İzmir Büyükşehir Belediyesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın dün gerçekleştirdiği grup toplantısındaki sözlerine ilişkin açıklama yaptı. İzmir Büyükşehir Belediyesi, Erdoğan'a, "2015’in ikinci yarısı 2016, 2017, 2018 yıllarında ise barajdaki su seviyesi suyun çekilebileceği güvenli seviye sınırının altına düşünce, 3,5 yıl boyunca İzmir’e Gördes’ten bir damla bile su alınamamıştır. 'Susuzluktan kırıldığı' iddia edilen İzmir, 3,5 yıl boyunca herhangi bir sıkıntı yaşamadan kendi kaynaklarıyla kente su vermiştir. İzmir iddia edildiği gibi bütçesinin 2,5 katı değil yüzde 59’u kadar borçludur" yanıtını verdi.
Erdoğan'ın "İzmir'e suyu biz getirdik" ve "Bütçesinin 2,5 katı borçlu belediye olarak böyle bir borçlanma hakkına sahip değildir" ifadelerine yanıt verilen açıklamada, "Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde metro bulunan kentlerimizin tamamında, metro inşaatlarında hükümet desteği olmasına karşın, İzmir’de hükümetimizin 1 metre tüneli bulunmamaktadır. Hükümetin yapmayı taahhüt ettiği Halkapınar-Otogar metro projesi de 7 yıldır bakanlıkta beklemektedir. Buna rağmen belediye ile hükümetin aynı Devletin kurumları olduğu bilinciyle azami düzeyde uyumlu çalışma iradesini koruyor ve bu kentin hak ettiği yatırımları el birliğiyle gerçekleştirecek olmanın umudunu taşıyoruz" denildi.
Açıklamada şunlar söylendi:
"Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan partisinin 10 Şubat 2021 tarihli grup toplantısında İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin muhatabı olduğu üç ayrı konuda değerlendirmelerde bulunmuştur. Bu üç konu başlığından biri İzmir’in içme suyu sorununun kendisinin DSİ’ye verdiği talimatla çözüldüğü, bir diğeri İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin bütçesinin iki buçuk katı borçlu olduğu için borçlanma hakkının bulunmadığı, üçüncü konu başlığı ise kent altyapısına hiçbir yatırım yapılmadığı yönünde ifadeler içermektedir."
Gördes Barajı
İzmir yılda ortalama 292 milyon metreküp su tüketirken, DSİ’nin İzmir’e verebildiği su miktarı yıllık ortalama 13 milyon metreküptür.
DSİ ile İZSU Genel Müdürlüğü arasında, Gördes Barajından İzmir’e su aktarılması amacıyla 2006 yılında bir protokol imzalanmıştır. Bu protokol ile İZSU Genel Müdürlüğü İzmir’e verilecek suyun karşılığında, barajın toplam yapım bedeli olan 270 milyon lirayı 30 yılda DSİ’ye ödemeyi, DSİ ise İzmir’e yılda 59 milyon metreküp su vermeyi taahhüt etmiştir.
2011 yılında barajdan İzmir’e ilk kez su verilmeye başlanmış ama verilen miktar sadece 11 milyon 720 bin metreküp olmuştur. Sonraki yıl 14 milyon 763 bin metreküp su verilmiş, 2013, 2014,2015 yıllarında da 59 milyon taahhüdünün yarısına bile ulaşılamamıştır.
2015’in ikinci yarısı 2016, 2017, 2018 yıllarında ise barajdaki su seviyesi suyun çekilebileceği güvenli seviye sınırının altına düşünce, 3,5 yıl boyunca İzmir’e Gördes’ten bir damla bile su alınamamıştır. “Susuzluktan kırıldığı” iddia edilen İzmir, 3,5 yıl boyunca herhangi bir sıkıntı yaşamadan kendi kaynaklarıyla kente su vermiştir.
2019 yılına gelindiğinde Gördes Barajından İzmir’e alınan su miktarı sadece 4 milyon 350 bin metreküptür.
Geçen hafta tüm barajları dolduran rekor yağışlara rağmen Gördes Barajı’nda doluluk oranı bugün itibariyle hala yüzde 4,5 seviyesindedir.
Çünkü ortada çok büyük bir sorun vardır.
"Baraj su tutmuyor"
Bu dibi delik baraja rağmen DSİ, geçtiğimiz 10 yıl süresince hatta hiç su vermediği 3,5 yıl da dahil olmak üzere ve sanki kendi taahhütlerini yerine getirmiş gibi İZSU’dan tahsilat yapmaktadır. Yani İzmirliye kullanmadığı suyun bedelini ödetmektedir.
İZSU’nun Gördes Barajı için bugüne kadar ödediği miktar 55 milyon 611 bin TL’dir. Ama bunu da yeterli görmeyen DSİ, taahhüt ettiği ama veremediği suyun bedelinin yaklaşık 21 milyon lira tutan faizini de talep etmektedir.
Kısacası Gördes Barajı, İzmir için bir lütuf değil, bir yük olmuştur.
Sayın Cumhurbaşkanı “Aslında büyükşehirler suyu kendileri getirmek zorundadır” dese de 1053 numaralı Belediye Teşkilatı Olan Yerleşim Yerlerine İçme, Kullanma ve Endüstri Suyu Temini Hakkında Kanun’un ikinci maddesinin “Su kaynağını teşkil eden barajlar ana isale hatları ve tasfiye tesisleri DSİ Genel Müdürlüğü, depo ve tevzi şebekeleri belediyelerce yapılır” ifadesi bu konudaki görev dağılımı açıkça tarif etmektedir.
Tabii bu arada asıl gözden kaçırılmaması gereken husus DSİ’nin de, İZSU’nun da Türkiye Cumhuriyeti’ne bağlı birer kamu kurumu olduğu ve halka hizmet için kamu kaynaklarını kullandığı gerçeğidir.
İzmir'in kredi borçlanması
Sayın Cumhurbaşkanı’na verilen, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin bütçesinin 2,5 katı borçlu olduğu yönündeki bilgi de gerçeği yansıtmamaktadır. 2019 yıl sonu verileri baz alındığında, iddia edildiği gibi belediyenin borcu bütçesinin 2,5 katı değil, yüzde 59’una karşılık gelmektedir.
(2019 yıl sonu itibariyle İzmir Büyükşehir Belediyesi, bağlı kuruluşları ve şirketlerinin faiz ödemeleri dahil toplam borç stoku 5,5 Milyar TL, kesinleşmiş¸ bütçe gelirleri toplamı ise 9,3 Milyar TL’dir.)
Büyükşehir Belediyesi’nin 2031 yılına kadar vadeli olan, anapara ve faiz dahil borçlarının toplamı 2020 yılı gelirinin toplamına karşılık gelmektedir. Yani 1 yıllık geliri tüm borçlarını karşılamaktadır.
İzmir Büyükşehir Belediyesi yasa ile belirlenen borçlanma limitleri sınırının içerisinde kaldığına ilişkin verileri yılda en az iki defa Hazine ve Maliye Bakanlığı’na göndermektedir.
Kredi notu AAA
Bu sağlam bütçe yapısı nedeniyle belediyemizin uluslararası değerlendirme kuruluşları tarafından kredi notu AAA olarak teyit edilmektedir.
Belediyemiz proje kredisi kapsamının dışında yasal olarak dıs¸ finansman sağlayamamaktadır. 2033 yılına kadar vadeli Üçyol-Buca HRS Hattı Proje finansmanı maliyetlerinin, ihraç kredileri ile karşılaştırılması gösterge niteliğindedir. Belediyemizin borçlanma yaparken tek hedefi en uygun faiz ve en uzun vadeli proje finansmanını sağlamaktır.
İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne ait Üçyol-Buca HRS Hattı projesi 10.07.2019 tarihli ve 24776198-903.02- 48 sayılı Cumhurbaşkanımızın Oluru ile uygun görülen Yatırım Programı Revizyon Cetveli’nde yer almıştır. 2020 ve 2021 yılı yıllık yatırım programlarında da ilgili projeye yer verilmiştir.
Üçyol-Buca HRS Hattı Projesi kapsamında;
Belediyemize ait 27.08.2019 tarihli ve 202082 sayılı yazı ve 14.09.2019 tarihli ve 216787 sayılı yazı ile Hazine garantisiz dış¸ finansman sağlanması yönündeki izin talep yazımız Hazine ve Maliye Bakanlığı Dış¸ Ekonomik İlişkiler Genel Müdürlüğü’ne gönderilmiştir.
Dış¸ Ekonomik İlişkiler Genel Müdürlüğü tarafından gönderilen 08.11.2019 tarihli ve 474683 sayılı yazı ile ilgili proje kapsamında Hazine garantisiz dış¸ finansman sağlanmasına dair uygun görüş¸ verilmiştir. Geçen yıl bu kredinin neden kullanılmadığı hususu ise dünya gerçekleri ile çelişmektedir. Geçen yıl pandemi nedeniyle uluslararası kuruluşlar kredi görüşmelerini kesmişler bu nedenle de 22.01.2021 tarihli ve 24770 sayılı yazı ile Hazine garantisiz dış¸ finansman sağlanması yönündeki izin süre uzatımı talep yazımız Dış Ekonomik İlişkiler Genel Müdürlüğü’ne gönderilmiştir.
"Tüm borçlanmalarda bakanlık görüşü alındı"
İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak bugüne kadar gerçekleştirilen tüm dış¸ borçlanmalarda önceki dönemlerde olduğu gibi Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın uygun görüşünü almış olup, hiçbir prosedür hatasına mahal vermemiştir.
Söz konusu proje için Hazine garantisi olmaksızın Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) ile 06.12.2019 tarihinde 80 Milyon Euro tutarında yetkilendirme mektubu imzalanmış¸, yapılan görüşmeler neticesinde EBRD finansman desteği 125 Milyon Euro’ya yükseltilmiştir. İlgili proje kapsamında ayrıca AIIB (Asya Altyapı Yatırım Bankası) 125 Milyon Euro, AFD (Fransız Kalkınma Ajansı) 125 Milyon Euro ve BSTDB (Karadeniz Ticaret ve Kalkınma Bankası) de 115 Milyon Euro tutarında dış¸ finansman sağlama taahhüdünde bulunmuş¸, ilgili kuruluşlarla yetkilendirme mektupları imzalanma asmamasına gelinmiştir. Toplam 490 Milyon Euro tutarında planlanan borçlanma için kredi kullanımları yapım işlerinin ilerlemesi paralelinde hak ediş¸ bazında gerçekleştirmek maksadıyla yapılmıştır. Üretim, istihdam, imalat yapılması amaçları taşıyan bu finansman kaynağı, ekonominin canlanmasına hizmet etmektedir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti sınırları içerisinde sadece üç belediye 2020 yılı içerisinde altyapı yatırımlarını desteklemek amacıyla dış finansman yaratmıştır, bunlar; İzmir Büyükşehir Belediyesi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve rakamı çok küçük de olsa Manisa Büyükşehir Belediyesi’dir.
Özetle İzmir Büyükşehir Belediyesi iddia edildiği gibi bütçesinin 2,5 katı değil yüzde 59’u kadar borçludur. Güçlü mali yapısı sayesinde uluslararası piyasalardan çok uygun koşullarda bulduğu yatırım finansmanını devletin resmi kurumlarının onayıyla kente getirmektedir.
Sayın Cumhurbaşkanının çok uygun koşullarda sağlanan bu finansman kaynağı nedeniyle takdirini hak ettiğini düşündüğümüz çalışmalarımızı kamuoyunun bilgisine saygılarımızla sunuyoruz.
Altyapı yatırımları
Resmi kayıtlara göre 63 kişinin yaşamını yitirdiği 1995 yılındaki sel felaketinin ardından kentimizde altyapı alanında önemli hizmetler yapılmıştır.
Elbette bir takım eksikliklerimiz bulunmakla birlikte bugün de İzmir’i dirençli bir kent haline getirmek için altyapı sorunlarını öncelikli bir mesele olarak ele alıyoruz. Gerek deprem gerekse sel gibi doğal afetlere karşı hemşehrilerimizin mağdur olmaması için 2021 yılı bütçemizin yüzde 42’sini yatırımlara ayırmış bulunmaktayız. Yıllık 3 milyar liralık Belediye yatırım bütçesiyle ve tamamen öz kaynaklarımızla, iklim krizi nedeniyle yaşanabilecek felaketler de dahil olmak üzere hiç bir şekilde mağduriyet yaşatmayacak bir kenti inşa etmek için canla başla çalışıyoruz.
Ayrıca su ve altyapı yatırımlarından sorumlu kuruluşumuz İZSU Genel Müdürlüğü’nün 2021 yılı bütçesinin yüzde 54’ü olan 1 milyar 726 milyon lirası da yine yatırım, yenileme, bakım ve onarım faaliyetlerine ayrılmış bulunmaktadır.
Bu kentte geçmiş dönemlerde yönetimde bulunan tüm yöneticilerin ve kadrolarının verdikleri emeği şükranla karşılıyor, bıraktıkları eksiklikleri kapatmanın kararlılığını taşıyoruz.
Gururla belirtmeliyiz ki İzmir bugün atıksu arıtma tesislerinin sayısı ve kapasitesiyle Türkiye’nin lideri konumundadır. 22’si Avrupa standartlarında ileri biyolojik arıtma yapan toplam 67 atıksu arıtma tesisi İZSU Genel Müdürlüğü tarafından işletilmektedir.
Ayrıca İzmir’in atıksularının yüzde 97 ‘si arıtılmaktadır.
2 Şubat 2021 gecesi tarihinin en büyük yağışlarından birini alan kentimizde neredeyse tüm dereler taşmasına rağmen 1995 yılındakine benzer bir facianın yaşanmaması, ya da 2009 yılında İstanbul Ayamama Deresi’nin taşması sonucu oluşan bir trajedinin tekrarlanmamış olması altyapı alanında gelinen noktayı göstermesi açısından anlamlıdır.
İzmir’de son iki yılda kent genelinde toplam 68 km yağmur suyu ayrıştırma hattı yapılırken, 2021 yılında da 133 km yağmur suyu hattının yapımı ihale edilmiş olacaktır.
Bu projelere ilave olarak Master Plan kapsamında 5 havzada 373 km yağmursuyu ana toplayıcı kanal inşası ve yüksek kesimlerden gelen yağış sularını derelere ulaştıracak kuşaklama kanalları ve şiddetli yağış anında taşkınları engelleyecek olan dinlendirme havuzlarının proje çalışmaları yürütülmektedir.
Daha önce taşkın sorunu yaşanan Çitlembik, Emrez, Yobaz, Meles, Kavaklıdere, Manda ve Bostanlı Ahırkuyu derelerinde yapılan çalışmalarla son sel felaketinin daha büyük zararlara neden olması engellenmiştir. Bu çalışmalar için yaklaşık 35 Milyon TL yatırım yapılmıştır.
2004 yılından bugüne kadar yapılan altyapı yatırımları sayesinde kentimizdeki içme suyu şebekesi 3,5 kat, içme suyu arıtma tesisleri 6 kat, kanalizasyon şebekesi 2 kat, yağmur suyu hatları 22 kat artmıştır.
İzmir kenti altyapı yatırımlarında yeteri kadar hükümet desteği almamaktadır. Örneğin Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde metro bulunan kentlerimizin tamamında, metro inşaatlarında hükümet desteği olmasına karşın, İzmir’de hükümetimizin 1 metre tüneli bulunmamaktadır. Hükümetin yapmayı taahhüt ettiği Halkapınar-Otogar metro projesi de 7 yıldır bakanlıkta beklemektedir. Buna rağmen belediye ile hükümetin aynı Devletin kurumları olduğu bilinciyle azami düzeyde uyumlu çalışma iradesini koruyor ve bu kentin hak ettiği yatırımları el birliğiyle gerçekleştirecek olmanın umudunu taşıyoruz."