Kılıçdaroğlu'ndan Erdoğan'a 5 soru

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında konuştu. Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a Gara operasyonuna ilişkin 5 soru yöneltti.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, yeniden milletvekili olan Enis Berberoğlu ile salona girdi. Kılıçdaroğlu ve Berberoğlu salonda alkışlar ile karşılandı. CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel'in sunumu ile başlayan toplantıda Gara'da şehit olan 13 kişi için saygı duruşunda bulunuldu. 

Kemal Kılıçdaroğlu'nun satırbaşları şöyle oldu:

Gerçekten de hakkı, hukuku, adaleti her ortamda savunduk. Savunmaya da devam edeceğiz. Sanıyorlar ki biz geri adım atarız. Sanıyorlar ki bunları tek tek hapse attığımız zaman bunlar dağılırlar. Bilmeleri gerekiyor ki bu partinin ruhunda Kuvâ-yi Milliye ruhu var. CHP avukat bürolarında değil, savaş meydanlarında kurulmuştur. O insanlar Cumhuriyet'i kurdular. O insanlar Cumhuriyet'i taçlandırmak için bizi görevlendirdiler. Biz bu görevi yapacağız, bu görev için iktidara talibiz. Demokrasiyi güçlendirmek istiyoruz. Çağdaş uygarlığı yakalamak ve sonra aşmak istiyoruz. Bunu yapmadılar, iktidar sahipleri bunu içlerine sindiremedi. Balyozdu, Ergenekondu Cumhuriyet'in bütün kurumlarına saldırdılar. Adeta darmadağın ettiler. Genelkurmay Başkanlarının bile terörist olarak yakalanıp içeri atıldığına tanık olduk. Her zaman haksızlıklara karşı çıktık. Enis Berberoğlu'nun damlası bardağı taşıran son damla oldu. Rahatlıkla söyleyebilirim, dünya siyaset tarihinin en anlamlı ve en uzun yürüyüşünü yaptık. Adına Adalet Yürüyüşü dedik. Çünkü olmayan bir şeyi istiyorduk biz. Adaletin eli, kolu bağlanmıştı. İradesi ipotek altına alınmıştı, yargı kararları uygulanmıyordu. 

Biz anayasanın bize tanıdığı haktan yola çıkarak tarihin en uzun yürüyüşünü yaptık. Hiçbir ayrım yapmadık. Kim adalet istiyorsa onun yanında olduk, bugünde aynı noktadayız. Enis Berberoğlu için bir mahkeme beraat, bir başka mahkeme müebbet veriyor. Nasıl bir yargı süreci? AYM 'hak ihlali' var diyor, alttaki mahkeme bunu uygulamam diyor. Tam bir devlet krizi. Ben gücümü Saray'dan alıyorum diyor. Bugün o saray yerle bir oldu. Şeklen orada bir saray var. Türkiye'de de adaleti gerçekleştirmek için mücadele eden milyonlar var. Biz amacımıza ulaştık. Enis Berberoğlu parlamentonun onurlu bir üyesi olarak görevinin başındadır. Daha bizim alacağımız, söyleyeceklerimiz var. Türlü bahaneler ve hukuk tanımaz, tutum davranışlarla hak ihlaline neden olacak şekilde anayasaya karşı gelecek kararlara hiçbir hukuk devletinde izin verilemez. Anayasaya uyulmadığı takdirde cezai idari ve hukuki sorumluluklar doğuracağı açıktır. Bu kurallara uymadılar. AYM iki defa karar almak zorunda kaldı. İlk anayasa kararını uygulamayan yargıcın o görevden alınması lazım.

HSK’ya soruyorum. Karar açık, bu kişi hala görevde mi? Hala görevdeyse siz kimin için çalışıyorsunuz, bunun cevabını vereceksiniz. Sırtını saraya dayayan sözde yargıçlar var mı var. Talimatla grev yapan bir hakim. Bu ülkede talimatla görev yapanlar elenip alınmadıkça bütün yargı töhmet altında kalıyor. 

"5, 6 yıldır defalarca hatırlatılmasına karşın ne yapıldı?"

Gara şehitlerimiz var. Uzman Çavuş Hüseyin Sarı, Polis Memuru Sedat Yabalak, Jandarma Astsubay Semih Özbek, Polis Memuru Vedat Kaya, Jandarma er Süleyman Sungur, Uzman erbaş Mevlit Kahveci, Topçu er Müslüm Altıntaş, Er Adil Kabaklı, Aydın Köse, sivil Muhammet Salih Karaca, sözleşmeli er Sedat Sorgun, Uzman çavuş Ümit Gıcır.

 

 

 

5, 6 yıldır defalarca hatırlatılmasına karşın ne yapıldı? Ve şimdi bunların tamamı hayatını kaybetti. Şehitlerin ailelerinin evlerine kor ateşi düştü. Hepimiz yanıyoruz. İçimiz yanıyor. Öyle bir noktaya geldi ki şehitler üzerinden hesaplaşan bir Türkiye. Şehit şehittir arkadaşlar. Ayrı bir yeri vardır. Ayrı bir kültürümüz vardır. Bir tweet üzerinden kıyameti kopardılar, hangi ahlak, hangi inanç? Anlamakta zorlanıyorum. Aileler defalarca geldiler, her kapıyı çaldılar. Malatya'ya gittim orada da geldiler. Arkadaşlarımızı görevlendirdik. Elimizden gelen her şey yapıldı. İktidara çağrılar yapıldı. Soru önergeleri verildi. Her soru önergesi sıradan olayın özüne inmeyen şöyle; “terör örgütüne yönelik mücadele azim ve kararlılıkla devam etmektedir” Meclis’e böyle yanıt veriyorlar. Bunlar kurtuldu mu hayır. Şehit olan kardeşlerimizin öldüğü haberi geldi. Önce nerede, nasıl bu kardeşlerimiz şehit oldular diye düşündüm. Bilgi edinmeye çalıştık. 

Açıklamayı Malatya Valisi yapıyor neden? Bu ülkenin Cumhurbaşkanı, Milli Savunma Bakanı, İçişleri Bakanı var. Açıklamayı neden Vali yapıyor? Benzer bir olay İdlib’de oldu. Orada 33 şehit verdik korkudan kimse açıklama yapmadı. Hatay Valisi’ne yaptırdılar. Çünkü kabahatlerini biliyorlar.

Erdoğan Çarşamba günü bir müjde verecekti. Ona göre bu kardeşler kurtarılacaktı. Biz de böyle bir müjde bekledik. Biz de isterdik bu kardeşlerimizin kurtarılmasını, terör örgütüne güzel bir ders verilmesini. Devleti yöneten bir kişi “Çok önemli açıklama yapacağım” diye konuşamaz. Operasyonlar gizli yapılır. Rahmetli Ecevit terör örgütünün başındaki kişi alırken eşine bile haber vermemiştir. Düğün bayramla devlet yönetilmez. Bunlar bir köyü bile yönetemez.

Şehitlerimiz geldi. Başsağlığı dileklerimiz var. AK PArti'ye ait troller harekete geçti. Kabahatlerini örtmek için. Mezardan korkan yanından gererken şarkı türkü söyler ya aynen öyle. Ayrıştırmaya, suçlama başladılar. Bu ülke için hayatlarını verdiler onlar. Bu ayrılık, bu korku neden? Farklı bir iklimi Türkiye’ye getirmeye çalışıyorlar. Şehitler üzerinden de ayrıştırmaya çalışıyorlar. Daha defnedilmemiş, yaralar tazeyken bunu sarayın talimatı üzerine yapıyorlar. Ben üzülüyorum, içim acıyor. Şehit var daha cenaze kalkmamış kavga ediyorlar. Sen ben kavgası mı bu? Devleti yönetemiyorlar, güçleri, bilgileri yok. Kin ve öfke ile devlet yönetilmez. Bir de kendilerini başka bir pozisyonda tutuyorlar. Toplumu ayrıştırıyorlar, bölüyorlar. Ben bütün vatandaşlarıma söz veriyorum. Kimliğiniz, yaşam tarzınız, siyasi görüşünüz, inancınız ne olursa olsun bu coğrafyada yaşıyorsanız benim başımın üstünde yeriniz var. Asla ayrımcılık yapmayacağım. 

"13 şehidimiz var yaylaya kahvaltıya gidiyorsun"

Duyduğumda önce inanamadım. Erdoğan sanki bu olaylar hiç olmamış gibi bir yaylaya kahvaltıya gidiyor. Rize ile Trabzon arasında her 15 metreye bir polis dikiyorlar. Sen kendi vatandaşına güvenmiyorsun. Şikayeti görev yapan polisler söylüyor. Böyle bir garabet Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nde hiç yaşanmadı. 13 şehidimiz var yaylaya kahvaltıya gidiyorsun, umurunda değil.

Rize Kongresi'ni oturun izleyin, o gülüşmeler, kahkahalar, fıkralar. 13 kişi hayatını kaybetti ya. Hangi ahlaka göre, inanca göre bunu yapıyorsunuz? Ben böyle bir inanç bilmiyorum. 13 şehidimiz var, bari saygı duy. Sen konuşmuyorsun, bakanların konuşmuyor topu Malatya Valiliği'ne atıyorsun. Kaçacak delik arıyorlar. 

Gülüşerek kongre yapıyorlar bir de şehit annesini bağlıyorlar. Ayrı bir dram. Erdoğan'ın keyfi yerinde, anne ağlamaklı. Ders vermeye kalkıyor, Allah bu millete sabır versin. Bir şehit annesini propaganda malzemesi olarak kullanıyor. Oysa bütün Türkiye nasıl güldüğünü, eğlendiğini görüyor. Askerlerimiz, sivillerimiz, devlet görevlilerimiz hayatlarını kaybetmiş o beyefendinin derdi başka. Bırakın anne matemini yaşasın. O annenin acısını dramını onlar biliyor mu? "Oğlunuz şehit oldu siz bu şerefi yaşadınız" diyor. E o şeref en çok sana yakışıyor, göndersene çocuklarını askere. Niye bedelli askerlik yaptırdın? Hangi AK Partili milletvekilinin çocuğu bedel ödedi bu ülkede? 

Erdoğan'a 5 soru

Erdoğan'a 5 soru soracağım. Bu soruların cevabını ondan millet adına bekleyeceğim. Soru 83 milyonun sorusudur. 

1.Bölücü terör örgütünün tam 5,5 yıl elinde tuttuğu vatan evlatlarını kurtarmak için 2015 tarihinden bu yana Başbakan olarak ya da Cumhurbaşkanı olarak ne yaptınız?

2.Terör örgütünün başı Abdullah Öcalan’dan seçimlerde size yardımcı olması için mektup dilenirken, neden vatan evlatlarının serbest bırakılması için çağrı yapmasını istemediniz? İstanbul seçimleri sizin için 13 vatan evladından daha mı kıymetliydi?

3.Yıllarca “dostum Trump” diye böbürlenip durdunuz. neden dostluğunuzu, vatan evlatlarımızı terör örgütünün elinden kurtarmak için kullanmadınız?

4.Daha önce benzer hadiselerde sorunun çözümünde büyük katkıları olmuş İnsan Hakları Vakfı, İnsan Hakları Derneği ve Mazlum Der gibi ulusal insan hakları örgütleri ile Uluslararası İnsan Hakları Örgütlerinden terör örgütünün elinde tuttuğu evlatlarımıza zarar gelmemesi ve serbest bırakılmaları için en azından çağrıda bulunmak hiç mi aklınıza gelmedi?

5.Dün Rize’de yaptığınız açıklamalarda sınır ötesi operasyonun hedeflerinden birinin de şehit olan 13 evladımızın kurtarılması olduğunu, ancak başaramadığınızı söylediniz. 13 vatandaşımızın kurtarılması amacıyla başlatılan operasyondaki başarısızlığı kim üstlenecek? Bu işin sorumlusu kim?

Rehine kurtarma operasyonuna gidiyorsun bütün rehineler ölüyor. Akıl tutulması var burada. Sen de dönüp geliyorsun, korkudan kimse açıklama yapmıyor. Bir devlet böyle mi yüklenir. Normalde birisinin bu sorumluluğu alıp istifa etmesi lazım. AK Parti’li kardeşlerime özellikle söylüyorum. 13 şehidimizin kanları yerdedir. Onlar burunları kanamadan Türkiye’ye getirilebilirdi. Kendilerine göre gittiler. Sözde gidecek 13 vatandaşımızı teröristlerin elinden alacak kendilerini kahraman ilan edeceklerdi. Davul zurna ile harekat başlattık diyor. 13 şehidimizin sorumlusu Recep Tayyip Erdoğan’dır. Grup toplantılarını Çarşamba günü yapıyor. Bize cevap verecek ya. Bu soruların cevaplarını bekliyorum, bu millet bekliyor.

"Şu devletin düştüğü duruma bak"

Devlet dediğiniz kurum vatandaş üzerine baskı kurmaz, yönlendirmez. Yönlendirmesi ancak çağdaş anlamda eğitim ile olur. Bir kadın Elazığ'da Erdoğan'a "Açım" diyor. Erdoğan duymazlıktan geliyor. Kadını duymuyor. Sonra sosyal medyaya düşüyor olay. Devletin valisi, "Açım" diyen kadını valiliğe çağırıyor. Allah bilir iki polis gönderip derdest edip getirmiştir makama. "Açım" demeyeceksin, "Beni yanlış anladılar" diyeceksin. Şu devletin düştüğü duruma bak. Vicdanım sızlıyor. Koskoca valisin, bari kadının ayağına git, derdini dinle. Ayağına çağırıyorsun, ertesi gün bunu yayınlıyorsun. Bunlarda ahlak kırıntısı var mı? Vali bu talimatı kimden aldı ve nasıl yaptı? Kişi kendisini partinin valisi olarak görüyorsa, valilik yapamaz. Valinin gidip sorunu çözmesi gerekirken, ayağına çağırıyorsun. Sevgili Peygamberimiz diyor ki; “Utanmadığın zaman her şeyi yapabilirsin” utanmıyorlar. Açım diyen bir kadının bir gün sonra halim vaktim yerinde demesini neye bağlıyorsunuz? Ceberrut devlet anlayışıdır bu. 

Boğaziçi'ni hedef alan havuz medyasına yanıt

Boğaziçi'nde bir eylem var. Atanan rektöre herkes karşı, demokratik yollar ile protestolar oluyor. Alıyorlar Uludağ'daki bir görüntüyü, "Boğaziçi öğrencileri nasıl eğleniyor" diye servis ediyor havuz medyası. Sözde onları karalayacak. Havuz medyasının hiçbir kıymeti yok. Havuz medyasının iftira atma konusunda müthiş yetenekleri var. Çünkü bunların hiçbiri gazeteci değil. Kalemini satan, kiralayan adamdan gazeteci olmaz. Rüşvetten beslenen adamın Türkiye'nin lehine bir satır yazması mümkün değil. Sen Rize Kongresi'ne bir baksana, beyefendinin attığı kahkahalara. 

Ailelere sesleniyorum evlatlarınıza sahip çıkın, gurur duyun. Onlar doğruları söylüyor. Boğaziçili öğrenciler dokuzuncu köyden kovulsa onuncu köyde doğruları söylemeye devam edecekler.

"Anket sonuçları nasıl eridiklerini gösteriyor"

Sandık gelecek, bugün olmazsa yarın gelecek. Anket sonuçları nasıl eridiklerini gösteriyor. Sandıkla geldiler, sandıkla bunları göndereceğiz. Güle oynaya göndereceğiz. 

"Esnafların hepsi dertli"

Perşembe günü Bolu’ya gittim, olağanüstü bir coğrafya, başarılı bir de başkanımız var. Bolu’ya güzel katkılarda bulunuyor. Esnaflarla gezdik dert dinledik. Hepsi dertli. STK’ların da olduğu bir toplantı yaptık. Onların sitemleri vardı ve ben bunları dillendireceğime söz verdim. Şehit ve Gazi yakınları var. 15 Temmuz şehitleri has evlat, diğerleri üvey evlat olmaz böyle. Bu konuda bir soru önergesi verdiğimizi söyledik. Kahveciler diyorlar ki; “Kongreler yapılıyor, kalabalığı ile övünüyorlar bizim kahveler neden kapalı. 11 aydır evime ekmek götürüyorum, bütün birikimlerimi yitirdim.” haklılar da. 

Orman işçileri benim de bilmediğim bir konuyu açtı. Orman köylüleri toplumun en fakiridir. 1996 yılında çıkan bir tebliğ var o tebliğe göre bunlar oradan para alıyordu. 2020’de bu ücretler düşürülmüş. 2021 yılında yeni fiyat belirlendi zam gelecek dediler ama 2020 yılında 140 TL alıyorduk, şimdi bu zamlara rağmen 117 TL’ye düştü. Gelir düşer mi? Gerekirse bir arkadaşımız bakanı ziyaret edip bu konu hakkında bilgi alsın. 

"Rekabet edemiyorum"

Esnaf Odalar Birliği Başkanı, "Biz 500 bin civarında esnafız, çok ciddi sorunlarımız var. Vergi ve sigorta primlerini 1 yıl ertelesinler. Bize 1 yıl süreli faizsiz kredi versinler. Zincir mağazalar sokak aralarına indi rekabet edemiyorum" diyorlar. İtirazları haklı. 

Ziraat Odası Başkanı, "Milyonlarca çiftçi var temel 7 sorunumuz var" diyor. Kantin İşletmecisi bir arkadaşım vardı, "Herkesi dile getirdiniz ama kantin işletmecilerini dile getirmediniz" diye sitem etti. Biz dile getirdik ama size aktaramamışız dedik. Eksiz siz de değil biz de dedim. "Hastaneye düşmemek için dua ediyorum, prim yatıramadığı için kimse bana bakmayacak" diyor. SGK’ya borcu var aracına haciz gelmiş. Kamyon şoförlerinin sıkıntıları var. Şehirler arası yolculukta 65 yaş üstü bedava, bari parasını verin diyorlar.

Sadece Bolu’da 186 lokantanın kapandığı belirtildi. Dükkanı kapatınca da alınan kredinin tamamının geri ödenmesi isteniyor, esnaf dükkanı kapatmaya da korkuyor. 

Onlara şunları söyledim:

1. Asla ve asla umutsuz olmayacaksınız. 
2. Önce Allah'a sonra kendinize sonra da bize güveneceksiniz. 

"Kaynak var mı?" diye sordular. Kaynak var dedim. Kaynağın nereye kullanacağını siyasi otorite belirliyor. Onlara şu örneği verdim, AK Parti iktidarının son bir yılda ödediği faiz 134 milyar dolar lira. Kime gidiyor bu faiz? Kim alıyor bu faizi? Bir lira alan var mı diye sordum. Dolayısıyla ödediğimiz faiz bütçedeki bütün geliri yok ediyor. O zaman yapmamız gereken üreten Türkiye'nin ne olduğunu göstermek.

İktidarın ilk haftasında yapacaklarını tekrarladı

Buradan geçen grup toplantısında açıkladığımız iktidarımızın ilk bir haftasında ne yapacağımı açıklamıştım. Aynı açıklamayı tekrar yapmak isterim. 

  • Katar Ordusu'na peşkeş çekilen Tank-Palet fabrikasını hemen alıp orduya iade edeceğiz.
  • 15 Temmuz şehit ve gazilerimiz için toplanan paraları bir gün içinde hak sahiplerine iade edeceğiz.
  • Beşiktaş saldırısında hayatını kaybeden polis ve vatandaşlarımız için toplanan para hak sahiplerine verilecek.
  • Çiftçilerin bankalardan çektikleri kredilerin faizleri sıfırlanacak. 
  • Esnafın pandemi döneminde aldığı kredinin faizleri silinecek. Ana para da konuşularak taksite bağlanacak. 
  • Bir kararname ile esnafın stopaj vergisi kaldırılacak. 
  • Süleyman Şah Türbesini o vatanda toprağına götürmek bayrağımızı orada dalgalandırmak bizim görevimiz olacak. Biz gerçekten kalkınmayı, büyümeyi getireceğiz. 

Türkiye Haberleri