Halk TV’de Gökmen Karadağ moderatörlüğünde muhalefet partilerinin temsilcileri Gara Operasyonunu değerlendirdi. Programa CHP’yi temsilen Genel Başkan Yardımcısı Ali Öztunç, İYİ Parti’yi temsilen Genel Başkan Yardımcısı Bahadır Erdem, Saadet Partisi’ni temsilen Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kaya, DEVA Partisi’ni temsilen Seçim İşleri Başkanı İdris Şahin ve Gelecek Partisi’ni temsilen Kurucu Üyesi İzzettin Küçük katıldı.
İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Bahadır Erdem; iktidarın tıpkı operasyon sonrası gibi operasyon öncesinde de muhalefet partilerini liderlerini bilgilendirmesi gerektiğini ifade etti.
Erdem şu ifadeleri kullandı:
Terör, ülkemizin çok canını yaktı. Bunun artık çözülmesi lazım. Çözümü sağlamak için muhalefetin, Sayın Cumhurbaşkanına sorması kadar doğal bir şey olamaz. Muhalefetin görevi bu zaten. Bunu kendi için sormuyor ki… Bütün muhalefet, gazeteciler bunu sorarken millet adına soruyor. Biz bunu sormak zorundayız. Eğer sormazsak zaten millete olan görevimizi yerine getirememişiz demektir. Sayın Meral Akşener, İYİ Parti olarak hem devletin yanında olduğumuzu ifade etti, PKK terörünü lanetledi ama ondan sonra da sordu; bunun siyasi sorumlusu en yüksek makam olarak cumhurbaşkanıdır dedi.
Hiç yakışıyor mu, bir şehit annesini AK Parti kongresine bağlamak kabul edilebilecek bir şey değil. Bunun sebebi; Cumhurbaşkanı aynı zamanda AKP’nin de başı olduğu zaman AK Parti’nin kongresinde o partinin başkanı olarak o şehit annesini bağlatmak istiyor. Bunu diğer parti liderleri yapar mı? Yapmaz. Bu işin insani tarafı. Bir de işin hukuki tarafı var. Sadece cumhurbaşkanı olsanız zaten bunu yapmazdınız. Olay olduğu anda AK Parti’nin yıllardan beri temel bir yöntemi var, bir olay sarpa sardığında, kamuoyunun tepkisini çekecekse, anında o olayı bırakıp muhalefeti suçlayarak daha büyük bir gürültü çıkarıyorlar. Kamuoyunda milletin canını yakan, hükûmetin başarısız olduğu ne varsa, ekonomi de olur, dış ilişkiler de olur, terör de olur; her şey sanırsınız muhalefetin suçu.
İşin en acı tarafı; bu insanların PKK tarafından kaçırıldığı en yakın tarih 2016. Ama 2015, 2014 de var eğer tarih olarak yanılmıyorsam. Milletin yüzde kaçı bunun farkında? Bizim milletvekillerimiz Meclis’te defaatle sormuş. CHP’nin de soru önergeleri var. Halk bunu nasıl öğrenecek? Türkiye’nin gündemi olacak.
Sayın Savunma Bakanı ve Sayın İçişleri Bakanımız geldiler bilgi verdiler. Bu bir devlet meselesi değil mi? Belki bu operasyon başlamadan da bir bilgi verilebilirdi muhalefet liderlerine.
"Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine olan destek karın eridiği gibi eriyor"
Deva Partisi Seçim İşleri Başkanı İdris Şahin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin nasıl bir süreçten geçtiğini şöyle özetledi:
"Şu anki yaşadıklarımız sadece bir sistem sorunu değil ayrıca bir zihniyet sorunu. 2017 referandumuyla birlikte Türkiye’de bazı şeyler birbirinin içine geçmiş durumda. Dolayısıyla bunu birbirinden ayırt etmek için öncelikle bu mevcut Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni arzulayanların bu sistemi bir uygulaması gerekiyordu. Çünkü çok ciddi anlamda bu yönde bir arzu vardı ve millette onlara yüzde 52 ile böyle bir destek verdi. Ama geldiğimiz nokta itibari ile 2,5 yıl içerisinde bunun bir sistem olmadığını bir sistemsizlik olduğunu, 'kuvvetler ayrılığı tam manasıyla sağlanacak' deyip kuvvetler ayrılığının tek elde toplandığı yasama, yürütme, yargı yetkisinin tek bir elde toplandığını, vatandaşımız ve milletimiz çok kısa bir süre içersinde gördü. Bugün de kamuoyuna yansıyan anketlerde de görüldüğü üzere mevcut Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne olan destek karın eridiği gibi eriyor.
"İktidarda bulunanların zihniyetinde problem var"
Hangi sistemi getirirseniz getirin, çok güzel kanunlar da çıkıyor ama uygulayıcısı kötüyse, istediğiniz kanunu düzenlemeyi getirin uygulama kötüyse hiçbir işe yaramıyor. Şu an itibari ile bu mevcut Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde iktidarda bulunanların zihniyetinde problem var. Yani hukuk devleti ilkesini özümsemiş ve benimsemiş bir anlayış yok. Çetelerle, bir kısım güç odaklarıyla ülkeyi yönetmek ve 'ben devletim' diyerek, halbuki kendisinin hükümet olduğunu, sınırlı bir süreyle İktidar kuvvetini kullandığını ve hukukla sınırlı olduğunu unutarak hareket ediyor.
"Vali reisin reisimin yanındayım demez"
Dolayısıyla bu zihniyet değişmeden o aşağıdaki vali ve kaymakamların hepsine haksızlık etmeyelim. Ama bu şekliyle, hani bir kısım valiler 'reisimizin yolundayız' diyorlar ya; vali reisin reisimin yanındayım demez. Bir vali 'ben devletimin yanındayım ,hukukun yanındayım' demek zorunda. Kanunun kendisine vermiş olduğu kullanmanın tarafındayım demek zorunda. Yoksa 'reisimin yanındayım' diye tweet atan arkadaşların hiçbirinin devlet ahlakıyla, devlet adabıyla örtüşecek bir yaklaşım içerisinde olduğunu söylememiz mümkün değil."
"Vali 'reisin yanındayım' diyorsa siyasi bir tavır koyudur"
Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kaya da, "Cumhurbaşkanı hukuki bir kavram, reis siyasi bir kavram. Eğer vali 'reisin yanındayım' diyorsa siyasi bir tavır koyudur, 'Cumhurbaşkanımın yanındayım' diyorsa hukuki bir tavır koyuyordur" dedi.
Türkiye'de yoksulluk ve yolsuzluk makasının konuşulduğu bölümde, CHP Genel Başkan Yardımcısı Ali Öztunç şu değerlendirmelerde bulundu:
"Kendi yurttaşı açken, ekmek bulamazken, et alamazken, 250 gram kıyma alamayan yurttaşlarımız var kaç aydır. Ciddi bir kriz yaşanırken, hatta krizin ötesine geçmiş buhran olmuş sıkıntılı bir ortamda, Saray'ın her gün 10 milyon TL harcaması akıl almıyor. Nasıl yapar bunu?
Türkiye'de ekonomik nedenlerle canına kıyanlar
Size bir rakam vereceğim; ekonomik nedenlerle intiharların Türkiye’de toplam intiharlar içindeki payı 2018’de yüzde 7.3 imiş, 2019’da 9.4’e yükselmiş. TÜİK rakamları üstelik kendi rakamları. Son 18 yılda en az 5 bin 144 kişi geçim zorluğu yüzünden, bin 622 kişi de ticari başarısızlıkları nedeniyle intihar etmiş.
"İki Tayyip Erdoğan var benim gözümde; Saray öncesi, Saray sonrası"
Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ne zaman ki Cumhurbaşkanı oldu ve o Saray'a taşındı ya, ondan sonra her şeyi değiştirdi. İki Tayyip Erdoğan var benim gözümde; bir saray öncesi bir saray sonrası. Saray'dan önce Kasımpaşa’da doğmuş büyümüş Ankara’ya gelmiş Keçiören’de mütevazi bir evde yaşayan Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı olduktan sonra Saray'a giden Tayyip Erdoğan. Sayın cumhurbaşkanı bence o Saray'dan çıksın, Keçiören'deki eski evine gitsin ki, dağılmamış duran bir evmiş. Oraya bir gitsin oranın penceresinden şöyle bir baksın. Desin ki, Keçiören’de tablo ne? 'Millet ne yiyor ne içiyor?' diye sorgulaması gerekiyor kendisini. Ama sarayda ejder meyveleri, ismini sayamadığımız ilginç yemekler, bir eli yağda bir eli balda hiçbir eksiği yok. Ne arasanız var öyle bir hayat yaşayınca zannediyor ki herkes o hayatı yaşıyor. Halbuki insanlar o hayatı yaşayamıyorlar.
"Uşak'ta esnaf, 'Bize AK Parti milletvekilleri yıllardır gelmediler' diyor"
Sokağa inerlerse AK Parti milletvekilleri gerçek nedir anlarlar ama inemiyorlar. Biz sokaktayız. Sayın Meral Akşener esnafları ziyaret ediyor, çarşı pazara gidiyor. Diğer liderler de öyle diğer milletvekilleri de öyle, sokakta herkes. Ama AK partinin milletvekillerini ben sokağa çıkamadığını biliyorum. Uşak'ta esnaf, 'Bize AK Parti milletvekilleri yıllardır gelmediler' diyor. Yıllardır yoklar. Sokağa inmeyince de sokaktaki insanlarla konuşmayınca da, tepeden bakınca hiçbir şeyi göremiyor anlayamıyorlar.
"Sayın Cumhurbaşkanı, Türkiye 5 müteahhitten de senden de büyüktür"
Ekonomide çok ciddi sorunlar var ekonominin düzeltilmesi gerekiyor. Ekonomiyi bunlar düzeltemezler. Çünkü bunlar 5 müteahhite eslim olmuşlar. 5 müteahhit Türkiye’nin tüm kaynaklarını sömürüyor. 6 yılda amorti edilebilen köprünün parasını 29 yıl kiraya vermişiz. Artık öyle noktaya gelmişiz ki projeleri bile kendileri çiziyor; 'şuraya şunu yapalım' diyorlar, gidiyorlar hükümet de t'amam yap' diyor. Ne ortaklıkları varsa ne ilişkiler varsa ki bunlar bir gün elbet açığa çıkacak. Biz de diyoruz ki; Sayın Cumhurbaşkanı Türkiye 5 müteahhitten de senden de büyüktür. Türkiye’nin bütün kaynaklarını beş müteahhite peşkeş çekiyorsun."