CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'i İYİ Parti Genel Merkezi'nde ziyaret etti.
Görüşme sonrası iki lider açıklama yaparak gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Kılıçdaroğlu "Kongrelerinden sonra kendilerini kutlamak için ziyaret ettik. İç dış politikayı ekonomi siyasetteki gelişmeleri de görüştük. İyi Parti parlamentonun en etkin gruplarından birisi. Türkiye’nin sorunlarını olabildiğince açık şekilde parlamentoda dile getiriyorlar. Önümüzdeki süreç içinde gerek sayın genel başkan gerek ben belli aralıklarla bir araya gelip ülkenin sorunlarını çözüm konusunda düşüncelerimizi birbirimize aktaracağız" diye konuştu.
Gazetecilerin sorularını yanıtladılar
İki lider, gazetecilerin sorularını yanıtladılar.
Akşener’in Arınç’ın sözlerinin ardından Türkiye’nin makas değiştirdiğine ve gelecek yanıtı merak ettiğine dair sözlerinin hatırlatılarak dair Perinçek’in “Türkiye’de bir darbe olursa ancak o zaman Demirtaş’ın tahliye edilebileceği” yönündeki sözlerine dair soruya yanıtlar şöyle oldu:
Akşener: Cumhur ittifakının bileşenlerinin birbirlerine dolaylı yönünden laf çaptırmasına dikkat çekmiştim. Esas konu şuydu; sayın Adalet Bakanı adalet reformundan bahsetti. Sayın Erdoğan konuşmasında bu reform yapılma isteğine, ekonomiyi de içine katarak destek verdi. Akabinde Sayın Kılıçdaroğlu tehdit edildi. O zaman da söyledim, bu tehdit milli iradeye yapılmış tehditti. Hepimiz kınadık doğrusu da bu. İlginç olanı, ekonomide adalet sisteminde reform yapılacağı iddia edildi, hemen Kılıçdaroğu’na şartlı tahliye olmuş bir kişi tarafından tehdit yapıldı ve Cumhur ittifakının küçük ortağının genel başkanı tarafından da tehdit sahibi sahiplenildi. Bu Türk siyasi tarihinde ilk defa olan bir şey. Tüm siyasetçiler tehdit edildik. Ama ilk defa bir siyasetçi tehdit sahibinin yanında durdu. Ben dedim ki tehdit Kılıçdaroğlu’na, milli iradeye yapılmış tavır saldırı ama buna yönelik AK Parti Genel Başkanı ve yöneticileri ne yapacaklar. Çünkü aynı zamanda reformu dile getiren Erdoğan’a da yapamazsın bunu diyen bir tavır dedim. Sonra Arınç konuşma yaptı. O zaman da sordunuz, Bir makas değişikliğine gidiliyorsa, bu adımı görüyorum, Sayın Bahçeli ile Perinçek ne diyecekler. Kişiler konuştu. Sayın Arınç istifa etmek durumunda kaldı.
Arınç'ın istifası
Gazetecilerin, Arınç'ın istifası ve eleştirilerde bulunan İhsan Arslan'ın da ihraç süreci başlatabilecek disiplin kararı alınmasını, Erdoğan'ın demokrasi açıklamaları sırasında nasıl yorumladıkları dair sorulara şu yanıtlar verildi.
Kılıçdaroğlu: Uzun süredir Türkiye yönetilmiyor, Türkiye savruluyor. Yönetim olabilmesi için devlette liyakat olması lazım. Sorunların sağlıklı tespit edilmesi lazım. Rejim değiştikten sonra Türkiye'nin sorunları sağlıklı saptanamıyor, sorunlar büyüyor ve derinleşiyor. Buna karşı çözüm üretilmiyor. Çözüm üretmek isteyenler var mı iktidar kanadında, var ama küçük ortak büyük ortağı esir almış durumda. Ne Arınç ne de başkası düşüncelerini özgürce ifade edemiyor ifade ettiğinde küçük ortak tarafından tehdit ediliyor. AK Parti gibi Türkiye'yi tek başına 18 yıldır yöneten bir partinin küçük bir partinin tutsağı haline gelmesi Türkiye'nin yönetilmediğini gösteriyor. Yönetilemediğini gösteriyor. Bir irade sergilenemiyor.
Akşener: Katılıyorum. Genellikle Erdoğan'ın tavrı zaman zaman siyaset biliminde balon uçurmak, Arınç gibi kişiler üzerinden bazı sözleri söyletir. Burada ilginç olan 3 gün beklemesi. 3 gün sonra gelen tepkileri, küçük ortaklardan gelen tavrı ve kendi seçmenini dönüştürdüğü için göze alamadı, Arınç'ı tahkir eden konuşma yapmak durumunda kaldı. Muhtemelen partili cumhurbaşkanlığı sistemini Erdoğan çok istedi ama kazın ayağının öyle olmadığı anlaşıldı. Bahçeli aniden seçime gidiyoruz dediği zaman bunu da Erdoğan'ın göze alması mümkün görülmüyor. Bugün durumları kötü yarın daha da gidecek. Kendilerine oy vermiş ilçelerde gördüğüm manzara vahim, insanlar aç. Yolun sonu görünüyor. Erdoğan'ın çevresindeki seçim isteme durumunda olan Bahçeli ve arkadaşlarını pışpışlama dönemi.
Seçim
Akşener: Biz seçim istiyoruz muhalefet olarak. Türkiye bu halde götüremez. Likayat yok şeffaflık yok, tek kişinin iki dudağının arasında bir Türkiye. Hesap verebilirlik, adalet, hukukun üstünlüğü, demokrasi yok. Bunlar olmadığı için ekonomiye güven yok. Elbette biz seçim istiyoruz. Vatandaşın rahat etmesi, bu iktidar sistematiğinin gelişmesi için seçim istiyoruz. Meclis’teki sayımız bunu getirmeye yetmiyor. Bahçeli seçim isterse arkadaşlar açısından yandı gülüm keten helva diye bir durum var diye görüyorum.
Kılıçdaroğlu: Geçen her gün toplumun üzerindeki maliyet artıyor. Türkiye’nin hem kendi içinde hem uluslararası alan ciddi bir zafiyet yaşadığı gerçek. Türkiye’nin buradan çıkması, demokratikleşmesi, hukukun üstünlüğü kavramının dokularımıza işlemesi lazım. Diyecekler ki Türkiye’yi yönetemiyoruz, halkın hakemliğine başvurmak lazım. Halktan korkulmaz. Halk bütün sorunların çözümünde temel adrestir. Demokrasilerde kural budur, sorun varsa çözümü için halkın hakemliğine başvurursun.
3600 ek gösterge
İki lider, Ünal Çeviköz'ün Biden açıklamalarına dair yorumları, Anayasa taslağı hazırlığı noktasındaki iddialara ve Kılıçdaroğlu'nun 24 Kasım'daki açıklamalarına dair Ömer Çelik'in açıklamalarıyla ilgili sorulara şöyle yanıt verdiler.
Kılıçdaroğlu: Türkiye Cumhuriyeti devleti hiçbir emperyal gücün gölgesini dahi kabul etmez. Öğretmenler bize ahlakı öğretiler. Büyük bir camiadır. Hepsinin ortak talebi var; 3600 ek gösterge. 3600 ek gösterge verilmeli dedim. 2018'de AK Parti seçim beyannamesine koydu, Erdoğan konuşma yaptı. 24 Mayıs 2018'deki konuşmasında 'Polis öğretmen hemşire din görevlilerimize müjde vermek istiyorum. Ek göstergelerini 3600'e çıkaracağız'. 2020'deyiz. Bütün öğretmenlerin talebi 3600. Hangi siyasi görüşten olursa olsun 3600 istiyorlar. Ben Öğretmenler Gününde ek gösterge verilmelidir neden sözünüzü tutmadınız diye soruyor muyum soruyorum. Bütün öğretmenlerin istediği 3600 ek göstergeyi istemiyorum çünkü ben AK Parti'ye oy vereceğim diyorsa o öğretmen o camianın adamı değildir. 3600 ek gösterge vereceğim dediği halde dediğini yapmıyorsa hiçbir öğretmen hiçbir yalancıya sahip çıkamaz. Yalancıya sahip çıkan öğretmene de öğretmen denmez.
Anayasa taslağı
Kılıçdaroğlu: Anayasa taslağı. Böyle bir çalışma yapılmadı. Nereden çıkarıyorsunuz? Dört parti bir araya geldik evet, Millet İttifakı. Millet İttifakı olarak bir araya geldik. Zaman zaman konuşuyoruz. Güçlendirilmiş parlamenter sistem diyoruz nasıl olacak Anayasa değişikliği ile, konuşuyoruz. Biz de çalışıyoruz, diğer partiler de çalışıyor.
Neden bu işleniyor? Acaba CHP diğer partiler HDP ile beraber çalışıyorlar mı çalışmıyorlar mı diye bir algıyı kendi medyası aracılığıyla yaratmak istiyor? Bu ülkede bir anayasa değişikliği olacaksa parlamentodaki tüm siyasi partilerle. Partiler zaten bir araya geliyorlar. Uzlaşma komisyonu kuruldu, orada HDP, MHP, AK Parti vardı. Niye o zaman demiyorsunuz ki HDP komisyonda var? Neden? Çünkü talimat öyle alınmadı. Her siyasi partinin parlamentoyu yöneten Başkanvekili var. HDP'li başkanvekili var mı, var. Meclis'i yönetiyor mu, yönetiyor. AK Parti'li el kaldırıp izin istiyor. İzin vermeden konuşuyor mu, konuşmuyor. Niye bunu eleştirmiyorsunuz o zaman, nasıl olur da HDP TBMM'yi yönetir deyin. Kısır tartışmaların dışına çıkmak bu ülkeye demokrasiyi insan haklarını getirmek zorundayız. Siyasi partiler demokrasinin vazgeçilmez unsurlarıdır. Görüş farklılıklarımız olabilir ama siyasi partiler demokrasinin vazgeçilmez unsurlarıdır.
Akşener: Enterasan AK Parti ile böyle bir çalışma yapılmadığına dair AK Parti sözcüsü Ömer Çelik iddia sahibini parça pinçik eden açıklama yaptı. Ömer Çelik'in yalanlaması alındı baş üstüne kondu kabul edildi. Sonra Saadet Partisi Genel Başkanı açıklama yaptı. Böyle bir şey yoktur diye. O bir soru işareti olarak kaldı. Ben dedim ki 'Ne CHP ile ne Saadet Partisi ne HDP ne AK Parti, ne kurum şahıs platformla herhangi bir anaysa çalışması yapmadık' Bu da koca soru işareti oldu. Kılıçdaroğlu benzer açıklama oldu o da soru işareti ile karşılandı. HDP Eş Başkanları açıklama yaptılar yoktur diye o da bir soru işareti ile karşılandı. Ben söylüyorum Kılıçdaroğlu böyle bir şey yoktur diye Karamollaoğlu da diyor, HDP de diyor Ömer Çelik de diyor. Bütün bunlar içinde Ömer Çelik'in dediği kabul ediyor geri taraf kabul edilmiyor. Bunu ben aziz milletimizin feraset sahibi fertlerine bırakıyorum. Bu kadar insan yalan konuşacak sadece Ömer Çelik'in yalanlaması kabul edecek, böyle bir şey olamaz.
24 Haziran seçimleri sonrasında kazandığımız takdirde adını iyileştirilmiş güçlendirilmiş parlamenter sistem, diğer partilerin güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçmek adını koyduğumuz o sisteme nasıl geçileceğinin tutum belgesini çalıştık. Bunu kamuoyuna açıkladık.
İddialar şu, uzmanlarla çalışmışız. TÜSES Erdal İnönü'nün kurduğu STK. Siyasi parti temsilcisi diye davet olmuyor orada. Orada MHP döneminden beri davet edilen Nuri Okutan, daha sonra da Ahmet Erozan arkadaşımız bu davetlere icabet etmişler. O davetlerde neler konuşulduğu açık. Bir vakıfta anayasa yaptınız derseniz buna akla mantığa uygun yanı olması lazım. Bir buçuk ayda bu ülkede sıfırdan anayasa yapılabiliyorsa yapan eli öperim, böyle bir şey mümkün mü. 1 buçuk ayda sıfır hukukçu katılmış, oturup anayasa yazılmış. Meclis'te 2011'den itibaren oturup çalıştıkları Anayasa Komisyonunun mensupları hukukçuydu, her siyasi parti hem hukukçu hem siyaset bilimci komisyonlar kurdular. 47 ya da 48 maddede de uzlaşıldı. At izi it izine çalıştı sözü var. Her şeyin farkındayım. Damat gitti, Arınç söz söyledi tartışılmıyor. Bunlar olurken olmayan konuyu sündüre sündüre konuşulmasını anlıyorum. Ayıp olan şu; bu tür yalan tartışmalarla esnafın, işsiz gençlerin, tencere kaynatamayan kadınların karşısında bunlara uzun cevaplar vermek bizim ayıbımız. Bu konuyu kapatıyorum. Bir daha bana ya da partimden herhangi arkadaşımıza bu yönde sorulan sorulara cevap vermeyeceğim. Kodamanlara para yağdırmak yerine bu ülkenin gariban çocuklarına bilgisayar dağıtmalıydı bu iktidar. Bunları tartışmak o insanlara hakaret diye düşünüyorum.