CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İsmail Küçükkaya ile Çalar Saat'e konuk oldu. Kılıçdaroğlu'nun satırbaşları şöyle:
Koronavirüs ile mücadele
Samimi söylüyorum başlangıçta korona ile mücadele konusunda önemli adımlar attılar. Örneğin, iş yerlerinin kapanması, sokağa çıkma yasaklarının uygulanması, vaka sayılarının azlığı, ölüm sayılarının azlığı alınan önlemlere bağlıydı. Bu önlemleri alırken, başka önlemleri de almak gerekiyordu ekonomik ve sosyal açıdan. Bu önlemleri almadılar. İşverene, esnafa dediler ki, dükkanı kapatacaksın. Biz buna hiç itiraz etmedik ama dükkanı kapatıyorsan, bunun bir kirası var kirasını ödeyeceksin, orda ki kişi işsizse aylığını ödeyeceksin sosyal devletsin. Bu önlemler alınmadı, uzun süre bu insanlar aç ve açıkta bırakılamazdı sonra her şeyi serbest bıraktılar. Önlem alıyoruz dediler, önlem almadılar. Baştan yaptıkları bir hata vardı. Hata da şuydu. Bir sağlık komisyonu var Sağlık Bakanlığı'na bağlı o bilim kurulunun bir sözcü seçmesi gerekirdi. O komisyonun bütün açıklamalarını sözcünün yapması gerekirdi. Siyasetçinin değil. Onların neler önerdiğini bilmiyoruz. Onların önermelerine karşın siyaset iktidarın nasıl karar aldığını biliyoruz. Bugünkü tablonun ortaya çıkış nedeni bu. Mitingler yapıldı, toplantılar yapıldı. Sokağa çıkma konusunda sınırlandırmalar getiriyoruz denildi, getirilmedi. İşin Türkçesi, 5 maskeyi dağıtmaktan aciz olan bir siyasi iktidarın korona sürecini yürütme şansı zaten yoktu. Bilim Kurulu'nun önerilerini dikkate almayan bir siyasi iktidarın bu felaketi önleme şansı zaten yoktu. Baştan bunu bilmemiz gerekiyordu ama biz sorumlu muhalefet olarak şunu yanlış yaptın, bunu yanlış yaptın demedik. Şunu da yap bunu da yap dedik. Şunu yaparsan iyi olur diye hep uyarı yaptık. O dönem Türk Tabipleri Birliği uyardı. Türkiye'nin her yanından doktorlar bilgi veriyor. TTB o bilgiyi aldı, "Yanlış yapıyorsunuz, kamuoyuna doğru bilgiyi vermiyorsunuz" dediler. Bu açıklama üzerine TTB'nin ne PKK'lığı kaldı, bütün suçlamalar yapıldı. Kim haklı çıktı? Türk Tabipleri Birliği. TTB ile yapılan görüşmede hala verilerin eksik söylendiği ifade ediliyor.
"Devlet dediğiniz kurum yalan söylemez"
Biz o ölüm oranlarını aldık. Sayılarını aldık. Bir önceki yıl aynı dönemde hayatını kaybedenler ile bu sürede hayatını kaybedenlerin ölümlerini aldık. Fakat elimizde Covid-19'den kaç kişi öldüğüne dair bir bilgi yoktu. Diğer hastalıklardan kaç kişi öldü bilmiyorduk. Bu konuda yine bakanlık ölüm raporlarını doğruyu yazmadı. Bundan dolayı ben bizim açıklama yapmamızı doğru bulmadım. Bunu bu işle ilgili olanlar yapar. Bizim elimizde bu veriler vardı. Bu verileri biz Sağlık Bakanlığı'na bir şekliyle aktarmaya özen gösterdik ve Sağlık Bakanlığı'na da şunu söyledik, "Devlet dediğiniz kurum yalan söylemez". Verileri açıklamayabilirsiniz ama veri açıklamaya başlıyorsanız doğruları söylemek zorundasınız. İstanbul'da şöyle bir olay oldu. Ekrem bey, ölüm oranlarının büyüklüğünü görünce önlem alın dedi. Çünkü İstanbul'u yönetiyor. İstanbul'da yaşayan her kişinin can ve mal güvenliğinden bir anlamda kendini sorumlu hissediyor.
"Varlık Fonu'nu niye kurdular?"
Merkez Bankası'nın bütün birikimlerini sıfırladınız, hükümet arzu ettiği vergiyi toplayamıyor. Satacaklarını sattı şimdi elde avuçta ne varsa satıp gününü gün etmeye çalışıyor. Borsa'nın yüzde 10'unu Katarlılara satıyorsun. Kaça sattılar? Niye bilmiyoruz. Tank Palet sözleşmesini bilmiyoruz, kaça satıldı? Ben söylüyorum hiç para almadılar. Yatırım yapacaklardı. Hangi yatırımı yaptılar hiç kimse bilmiyor. Tank yapılacaktı, tank var mı? Hiçbir şey yok. Ekim ayında bir olay yaşadık. Futbolda yayın haklarıyla ilgili Katar firması 500 milyon doları ödeyemediler, 90 milyon dolara indirdiler. Kasabın borcunu, kahvecinin borcunu ödediler mi? Nedir bu Katar aşkı? Onu yapıyorsan emeklinin de maaşına zam yap. Varlık Fonu’nu niye kurdular? Kime, neyi nasıl satarız diye. Neden borsanızı satıyorsunuz? Katar gelsin borsada hisse senedi alsın. Memlekette satmadığınız yer kalmadı. Satılmadık fabrika, arazi, banka, sigorta şirketleri, saraylar kalmadı. Kimin malını satıyorsunuz? 83 milyonun malını satıyorsunuz kaça sattığını açıklamıyorsunuz. Merkez Bankası’nın eksi 54 milyar dolar rezervi var, yanı parası yok, borcu var. 128 milyar doları kime sattınız?
"Siyasi iktidar kimseye güven vermiyor"
Memleketi bu hale getirene hala oy verecek misin? Bu işin temelinde yatan güvendir. Siyasi iktidar kimseye güven vermiyor. Berat Albayrak’a bakmayın. Asıl talimatı veren Tayyip Erdoğan’dır. Tek adam rejiminde devlette liyakat olmaz. Korona konusunda açıklama yapılırken, normalde bu açıklamayı bu işi bilen bir akademisyenin yapması lazım. Sağlık Bakanı açıklama yaparken, sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla diye başlıyorsan, talimatı kabul ettim demektir. Hazine Bakanı, Ulaştırma Bakanı lafa böyle başlarsa… Söze böyle başlamaya kendilerini mecbur hissediyorlar. Bunlar bizim bildiğimiz eski bakanlar değil. Bunlar halkın oyuyla gelen değil, atamayla gelen kişiler. Bunlar bakanlık müsteşarı gibi. Bütçe parlamentoya sunulurken, Maliye Bakanı her şeyi anlatırdı. Var mı şimdi böyle bir şey? Katar ile anlaşma kimin gözetiminde imzalanıyor? Özelleştirme İdaresi yok mu? Hala duruyor galiba yerinde.
"Yargıya Erdoğan talimat veriyor"
Türkiye gerçek anlamda yönetilmiyor, savruluyor. Her anlamda bir yönetim boşluğu var. Yargıya talimat vermek siyasetçinin işi değildir. Yargıya talimatı kim veriyor? Yargıya talimatı siyasi otorite ve onun tepesindeki kişi, yani Erdoğan veriyor. Bunu bilerek söylüyorum. Örnek vereyim, Trump, papazı bırakmazsan başına gelecekleri düşün dedi. Erdoğan, bu can bu bedende kaldıkça onu sana vermem dedi. 2'nci tweetten sonra papazı serbest bıraktılar.
Alman gazeteci hapse atıldı. Merkel geldi, sonra bir gecede iddianame yazıldı, sonrasında serbest bırakıldı. Bunu talimatını kim verdi? Ben mi verdim? Mesela hapisteyim, çıktım hakimin önüne beraat ettim. Aynı davada bir anda iddianame değişiyor, ben tekrar mahkum edilip hapse giriyorum. Burada talimatı kim veriyor? Kimler talimatı veriyor? Bu ülkede adaletsizliğin şahı var. Kanun tutuklama esas değildir diyor. Siz 3,5 yıl bir adamı iddianamesiz içerde tutuyorsunuz. Bu adaletsizlik değil de nedir? Onlar çıkınca bize oy verirler diye uğraşmıyoruz, onların kendi partileri var ama haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır. Biz şeytan değiliz onlar şeytan. Buna ben itiraz etmezsem, bu yanlıştır demezsem o zaman ben kendi insanlığı reddetmiş olurum.
"Yargıda büyük bir çürüme var"
KHK ile üniversitedeki hocayı attınız, sonra mahkemeden beraat etti. Beraat etti ama görevine iade edilmiyor. Niçin? Talimatı siyasi otorite veriyor. Gayet açık, bundan eminim. Kalkıp da o hakime direkt telefon açmıyorlar. Saray’dan birileri HSK’ya telefon açıyor. Erdoğan'ın avukatı adliyede sigara içecek, küllüğü savcıyı arayıp ondan istiyor. Yargıda büyük bir çürüme var, yargı diye bir şey yok şu anda. İçlerinde düzgün insanlar var hala.
HSK’nın bir broşürü var. Bazı davalarda tahliye kararı vermeden önce bize soracaksın diyor. Dağıtılan bir broşür var. Kimse de bunu inkar edemez, etmedi de zaten.
Ortada anayasa mı kaldı, 138. Maddeden bahsediyor. Yargı bağımsızdır diyor. Hangi bağımsızlık? TBMM’nin iradesi ipotek altında. Bir tane AK Parti'li milletvekili haksızlık karşısında çıksın konuşsun. Bir kişi çıkıp iradesi dahilinde açıklama yapıyor, sonra onu hain ilan ediyorlar. Sonra kalkıp kamuoyuna Anayasa'nın 138. maddesi var kimse yargıya talimat veremez diyorlar. Zindaşti’yi kim bıraktı? Dünyanın en önemli uyuşturucu kaçakçısı. Cumhurbaşkanlığı’ndan arıyorlar, hakim söyledi bunu.
"Tarihte olmayan yönetim sistemini değiştireceğiz"
Bir kişiye göre belirlenmiş dünyada olmayan bir sistem. Güçlendirilmiş parlamenter sistemi getireceğiz. Meclis’in üzerinde bir kişinin ya da bir partinin gölgesini kaldıracağız. Milletvekillerini parti başkanları değil millet seçecek. Yolu köprüyü yaptın kaça yaptın, bilgilendirecek. Parlamento gerçek anlamda gücünü gösterecek. Yasalar uygulanmazsa, bir milletvekiline haksızlık uygulanırsa asla kabul etmem diyecek. Bir kişinin talimatını değil milletin sesini dinleyecek. Muhalefet, gerçekten muhalefet yapacak. Bunu eskiye dönelim diye yapmayacağız. Yepyeni, çağdaş, uygar bir güçlendirilmiş parlamenter sistemi getireceğiz.
"Tefecilere hizmet ediyoruz"
Devleti saydam, şeffaf yapacaksınız. Nereye ne kadar harcıyorsunuz topluma bilgi vermeniz lazım. Parayı nereye harcayacaksınız, buna karar vereceksiniz. Mevcut durumda tefecilere hizmet ediyoruz. Bu yılın ilk 10 ayında tefecilere ödediğimiz para 119 milyar lira. Esnafa, emekliye ne ödedik? Bir ülkede işsizlere yeni iş alanları yaratılıyorsa o ülkede ekonomi başarılıdır. Bir ülkede iş alanları yaratılmıyor ve işsizlik artıyorsa o ülkenin yönetimi başarısızdır. Bu tabloya böyle bakmak lazım. Emekliye ne verdik biz? Sokak sokak, miting miting emekliye 2 maaş ikramiye verilmelidir dedik. Verildi.
"Milyonlarca kişi açlık sınırının altında maaş alıyor"
Açlık sınırı 2 bin 516 lira. Asgari ücret 2 bin 324 lira, açlık sınırının altında. Milyonlarca kişi açlık sınırının altında maaş alıyor. Açlık sınırı 2 bin 516 lira, asgari ücret 2 bin 524 lira. Milyonlarca kişi açlık sınırının altında yaşıyor. 3600 ek göstergeyi iktidar seçim vaadi olarak verdi. Sayın Erdoğan bunu, burası çok önemli diyerek açıklamıştı. Bu kanunu niye çıkarmıyorsun. Tefeciye kaynak var. Buraya neden yok?
Dolarla yüzde 6 faiz veriyoruz. Yunanistan yüzde 0,9 faizle borç alıyor. Yunanistan uluslararası piyasadan 0,9 ile para alıyor, biz yüzde 5 ile bulamıyoruz. Bu parayı emekliye, çiftçiye verseler; fabrika yapsalar tamam diyeceğim. Onlar için borçlanılmadı. Sadece onlar borçlandırıldı. Nasıl ödeyecekler parayı, dükkan kapalı.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti çok güzel yönetilir, kaynağı var. Yeter ki kaynağı yerinde kullanın. Özel sektör gitmiyorsa sen git fabrika kur. Nasıl saman ve canlı hayvan ithal ederiz? Ayıptır, bunlar yok mu? Hollanda’nın tarım ihracatı 185 milyar dolar, Türkiye’nin 18 milyar dolar. Sistemin ve yönetimin değişmesi lazım. Bu olursa her şey var. Türkiye istihdam yaratabilir sadece sistemin değişmesi gerekiyor.
"EYT meselesini çözeceğiz"
Vergiyi topladınız. Nereye yatırım yapmamız gerektiğini uzmanlarıyla belirleyeceğiz. Devlet Planlama Teşkilatı diye bir teşkilat var mı şimdi? Kapattılar. Bir ülke kendi geleceğini uzmanları ile planlayacak. EYT'lilerin sorunu, çiftçinin sorunu bütün bunları çözmeniz mümkün. İşin uzmanları ile birlikte sorunu masaya yatırıp, birlikte mücadele edeceksiniz. Bunu Rahmetli Ecevit yaptı. Bu ülkeyi nasıl borç batağına soktunuz, hesap vermeniz lazım. Türkiye ekonomik buhran içinde.
Memleketi borç batağına soktunuz, bunun hesabını birinin vermesi lazım. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği taleplerini yapmış. Ne kadarını karşıladılar. 2,5 milyar dolarlık borcu nereye harcadılar. Borç ödemek için borç alıyoruz. Borcun faizini ödemek için borç alıyoruz.
"Beş paralık adam, beş paralık"
Bir mafya bozuntusunun tehdidi bana ulaştırılınca sadece gülümsedim. Kim oluyor? Beş paralık adam, beş paralık. Beni üzen o beş paranın MİT'in arkasına sığınması ve bunun Devlet Bahçeli tarafından ifade edilmesi. Efendim, Ermeni terörünü o önledi. Akıl var mantık var. Devasa bir MİT'i bir suç örgütü ile nasıl yan yana koyarsınız? Sizin bir siyasi sorumluluğunuz yok mu? Bizi diğer partiler ile karşılaştırıyorlar. Biz Cumhuriyet Halk Partisi'yiz. Doğrudan doğruya ben hedef alınıyorum. Çünkü ben konuşuyorum.
Müyesser Yıldız, devlet sırrını açıklamaktan içeride yattı. Bahçeli'de devlet sırrını açıkladı o zaman. Devleti bu kadar aciz hale getirmek kimin hakkıdır?
"Belediye başkanlarımız tarih yazıyor"
Belediye başkanlarımız pandemi döneminde de sonrasında da tarih yazdılar. Çok ciddi yatırımlar yaptılar, çok ciddi hizmetler götürdüler götürmeye de devam ediyorlar. Eğer pandemi süresinde CHP'li belediyeler olmasaydı durum çok daha kötü olurdu. İktidar mensupları oturup kalkıp dua etsinler "İyi ki bu büyük kentlerde CHP'li belediyeler var" diye.
"Kanal İstanbul bir rant projesi"
Kanal İstanbul'a karşı olduğu için soruşturma açıldı. İmamoğlu nerenin büyükşehir belediye başkanı? Kanal İstanbul'un İstanbul için bir felaket olduğunu biliyor mu? Biliyor. Bu işin uzmanları da söylüyor. İmamoğlu’nun Kanal İstanbul çevresinde arsası mı var. Soruşturma açtılar. Açmazsanız namertsiniz. Boğazınızdan aşağı haram lokma inmiyorsa kentin çıkarları için ne gerekiyorsa yapın. İmamoğlu diyor siz açıklıyorsunuz ama kentte biz bu kadar kişiyi defnettik diyor. Bunu kendi çıkarı için değil İstanbul’da yaşayanlar için söylüyor. Bu bir rant projesi. Belediye başkanlarımız çok güzel çalışıyorlar, biz de bunu takip ediyoruz.
"Cebimi doldurmak bizim kitabımızda yoktur"
Olay bize Menemen halkı tarafından duyuruldu. Sonrasında ben 3 milletvekili arkadaşımı gönderdim, orada halkla görüştü, ille görüştü. İddialarda bulunan kişiler ile görüşüldü. Sonrasında bir rapor hazırlandı ve gereğini yaptık. Hiç kimsenin gözünün yaşına bakmayız. Cebimi doldurmak bizim kitabımızda yoktur. Başkan belde halkına hizmet edecek. Türkiye'de ilk gerçekleştiriyoruz. Bütün ihaleleri canlı yayınlıyoruz.
"İktidarda kalmak için satmayacakları hiçbir şey yoktur"
Borsa İstanbul'u neden satıyorsunuz? Denize düşen yılana sarılır diye güzel bir atasözümüz var. Denize düştüler bunlar, kim olsa sarılıyorlar. Saray'ın tamamını bile Katarlılara verirlerse şaşmayın. İktidarda kalmak için satmayacakları hiçbir şey yoktur. Cumhuriyetin bütün fabrikalarını sattılar. Naptınız paraları? Türk Telekom mu kurdunuz? Bir Keban barajı mı yaptınız? Nereye gitti bu paralar. Türk Lirasını milli para olmaktan çıkarttılar. Şu an bankalarda tasarruf mevduatının yüzde 56'sı dolar. Vatandaş Türk lirasına güvenmiyorum diyor. Bir de bunlar milliyetçi geçiniyor. Bu ülkeyi bu hale kim getirdi? Bizi suçluyorlar doğruları söylüyoruz diye. Bu hale ben mi getirdim? Bu hale getirenler bu sistemi kuran ve bekçiliğini yapanlar. Aynı zamanda mafya bozuntusundan da destek isteyenler. Türkiye Cumhuriyeti Devleti böyle bir tablo ile hiç karşılaşmadı. Bu ülke onurlu bir ülke, bu ülke Kurtuluş Savaşı'nı veren ülke. Bu ülkeyi nerelere teslim ettiniz? Deprem oldu, hala Denizli'de deprem evleri yapılmadı. Deprem dolayısıyla Bursa'da okulları yıktılar. Hala o okullar yapılmadı. Biz bunları biliyoruz. Kimsenin umutsuzluğu kapılmaya hakkı yok. Bu ülkenin sorunlarını çözeriz. İşsizlik sorununu hemen çözeriz dersem yalan söylemiş olurum. Bu ülkenin 5 yıllık bir süre içinde bütün sorunlarını çözeriz. Türkiye'de demokrasi olur, ifade özgürlüğü olur. Ben bütün vatandaşlarımdan oy istiyorum. Ben hata yaptığım zaman meydanda da, televizyonda da sen şurda hata yaptın diye eleştirme haklarını alsınlar diye, demokrasi için.