CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın dün kabine toplantısının ardından kendisine yönelik kullandığı ifadelere yanıt verdi. Kılıçdaroğlu, Erdoğan'a şöyle söyledi: "Sen başbakanken, 4 Temmuz 2013'te Süleymaniye’de 11 askerin başına çuval geçirilip götürüldüğünde ne yaptın? Nota ver ABD'ye, kına bunu dedik, ne notası müzik notası mı dedi? Bunu yapan adam vatansever mi? Sen bize kalkacaksın ordu üzerinden ders vereceksin. Sen kim, ordu kim? Bizim ordumuzun kahraman askerleri terörle mücadele ederler. Onları bu ülkenin namusu sayarız. Sen kalktın şehitlere kelle dedin. Sen mi bana ordudan bahsedeceksin. Sen kim, ordu kim? Askerlik yan gelip yatma yeri değildir dedin. Hiçbir asker yan gelip yatmadı. Sen bu lafı ediyorsun, çocuklarını niye askerlik yaptırmadın? Madem ordu konusunda hassasın, Kozmik Oda’yı açıp devletin sırlarını terör örgütlerine sen açmadın mı? Devletin bütün sırlarını terör örgütüne, egemen güçlere teslim etmedin mi? Bunu yapana tarihte hain derler. Bugün de derler, yarın da diyeceklerdir. Sen başbakanken ordunun Genelkurmay Başkanı’nı terörist diye hapse atmadın mı?"
Kemal Kılıçdaroğlu'nun satırbaşları:
Ben ve arkadaşlarım güzel bir Türkiye için, gelişmiş bir Türkiye için çaba harcıyoruz. Bir ön yargımız yok, kimseye kinimiz yok. İntikam alma, kimseyi tehdit etme gibi bir amacımız da yok. Tek bir amacımız var. Bu ülkede 83 milyonun karnı doysun. 83 milyon bu ülkede huzur içinde yaşasın. Farklı düşünceler, kimlikleri, inançlar başımız üzerine, saygı duyacağız.
Aramızda engelli sivil toplum örgütlerinin temsilcileri var, sizlere hoşgeldin diyorum. Bizim bu konuda ısrarla söylediğimiz bir şey var. Çok sayıda engelli kardeşimiz işsiz ama yasaya göre devletin istihdam etmesi gereken engelli kadrolarının büyük kısmı boş. Hangi gerekçeyle atama yapılmaz? Çünkü bir engelli karnını doyuracak, aç kalması lazım. İktidarın anlayışı bu. Peki bu anlayışa engelliler destek verecek mi? Vermemeleri lazım. O boş kadrolar orada duruyor. Biz de evimizde , sokakta işsiz olarak duruyoruz. Yarın sandık önümüze geldiğinde biz bunun hesabını soracağız. Ben sizden bunu bekliyorum.
2015 yılında Diyarbakır'da Tahir Elçi katledildi. Tahir Elçi o gün yaptığı basın toplantısında "Bu kadim bölgede çatışma istemiyoruz" demişti. Diyarbakır bir kadim bölgedir. Tarihi ile coğrafyası ile. Çok sayıda düşünür çıkmıştır o topraklardan. O kadim topraklarda çatışma olmaması lazım. Bu basın toplantısının ardından vuruluyor. Aradan geçen sürede failler bulunmadı. Faili meçhul cinayetler demokrasinin ayıbıdır. Mutlaka bulunup yargının önüne çıkarılması gerekiyor.
İskeçe müftümüz Ahmet Mete tehdit ediliyor. Bir din adamı neden ölümle tehdit edilir? Bu tehdidin bir sonucu olacak mı? Hayır olmayacak. Ama bir inanca karşı bir müftüyü hedef seçip o dinin mensuplarını cezalandırmak istiyorlarsa sonuç alamazlar. Bizim inancımız barışı ve sevgiyi öngörür. Biz CHP olarak orada yaşayan soydaşlarımızın her zaman yanında olacağımızı ifade etmek isterim.
Ritmik Cimnastik Avrupa Şampiyonası'nda Türkiye altın madalya kazandı. Federasyonun başkanı Suat Çenel'e, emeği geçen antrenörlere, teknik ekibe ve sporcularımıza ve ailelerine teşekkür ediyorum. Duygu Doğan, Azra Akıncı, Nil Karabina, Eda Asar, Peri Berke siz bayrağımızı göndere çektiniz, İstiklal Marşımızı okuttunuz size şükran borçluyuz.
Geçen hafta ağırlıklı olarak eğitime, öğretmenlerin sorunlarına değinmiştik. Atama bekleyen öğretmenlerin sorunlarına değinmiştik. Eğitimin bir toplum için ne kadar önemli olduğunun altını çizmiştik. Eğitilen bir toplum dünyada söz sahibi olur. Eğitimli toplum, sanatını geliştirir. Eğitimli bir toplumda merak giderek büyür ve öğretmenlerimiz çocuklarımızı yetiştirmek için elinden geleni yaparlar. 5 büyük başlık altında CHP iktidarında neler yapacağımızı anlatmıştım. Çözüm önerilerimizi yine sıralamak istiyorum.
- İktidara gelir gelmez yapacağımız ilk iş öğretmenler için ayrı bir meslek kanunu çıkaracağız.
- Hiçbir öğretmen yoksulluk sınırının altında aylık almayacak. Bütün öğretmenler kadrolu olacak. Sözleşmeli öğretmen garabetine son vereceğiz. Her 24 Kasım’da öğretmenlere birer maaş ikramiye vereceğiz. Öğretmenlere 3600 ek gösterge vereceğiz.
- Türkiye’nin yatırımlarının en az yüzde 18’ini eğitim yatırımlarına ayıracağız. Köy okullarını yeniden açacağız, taşımalı eğitime son vereceğiz.
- Eğitimin üretime dönük olması lazım. Eğitimin istihdam yaratması lazım. Bütün organize sanayi bölgelerinde teknoloji liseleri açacağız. 6 yıl olacak, yatılı olacak. Belli bir sınıftan sonra öğrenci eğitim aldığı konuda ilgili fabrikada staj yapacak.
- Sosyal güvenlik primlerini devlet verecek. En yetenekli çocuklarımızın buraya gelmesini istiyoruz. Her okulun bir bütçesi olacak. Okul aile birliği ve okul yönetimi bütçeyi yönetecek.
Bu sözlerimi bütün öğretmenlerin hafızalarına kazımalarını isterim. Gün gelecek bunu bize soracaksınız. Dostlarımızla birlikte iktidar olduğumuzda eğitimi göreceksiniz, pırıl pırıl okulları göreceksiniz.
"Devletseniz rakamları doğru açıklayın"
Pandemi başladığında hükümete hiçbir eleştiri getirmedik. Bir felaket vardı, çözümler önerdik. Önerilerimizin yüzde 99'u uygulanmadı. Pandemi süreci iyi yönetilemedi. 13 bin 746 vatandaşımız resmi rakamlara göre hayatını kaybetti. Gerçek rakamlar bunun çok üstünde. Belediyelerimiz zaten defin işlemlerini yapıyor, doktor raporları da var. Topluyorsunuz, rakamı katlıyor. Devletseniz, rakamları doğru açıklayın. Devlet dediğiniz yalan söyler mi? Yanlış rakam açıklamak kadar Türkiye'nin itibarını sarsan bir şey yoktur. Türkiye'nin rakamlarına hiç kimse güvenmiyor. Türkiye'yi bu hale neden düşürüyorsunuz? TTB açıklama yaptı doğru değil diye. TTB'yi terörist ilan ettiler. Akıl dışı, böyle bir yönetim olabilir mi? Bir kişinin hastalığını doktor bilir. Doktor diyor ki bunun hastalığı budur, sayısı da budur. Diyorlar ki sen bunu nasıl söylersin?
Ana ilke salgının yayılmasını engellemektir. Tedavisi zaten hastanelerde yapılacak. Hükümete düşen görev salgının yayılmasını engellemek için önlem alacaksın. Bu yapıldı mı? Yapılmadı. Salgın yönetiminde dünyanın en kötü, Avrupa'nın ise 1. ülkesiyiz. Peki ülkeyi yönetenler bu sonuçtan utanıyor mu? Utanmazlar.
"Ekonomi ile ilgili önlemler tek satır yok"
Dün kabine toplantısı yaptılar. Sayın Erdoğan çıktı 2 dakika ayırdı. Salgınla ilgili önlemler tamam, ekonomi ile ilgili önlemlerle tek satır yok. Dükkanı kapat diyorsun, her şeyi kapat diyorsun peki bu adam nasıl geçinecek?
Bununla ilgili tek bir cümle kurulmadı. Bütün esnaf kardeşlerime sesleniyorum; dün 3-4 saat oturup konuşacaklar, salgını nasıl engelleriz diye konuşacaklar, sokağa çıkma yasağı ilan edecekler ama ekonomi ile ilgili tek cümle kurulmayacaklar. Sevgili esnaf kardeşlerimin önüne sandık gelecek. Demokratik yollarla bunlara ders vermek senin boynunun borcudur kardeşim. Bunlara oy vermeyeceksin.
Bir kantinci bana şunu göndermiş; "Sayın başkanım bir kantin işletmecisi olarak iflas eşiğindeyiz. Devletimizin verdiği kredi taksitlerini 8 aydır kapalıydık, tam açıldık derken kapandık, evimizin masraflarını karşılayamaz olduk para kazanmadan taksitleri nasıl ödeceğiz?" Ben bütün esnafların sesi olmaya söz verdim. Bütün garibanların, kimsesizlerin. Hepsinin sözücü olmaya söz verdim. Sadece ben değil bütün vekillerimiz söz verdi. Siz bu devletin orta direğisiniz, en güçlü olan sizsiniz. Önünüze sandık geldiğinde hesap soracaksınız.
"Devlet pandemi döneminde sizi korumadı"
Toplam 383 bin iş yeri kapanacak. 2 milyon 100 kişi gelir elde edemeyecek. Anayasamız esnaf ve sanatkar için özel bir düzenleme yapmış. Devlet pandemi döneminde sizi korumadı ve desteklemedi. Anayasayı ihlal etti. Anayasanın gereğini yapmadı. 5 maskeyi dağıtamayanlar bizim belediyelerin yapmak istediği yardımlara set çektiler.
Aş evleri için toplanan paralara bile el koydular. Devlet, esnafın dükkanını kapatıyorsa gelirini de sağlamalıdır. Esnafa sadece borç veriliyor peki Katar’a ne yapılıyor. Esnafa dükkanını kapat dediler kapattı. Bankadan borçlandırdılar. Şimdi ikinci kez kapat dediler ama gelir yok. Futbol karşılaşmasını 500 milyon dolar ihaleyle alan Katar firması ben para ödemeyeceğim dedi. Yargı var, mahkemeye gitseler kazanacaklar. Kimse mahkemeye gidemiyor çünkü korkuyorlar. Bir kalemde 90 milyon doları indirdiler. Peki esnaf kardeşim senin vergini indirdiler mi? Ayrıca firma sahibi dedi ki bu yetmez dolar sürekli artıyor, bunu sabitleyin ve TL’ye çevirin dedi. Erdoğan’a talimat verdiler. Bunu da kabul ettiler, doları 5,80’e sabitlediler. Gençlik ve Spor Bakanı bunu büyük bir başarıymış gibi açıkladı. Esnaf kendini sahipsiz hissediyor. Hiç merak etme kardeşim. Bu devran değişecek. Esnaf Bakanlığı kurulduğu zaman derdi anlatabileceğin bir yer olacak.
Sadece esnaf değil çiftçiler de aynı pozisyonda. Hükümet kime çalışıyor? 18 yıldır iktidar olan bu hükümet kime çalışıyor? Devlet en çok parayı tefecilere ödüyor. Son 18 yılda tefecilere ödenen faiz 192 milyar dolar oldu. Tefecilere ödenen faizle yeni bir Türkiye inşa edebilirdik. Türkiye'de işsizlik olmazdı. Bu para vatandaşa ödenseydi herkesin aşı işi olurdu. 192 milyar doları Londra’daki bir avuç tefeciye verenden hesap sormayacak mısın? Sağlık çalışanları, vatandaşlar bunların yüzünden ölüyor. Bir maskeyi bile dağıtamadılar. Çünkü her şey bir kişiye bağlı. O karar vermeyince kimsenin kararı bir işe yaramıyor.
"Katar Katar satılan Türk malları"
Katarlılara kıyak bununla bitmiyor. Bir broşür hazırladı. Katar Katar satılan Türk malları. Varlık Fonu’nun yüzde 10’unu sattılar. Dünkü toplantısının 2 dakikasını pandemiye, bize 25 dakika ayırdı. Demek ki biz onun korkulu rüyasıyız. Şöyle diyor. Varlık Fonu’nun Borsa İstanbul’daki payı yüzde 80,6’dır, Bay Kemal bunu iyi bil. Bunu zaten hepimiz biliyorduk, belki sen yeni öğrendin. Bu Varlık Fonu niye Sayıştay’ın denetimine tabi değil, neden sen başkanısın bunun?
Bütün kamu bankaları, teknoloji firmaları burada. Erdoğan istese bir kanunla Ziraat Bankası’nı bir Katarlı bakkala 1 dolara satabilir. Ya da oğluna ya da yakınına. Çünkü ihale kanununa tabi değil. Kaça sattığını açıkla dedim. Varlık Fonu açıklama yaptı 200 milyon dolar diye. Neye göre 200 milyon dolar? 200 milyon dolar bu şirketin 15 ya da 20 aylık karına denk geliyor. Böyle ballı satış nerede olur?
Şimdi ben soruyorum: Borsa İstanbul’un rakamlarını çıkıp millete anlatacaksınız. Karı nedir? Gerçek değeri 200 milyon dolar mı 425 milyon dolar? Erdoğan bunun cevabını vermez ama ben bunu Borsa İstanbul’un yönetiminden istiyorum. 2019’da yüzde 52 karlılık var. 2020’de karın çok daha yüksek olması lazım. Bu rakamları vermiyorlar.
Katarlılara kıyak geçiyorsun, Fettah Tamince’nin o masada ne işi var? Fettah Tamince 17/25 olaylarından sonra Pensilvanya’ya giden kişi. 17/25 olaylarından sonra ailesi Bank Asya’ya para yatıran kişi. Harp Okulu öğrencileri içeride. Bank Asya’nın önünden geçenler içerde, Bank Asya’ya para yatıranlar protokolde. Savunmasını yapanlar Erdoğan’ın avukatları. Fettah Tamince'nin o masada ne işi var? O yoksa yurt dışından kara para getiren birisi mi? O para için mi dokunmuyorsunuz? Para için devletin itibarı sarsılır mı? Erdoğan bunların cevabını vermez.
Erdoğan, paranın dini rengi yoktur, para paradır dedi. Tam bir sömürgeci kafası. Devlet parayı rüşvet aracı olarak kullanmaz. Çikolata kutularında rüşveti nasıl aldı soracaksın. Rüşvet aracı olarak kullananları devlet büyükelçi olarak atayamaz. Paranın dini, rengi olmaz doğrudur ama ne yaptı o para sana? Londra’daki bir avuç tefeciye el açıyorsun. Faiz lobisine karşı kurtuluş savaşı başlattın, şimdi bir avuç tefeciye diz çöküyorsun benim ağrıma giden bu. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nde 83 milyon insanın Londra'daki bir avuç tefeciye nasıl hizmet eder haline getirildiğini bilmiyor. Biliyor da bilmemezlikten geliyor. Devletin onuru var. Devleti temsil eden kişinin bir onuru var.
Bunu çıkıp 83 milyonun önünde söylüyor. Biri de çıkıp bu yanlıştır demedi. Osmanlı neden battı biliyor musun sayın Erdoğan? Para, paradır deyip borç alanlar yüzünden battı. Sonra o borçlar ödenmedi, Düyun-ı Umumiye’yi kurdular. Sen naptın genel borçlar idaresini kurdun. Erdoğan, tarih bilmez, Allah’ın cahiline neyi anlatacaksınız Allah aşkına?
Milli Kurtuluş Savaşını verenler iki önemli ilke getirmiştir. Biri siyasi, diğer ekonomik. Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir diyor. Mustafa Kemal ikinci bir şey daha söylüyor. Siyasi bağımsızlığınızı ekonomik bağımsızlıkla taçlandıramazsanız siyasi bağımsızlığı kaybedersiniz diyor. Türkiye ekonomik bağımsızlığında en büyük sorunla karşı karşıyadır. Para babaları, Erdoğan'ın deyimi ile faiz baronları ne isterse onu alıyorlar. Faiz şu kadar olacak diyorlar, emredersiniz diyorlar. Faiz o kadar. Almanya eksi faizle borçlanıyor, Yunanistan binde 9. Türkiye ise yüzde 6 ile borçlanıyor. Türkiye’nin ekonomik bağımsızlığı risk altındadır. Her şeyi sattılar, her şeyi. Dünyanın vergisini topladılar, 18 yılda hangi fabrikayı yaptılar? Öyle büyük fabrikalar istemiyorum. Bir çimento fabrikası, bir un fabrikası. Hangi fabrikayı yaptı. Bir iktidarın ekonomideki başarısı yarattığı istihdamla ölçülür. Yaptığınız politikalar sonucu işsizlik artıyorsa bire avuç tefeciye ekonomiyi teslim etmişsiniz demektir. 10 milyonu üzerinde işsizimiz var.
"Kimse unutmasın ordu aynı zamanda Mustafa Kemal’in ordusudur"
Erdoğan yine, "Ey CHP'nin başındaki zat. Senin milletvekilin kalkacak benim silahlı kuvvetlerime bu denli hakaret edecek ve sen bunu kapıya koyamayacaksın. Bak söylüyorum, bunun hesabını askerine bu denli sahip çıkan bu millet seni asla affetmeyecektir" diyor. Bunları yaptıysam beni zaten affetmesine gerek yok ben bu işleri bırakırım.
Size her hafta gelen raporlar var. O raporların kapağında silahlı kuvvetlerin, genelkurmayın ve diyanet işleri başkanlığının siyaset konusu yapılmaması yazar. Bu miras bize devleti kuran Mustafa Kemal ve arkadaşlarından geliyor. Dönemin Genelkurmay Başkanı, "Ben milletvekili olmak istiyorum" dediği zaman Atatürk ona, "Ya Genelkurmay Başkanı olacaksın ya milletvekili. İkisi birden olmaz". Biz bu geleneği çok iyi biliyoruz. Ordu bizim ordumuzdur. Kimse unutmasın ordu aynı zamanda Mustafa Kemal’in ordusudur.
Bu kişiye hatırlatmak isterim. Sen başbakanken, 4 Temmuz 2013'te Süleymaniye’de 11 askerin başına çuval geçirilip götürüldüğünde ne yaptın? Nota ver ABD'ye, kına bunu dedik, ne notası müzik notası mı dedi? Bunu yapan adam vatansever mi? Sen bize kalkacaksın ordu üzerinden ders vereceksin. Sen kim, ordu kim?
Bizim ordumuzun kahraman askerleri terörle mücadele ederler. Onları bu ülkenin namusu sayarız. Sen kalktın şehitlere kelle dedin. Sen mi bana ordudan bahsedeceksin. Sen kim, ordu kim? Askerlik yan gelip yatma yeri değildir dedin. Hiçbir asker yan gelip yatmadı. Sen bu lafı ediyorsun, çocuklarını niye askerlik yaptırmadın? Madem orduyu seviyorsun, madem peygamber ocağı. Senin çocuğun da peygamber ocağında askerlik yapsın. Kalkmışsın bana orduyu anlatıyorsun. Sen kim, ordu kim? Ordu nedir onu bile bilmezsin. Orduyu bile para gözüyle görürsün sen.
"FETÖ ile işbirliği yapıp orduya kumpas kuran başbakan değil misin?"
Balyoz ve Ergenekon’da en değerli komutanlarımız hapse atıldı. Bunu FETÖ ile işbirliği ile yaptı. Sen FETÖ ile işbirliği yapıp orduya kumpas kuran başbakan mısın değil misin? Kumpas ya da işbirliği yaptıklarını ben söylemiyorum, onların milletvekilleri söyledi. Ben bizzat birçok görüşmelerde bulundum diyor. Sunucu soruyor. "Siz, ABD ve cemaat ortak askeri vesayeti yıktınız öyle mi? Orduya karşı kumpas kurdunuz değil mi?" Cevap veriyor. Evet aynen öyle.
Kendi ordusuna bir terör örgütü ile kumpas kurup dünyada bir başbakan var mı? Bana ordudan bahsediyor. Sen kim, ordu kim? Sen orduya kumpas kuran bir başbakansın. Kendi ordusuna kumpas kuran bir başbakansın. Ayrıca daha da ileri gitti, o komutanların tamamı ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum oldular, o davanın savcılığını da bizzat kendisi üstlendi. Emperyal güçlerini arzularını eksiksiz yerine getiren bir adam bu ülkede başbakanlık koltuğuna oturdu. Ağrıma giden budur.
Yanında bir kişi daha var. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar. Hemen o da açıklama yaptı. Şimdi ben ikisine soruyorum. Süleyman Şah Türbesi'nin bulunduğu topraklar bizim topraklarımız. Orada bizim bayrağımız dalgalanıyordu. Sen Genelkurmay başkanı, Erdoğan başbakandı. Sen kendi toprağında terör örgütünün isteği üzerine kendi bayrağını indiriyorsun utanmadan. Süleyman Şah Türbesi'ni kaçırıyorsun utanmadan. Kendi toprağından utanmadan terk ediyorsun. Sen bana ordudan mı bahsediyordun? Sana bu talimatı kim verdi? Ordu üzerinden bize saldıramaz. O ordu peygamber ocağıdır, o ordu Mustafa Kemal’in ordusudur.
Madem ordu konusunda hassasın, Kozmik Oda’yı açıp devletin sırlarını terör örgütlerine sen açmadın mı? Devletin bütün sırlarını terör örgütüne, egemen güçlere teslim etmedin mi? Bunu yapana tarihte hain derler. Bugün de derler, yarın da diyeceklerdir. Sen başbakanken ordunun Genelkurmay Başkanı’nı terörist diye hapse atmadın mı? Kimse ziyarete gitmedi, ben 30 Ağustos’ta tutuklu olan Genelkurmay Başkanını ziyarete gittim. Ordunun moral değerlerine dinamit koydun.
Öyle bir noktaya getirdin ki orduyu en kritik noktalara FETÖ mensuplarını getirdin. MGK toplantısında. FETÖ’nün en olduğuna dair askerler kendisine bilgi verdi. MİT her MGK toplantısına FETÖ ile ilgili rapor getirdi. Sen orduyu darmadağın ettin.
Erdoğan ne yaptı? Kınadı mı? Hayır. Soluğu Moskova’da Kremlin sarayında aldılar. Hayatımda Türkiye’yi yönetenlerin bu kadar aşağılandığını hatırlamıyorum. Putin bunları ayakta dakikalarca bekletti. Erdoğan ayakta daha fazla dayanamadı sandalye veriler. Putin'den aldılar dersi, Katar Katar Türkiye'ye döndüler. Bana kalkmış orduyu anlatıyor. Sen ordudan bahsedemezsin.
"Vatana ihanet edenler vatanseverlikten söz edemezler"
15 Temmuz darbe girişimi oldu, askeri hastaneleri kapattılar. Neden kapalı, Erdoğan istedi diye. Vatana ihanet edenler vatanseverlikten söz edemezler. Ordunun en yüksek sırlarını bilen genel kurmay başkanını terör örgütü istedi diye hapse atanlar bize vatanseverlikten bahsetmesin. Tank Palet Fabrikası’nın değer 20 milyar dolar. Ordunun elinden alındı, Katar Ordusu'na verildi. Hiç para alınmadı. Sıfır olarak tahsis edildi. Peki ne diye verildi? Katar'lılar buna bir uçak verdiler. O uçağın adı Tank Palet rüşveti olarak tanımlanmalıdır. O uçak Tank Palet karşılığı alınan uçaktır. Defalarca dile getirdik. Ordunun tank palet fabrikasını yabancı bir orduya vermeyin dedik, dünyada eşi benzeri yoktur dedik. Ordunun göz bebeği fabrikayı neden Katar ordusuna neden teslim ediyorsun sen? 50 milyon dolar yatırım yapacaklarmış. Gerekçe bu.
Şu çağrıyı yaptım. Dedim ki o satışı iptal et 1 haftada ben sana 50 milyon doları bulayım. Bu teklifi bir değil çok kez yaptım. Bu ordunun şerefini koruyacak çok sayıda iş adamı var. Üstelik getirmezsem siyaseti bırakacağım dedim, yapmadı, söyleyemedi. Yaptığı iş, kullandığı cümleler doğru değil. Ordu, Erdoğan’ın ordusu değildir. Ordu üzerinden siyaset yapmak doğru değildir.
Akdeniz'de bir gemimiz arandı. Yunan komutan, Almanya ve İtalya aradılar. Arama yapacağız diye bildiriyorlar. Dört saat geçiyor cevap yok. Çünkü kimse Erdoğan'a ulaşamıyor. Bunun üzerine büyükelçiliği arıyorlar. 5'inci saatin sonunda gemiye inip arıyorlar. Ne tepki geldi? Milletvekilimizin söyleminin çarpıtılarak kapatılması bu olayın kapatılmasına yöneliktir. Hani sen devasa bir adamdın, hani dünya lideriydin sen. Akdeniz'in ortasında helikopterden indiler, mürettebatı tutukladılar, gemiyi aradılar senden tık yok. Bir ülkenin cumhurbaşkanının mal varlığı dolayısıyla tehdit ediliyor ve yanıt alınıyorsa o cumhurbaşkanı milli güvenlik sorunudur. Türkiye'nin önünde bir takoz var o takozun adı Recep Tayyip Erdoğan'dır. O takozu Türkiye'nin önünden çekip çıkarmak bu milletin şerefli bir görevi olacaktır.