Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu ile Kadın Meclisleri'nin yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verildi:
"Yıllardır asla yalnız yürümeyeceksin sloganının yankılanmadığı şehir meydanı, direniş alanı, adliye, üniversite kalmadı. Şimdi asla yalnız yürümeyeceksin diyen tüm kadınlarla birlikte Dünya Kadınlar Günü için ülkenin dört bir yanında buluşmak için çalışmalarımıza başlıyoruz.
47 ilde, İstanbul'un 34 ilçesinde Dünya Kadınlar Günü için çalışmalarımız başladı.
5 Mart’ta Beşiktaş’ta buluşuyoruz
Meydanlarda buluşmadan önce 81 ilde, İstanbul’un 39 ilçesinde, tüm üniversitelerde
Rektörü seçmek isteyen gençlerle,
Kendi hayatını seçmek isteyen kadınlarla,
Ayrımcılığa karşı mücadele veren LGBTİQ+’larla,
İş yerlerinde sömürüye karşı mücadele eden işçi kadınlarla beraber mücadelemizi büyüteceğiz. Tüm kadınları da bu süreçte üye olmaya, görev almaya, mücadelemizi büyütmeye davet ediyoruz. Biz mücadele edersek eşit ve özgür bir yaşamı kazanacağız.
Kadın cinayetlerini durdurmak için yıllardır verdiğimiz mücadeleyle artık mahkemeler şiddeti meşrulaştıran indirimleri kolay kolay uygulayamıyor. Bakanlıklar kadın cinayetlerini gündeme getirmek, eylem planı açıklamak zorunda kalıyor. Ancak etkin soruşturma ve kovuşturma yapılmadığı için, İstanbul Sözleşmesi uygulanmadığı için katiller kadın cinayetlerinin üstünü kapatabileceğini düşünüyor. Şüpheli kadın ölümlerinde gerçek açığa çıkarılmıyor.
Sadece biz mücadele ettiğimizde soruşturma ve kovuşturma süreçleri ilerliyor. Pınar Gültekin’in katili yakalanacağını düşünmediğini, Aylin Sözer’in katili delilleri karartmak için yaktığını söyledi. Katil itiraf etmeden Arzu Aygün’ün cansız bedeni 42 gün boyunca bulunamadı. Aleyna Çakır’ın soruşturmasında Ümitcan Uygun hakkında şüpheli sıfatıyla aylarca işlem yapılmadı. 11 yıl süren davada Aslı Baş’ın ölüm sebebi açıklanmadan sanıklara delil yetersizliğinden beraat kararı verildi. İstanbul Sözleşmesi uygulanırsa, soruşturma süreçleri etkin işletilirse, katiller cinayeti saklayabileceklerini akıllarından dahi geçiremezler. İstanbul Sözleşmesi’ni uygulamak, tüm gerçekleri açığa çıkarmak, öldürülen kadınları hayatta tutabilmek mümkün.
Kamu gücünü elinde bulunduranlar kadınları korumak, şüpheli kadın ölümlerini açığa çıkartmak için hiçbir irade göstermediler. Ancak kayyım rektör istemedikleri için mücadele eden gençlerin karşısında polisiyle, mahkemesiyle, bakanlarıyla seferber oldular. Kayyım rektöre karşı mücadele edenler tutuklandı, mücadeleleri bastırılmaya çalışıldı. Nasıl ki kadınlar kendi hayatında seçim yapmak için mücadele ediyorsa; gençler de üniversitelerde pes etmeden kayyım değil seçim mücadelesi veriyor.
Bu nedenle gençlerin kayyıma karşı, LGBTİQ+’ların ayrımcılığa karşı, işçilerin sömürüye karşı verdiği mücadele kadınların eşit ve özgür yaşamak için patriyarkaya karşı verdiği mücadeleyle bütündür. Kadın cinayetlerini şüpheli bırakmayacağız, İstanbul Sözleşmesi’ni uygulayacağız. Topyekün mücadele edecek, eşitliği ve özgürlüğü kazanacağız.