Sakıp Sabancı Müzesi, Akbank Sanat işbirliğiyle 2 Eylül’den itibaren Zero sergisine ev sahipliği yapacak.
Sergi, II. Dünya Savaşı sonrası ortaya çıkan akımı Türkiye’ye tanıtmayı hedefliyor
2014 yılında New York’ta Guggenheim Müzesi’nde Zero akımını konu alan bir sergi ziyarete açıldı. Ardından aynı sergi farklı bir kurguyla Berlin Martin-Gropius-Bau Galerileri’ne taşındı. Şimdiyse sıra İstanbul’a geldi... Tüm dünyanın adım adım yeniden keşfettiği ZERO sanat akımı, Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi ve Akbank Sanat işbirliğiyle düzenlenecek ‘Zero, Geleceğe Geri Sayım’ sergisiyle 2 Eylül’den itibaren İstanbullu sanatseverlerle buluşacak.
Almanya’da doğdu
Peki, nedir Zero akımı? Aslında bu sorunun yanıtı hep Zero’nun akımdan ziyade bir düşünce biçimi olduğu sonucuna çıkıyor. II. Dünya savaşı sonrasında Almanya’da doğan ancak zaman ve mekan tanımayan bu akım, Zero ruhunu taşıyan günümüz sanatçılarını da etkilemeye devam ediyor.
Zero, savaş sonrasında dünyanın yaşadığı bu dev yıkımla birlikte bir yenilenme ihtiyacından yola çıkıyor. Zero akımının umut dolu sanatçıları, ışıkla, sesle, hareketle ürettikleri eserlerinde kimi zaman tuvalleri yakıyorlar, kimi zaman beyaz rengin tonlarını keşfediyorlar. Sıfıra dönmek, başa sarmak, yeniden bakmak ve düşünülmeyen kavramlarla düşünmek istiyorlar. Dertleri ünlü olmak ya da büyük ve önemli sanat eserleri üretmek değil, sanatı bir umut ve iletişim aracı olarak kullanmak.
İstanbul’da düzenlenecek sergide Zero akımı kurucuları Heinz Mack, Otto Piene, Günther Uecker’in eserleri ile akıma dahil olmuş önemli sanatçılar Yves Klein, Piero Manzoni ve Lucio Fontana’nın farklı tekniklerde ürettiği 100’den falza eseri bir araya getirilecek. Serginin küratörlüğünü üstlenen ZERO Vakfı Yöneticisi ve küratör Mattijs Visser, sergiyle ilgili olarak, “İstanbul sergisi için az sayıda sanatçıyı ama mümkün olduğu kadar çok eseri göstermeyi tercih ettik,” diyor ve ekliyor: “Bu sergiyi yapma sebeplerimizden biri Zero’nun düşünce şeklini göstermek. Farklılıklara açık ve tutkulu olmak, sanat piyasasıyla ilgili düşünmek yerine sanatın iletişim kurmakla alakalı olduğunu düşünebilmek... Bu, bugünlerde kesinlikle eksik olan bir şey... Zero, asla imkansıza ulaşmayı isteyen umutsuz insanların işi değildi. Gökyüzünü boyamak, gökyüzüne sanat eserleri koymak, gökyüzünü paletleri yapmak istiyorlardı” diyor.
Işık dolu yeni bir dünya
Sabancı Müzesi müdürü Nazan Ölçer ise akım hakkında, “II. Dünya Savaşı sonrası dünyanın yaşadığı yıkıma karşı geleneksel sanat anlayışını sıfırlayarak aydınlık, ışık ve şeffaflık dolu yepyeni bir dünya vaadiyle yola çıkan ZERO akımını Sakıp Sabancı Müzesi’nde ağırlamaktan dolayı büyük mutluluk duyuyoruz. Aktif olduğu dönemde sınırları aşarak bir çok ülkedeki sanatçıların katılımıyla yepyeni malzeme ve tekniklerle bireysel ve toplu üretimlere alan açmış, bu akımın Türkiye’deki sanat dünyasını da derinden etkileyeceğine inanıyoruz” diyor.
Milliyet