmesini neye bağlıyorsunuz?
Basit bir adalet duygusu, sorgusuz sualsiz, ona ters gelen eylemlere karşı duyduğu o adalet duygusu olabilir. Her daim güçsüzün ve çaresizin yanında, hiçbir şeyi dolaylı bir şekilde anlatmayan direkt net bir karakter olması. Savunmasızın yanında dik duruşundan ve doğrularından hiçbir zaman taviz vermemesinden, yanlış olsa da o yolda yürümesinden... Onu zaten Behzat Ç. de söylüyor “Yanlış yolda yürümek, doğru yolda beklemekten daha doğrudur” diye. Hepimizin aslında yaşarken canını sıkan tersliklere verdiği tepkiye içsel olarak emtapi kurması seyircinin. Yoksa hakikaten sevilecek bir karakter değil, bunu da ben değil kadın seyircilerden biri söylüyor “Biz bu hanzo adamı nasıl bu kadar karizmatik buluyor ve hayranlık duyuyoruz” diye...
- Toplumda adalete karşı duyulan bir özlemin de yansıması var mı sizce?
Öyle tabii ki, eksikliğini duyduğunuz bir hikâyenin... Zaten bizim görevimiz de budur, yaşamda eksik olanın varlığını karşı tarafa hissettirmektir sanatın gücü. Behzat Ç. bugüne değil de başka bir çağa ait bir karakter mi, bunu insan soruyor izlerken...
Her devrin adamı tiplerinden değil, her devir onun devri olmayabilir. Başkasının ne dediği ya da sistemin ne dediğiyle ilgili değil. Belki de devletçi bir adam, öyle olduğuna inanıyorum.
- 6 yıl sonra yeniden o karaktere bürünmek nasıldı?
Büyük bir korkuyla başlıyorsunuz tabii, yarattığınız sıradan bir hikâye değildi... Aynı heyecanda, bu beklentiyi karşılayabilir misiniz korkusu da vardı. Serdar Abi yeniden çekelim dediği zaman şuursuz bir şekilde hadi çekelim dedik. Aslında o bir başkaldırıydı... Geçen gün 1. ve 4. bölümü seyrettiğim zaman tüm karakterlerde büyük bir olgunluk, lezzet bir kat daha artmış; tuhaf bir şeyle karşı karşıya kaldık. Serdar Abi de bunu güzel toparlamış, çok lezzetli bir şey çıkmış ortaya ve iyi ki korkmuşum iyi ki, korku bu hale getirmiş karakteri. Yeniden fısıltıların sesli hale dönüşmesi şahane bir şey... Behzat Ç’de de bunu göreceğiz bu 9 bölümde.
KİMSENİN ADAMI OLMADIM
- Yeni bölümlerde karakterlerden birinin KHK’li olduğunu öğreniyoruz...
Günceli takip ediyorsunuz. Evet, Behzat Ç. KCK ile gitti KHK ile geri geldi diyorlar. Behzat Ç. her zaman bu siyasi hikâyenin farklı bir nabzını tutmuştur yani. Onsuz olamaz yani. Bence o yüzden de değerli zaten. Bu sözü çok net bir şekilde söylediğiniz için değerli. Ne derler diye düşünüp gri bir ortamda söylemediğiniz için değerli. Bir örneğini ben görmedim.
“Behzat Ç., kendi içinde kendi dünyasında yaşayan bir adam. Kendi doğrularıyla ilgilenen bir adam. Sistemci bir adam değil...”
ANKARA ANKARA OLALI
- Ankaralı olarak ne düşünüyorsunuz? Büyük bir değişiklik oldu belediye seçimlerinde.
Başkent başkent olalı öyle bir ızdırap görmemişti ama şimdi bütün herkes kendi içerisinde bu kimyasını değiştirdi. Herkes daha rahat ve başkentin kendi içindeki müsamahasına göre hareket etmeye başladı. Yani, düşünsenize, Ankara tiyatronun başkentiydi. İstanbul’dan gelecek herhangi bir oyun artık Ankara’da sahne bulamaz hale geldi.
- Mansur Yavaş’ı ziyaret ettiniz. Ne konuştunuz?
Kentin sanat vizyonunu biraz daha parlatmamız gerektiğini. Bize destek verdi. Şimdi kocaman bir projemiz var. Gençlik Parkı’nı bir kültür gençlik parkı haline getirme projesi. Festivallerin, konserlerin, tiyatro oyunlarının yapıldığı bir yer haline gelmesi konusunda bayağı gelip gidiyoruz belediyeye.
- Park deyince aklıma Gezi Parkı Direnişi de geldi elbette. Siz de oradaydınız...
Gezi eylemlerinin başlangıcı şiddete dayalı bir başlangıçtı. Bu bağlamda da benim için önemliydi. Daha sonra onun şekli şemali ve senaryosu değiştirilerek başka bir tarafa konmuş da olabilir. Bu benim işim değil. Ben sanatçıyım izlerim, görürüm, benim kafama yatan yanları eksik olan yanları, anlatırım. Gezi eylemlerinde bu ülke kendi içinde çok güçlü olduğunu gösterdi aslında. Keza son İstanbul belediye seçimleri de öyle. 6 yıl bu ülke izledi, baktı, düşündü, tartıştı. Ve bu 6 yılın sonunda da ilk tepkisini İstanbul seçimlerinde verdi. Bu çok önemli bir şey.
Yurttaş oluyoruz
Gezi de benim için çok önemli, son Fetö olayları da. Yani vatandaşın bilinçlenmesi babında. Biz yurttaş olma bilincine erişmeye başlıyoruz. Bundan kaçamazsınız, bu farkındalığı yapmanız gerekiyor. Hem siyasi erk olarak hem de vatandaş olarak. Behzat Ç’nin olmadığı son 6 yıl bu etüt gerçekleşti ülke insanı üzerinde. Behzat Ç. ile yeniden bu olgunlukta hareket edeceğiz.