Türk şiirinin en önemli isimlerinden Edip Cansever, bugün 90 yaşına girdi. 8 Ağustos 1928’de İstanbul’da doğan Cansever, İstanbul Erkek Lisesi'ni bitirdi. Kapalıçarşı'da turistik eşya ve halı ticaretiyle iştigal etti. Cansever, 1950'li yıllarda İlhan Berk, Cemal Süreya, Turgut Uyar, Sezai Karakoç ve Ece Ayhan gibi isimlerle İkinci Yeni’nin en önemli şairleri arasında yer aldı.
İlk şiiri 1944’te İstanbul dergisinde yayınlandı. Yücel, Fikirler, Edebiyat Dünyası, Kaynak dergilerinde çıkan ilk gençlik şiirlerini ‘İkindi Üstü’ kitabında topladı. 1951’de henüz 23 yaşındayken Nokta dergisini çıkardı Cansever. Bu dergi vesilesiyle genç şairlerle tanıştı. ‘Dirlik Düzenlik’ bu dönemin ürünüydü. Şiirleri özlü bir söyleyiş ve çarpıcı bir biçime sahipti. Toplumsal eleştiriyi mizahi bir biçimde yapıyordu.
İkinci Yeni akımının özgün örneklerini verdi. Şiirinde zamanla sevinç, yerini bunalıma; toplumsal dengesizlikleri eleştirme kaygısı, yerini yıkıcı bir umutsuzluğa bıraktı. ‘Dize işlevini yitirdi’ gerekçesiyle yeni arayışlara yöneldi. Şiirde tiyatrodan esinlenen diyaloglar kullandı. ‘Nerde Antigone’, ‘Tragedyalar’, ‘Çağrılmayan Yakup’ bu dönemin ürünleriydi.
Kapalı, anlaşılması güç, yine de anlamdan ayrılmayan bir şiir dünyası yarattı kendisine. Yapıtlarına tutarlı bir bütünlük kazandırdı. Şiirinde düzyazı olanaklarını kullanmaktan da çekinmedi Cansever… Yalnız şiirleriyle değil tepkileri ve yaşama biçimiyle de kendisinden söz ettirdi. Sürekli yazan, yayınlayan bir şair olarak ilgileri hep üstünde tuttu. Bodrum’da tatildeyken beyin kanaması geçirdi, tedavi için getirildiği İstanbul’da 28 Mayıs 1986'da yaşamını yitirdi.
Cemal Süreya, usta şairin arkasından şu şiiri yazdı:
Yeşil ipek gömleğinin yakası
Büyük zamana düşer
Her şeyin fazlası zararlıdır ya,
Fazla şiirden öldü Edip Cansever.
Kaynak: BirGün