Antalya Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla düzenlenen 59. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin Ödül Töreni, kırmızı halı geçişi ve Nühket Duru konserinin ardından başladı.
Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması Sahide Sonku Ödülü, Gezi Davası tutuklularından Çiğdem Mater’e verildi. Ödülü Çiğdem Mater adına Zümrüt Burul aldı. Mater’in adının anons edilmesi uzun süre alkışlandı.
Ezgi Mola, Nurgül Yeşilçay ve Ahmet Mümtaz Taylan gibi ünlü isimler Mater’i ayakta alkışladı. Çekmediği bir film yüzünden 18 yıl ile cezalandırılan Gezi Davası tutuklusu Mater’in, Bakırköy Kadın Cezaevi’nden gönderdiği mektubu Zümrüt Burul okudu. Burul “Çiğdem bu ödülü Kurak Günler filmine emek veren kadınların birlikte almasını rica etti” dedi.
Mater’in mektubu şöyle: “Altın Portakal’a ve ulusal yarışma jürisine çok teşekkür ederim. Kurak Günler’in bir parçası olduğum için de Emin’e ve Nadir’e çok teşekkür ederim. Hatice, Selin, Eylül, Damla, Ceyda, Zümrüt, Nadide, Esma, İrem, Öykü, Buse, Ezgi, Berfin, İrem Naz, Manolya, Nesibe, Selen, Gülçin, Özge… Kurak Günlere emeği geçen tüm sevgili kadınlar, bu ödül hepimize. Türkiye’de kamera önünde ve arkasında sektöre emek veren tüm kız kardeşlerim, Susma Bitsin’de birlikte yol yürüdüğümüz şahane yol arkadaşlarım, bize bu yolları açan Bilge Olgaç, Ayşe Şasa, Leyla Özalp, Türkan Şoray, Müjde Ar, Yeşim Ustaoğlu ve daha niceleri. İyi ki vardınız, iyi ki varsınız, iyi ki hep birlikte filmler yapıyoruz ya da bazen yapamıyoruz. Ve sevgili Cahide Sonku! Çok teşekkürler! Rol ezberliyorum diyerek Cumhurbaşkanı’na gitmeyi reddettiğin için, seni ayağına çağıran milletvekillerini “Ben Cahide Sonku’yum” diye terslediğin için, hiç kimseye eyvallahın olmadığı için. Yolun, yolumuzdur!”
Boğaziçi direnişine destek
Geceye damga vuran konuşmalardan biri de Emin Alpler’in konuşması oldu. Emin Alper, Boğaziçi Üniversitesi’nde süren direnişe selam gönderdi ve şöyle konuştu:
“Bu ödülü Şerif Gönen’den almak çok büyük bir onur. Her şeyden önce jüri üyelerine çok teşekkür ediyorum. Çiğdem’den bahsedecektim ama o kendi adına konuştu. Benim yönetmem olmamda Boğaziçi Üniversitesi’nin büyük bir katkısı vardır. Ülkesinin en güzide eğitim kurumunu ele geçirilecek bir kale olarak gören zorba bir zihniyetin saldırısı altında. Utanıyorum. Bu ülkenin bu nadide kurumuna yapılan saldırıdan gerçekten utanıyorum. Ama Boğaziçi Üniversitesi direniyor. Kazanacak. Sadece Boğaziçi Üniversitesi değil, zorbalığa karşı direnen herkes kazanacak. Gezi direnişçileri kazanacak. Hemen yanı başımızda diktatöre karşı direnen Ukrayna halkı kazanacak. Zalim mollalara direnen kadınlar kazanacak. Bütün bu direnişçiler tiranlara zorbalara şunları söylüyor: Kazanamayacaksınız. Tarih sizin yanınızda değil. Yıllar sonra hatıranızın önünde eğilecek kimseyi bulamayacaksınız.”