İstanbul Büyükşehir Belediyesi Deprem Risk Yönetimi ve Kentsel İyileştirme Daire Başkanı Tayfun Kahraman, TBMM'de Deprem Komisyonundaki sunumunda "İstanbul’da şu anda 1,16 milyon bina var. Bunların neredeyse 5'te 1'i, yüzde 20'sine tekabül ediyor ki bu binalar muhtemel bir İstanbul depreminden sonra kullanılmaz hale gelecekler. İçme suyu, atık su, doğal gaz noktalarında da hasarlar bekliyoruz. Toplam 120 milyar TL'lik bir ekonomik kayıp depremin etkisiyle birlikte oluşacak" dedi.
Kahraman, olası İstanbul depreminde heyelan ya da tsunaminin de meydana gelebileceğini göz önünde bulundurduklarını kaydederek şöyle konuştu:
"Tsunami bugüne kadar Türkiye'de bir gerçeklik değildi; ama İzmir depremi bize tsunamiyi hatırlattı, İstanbul için de bir gerçeklik, bunların tespitleri yapılıyor, erken uyarı sistemi çalışmalarımız, bizim iştiraklerimiz İGDAŞ ve Kandilli Rasathanesiyle birlikte ortak projelendiriliyor. 5 ilçede mikrobölgelendirme çalışmalarımız devam ediyor. Anadolu yakası bitmiş durumda, Avrupa yakasındaysa Beylikdüzü’nden itibaren eksiklerimiz var, bunları gideriyoruz. 2024 yılında görev süremizin sonuyla birlikte İstanbul’da planlamaya altlık teşkil edecek mikrobölgeleme çalışmamız tamamen bitirilmiş olacak. Şu anda İstanbul’un 961 mahallesine ilişkin hem tahmin çalışmalarını hem tsunamiden etkilenecek 17 ilçemize ilişkin tsunami çalışmalarını hem de heyelan bölgelerinde bulunan ilçelerimiz için heyelan çalışmalarımıza ilişkin mahalle mahalle tüm verilere İstanbullular ulaşabilir durumdalar."
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Deprem Risk Yönetimi ve Kentsel İyileştirme Daire Başkanı Tayfun Kahraman, TBMM Depreme Karşı Alınabilecek Önlemleri Araştırma Komisyonunda, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin depremle mücadele çerçevesinde yürüttüğü çalışmaları, projeleri ve önerilerini anlattı.
Kahraman, İstanbul'da 1999 Marmara depreminden önce yapılmış olan 790 bin binadan 194 bininin risk barındırdığını, olası 7,5 büyüklüğündeki depremde bu binaların orta ve üstü hasar almalarının beklendiğini tahmin ettiklerini söyledi. Tayfun Kahraman "İstanbul'da şu anda 1,16 milyon bina var. İstanbul’daki binaların neredeyse 5'te 1'i, yüzde 20'sine tekabül ediyor ki bu binalar muhtemel bir İstanbul depreminden sonra kullanılmaz hâle gelecek. Bir kısmı da ne yazık ki göçme riskiyle karşı karşıya. Bunlardan 48 bin tanesinin ağır ve çok ağır hasar alması, esas göçme riskinin bu binalarda olduğunu biliyoruz. İçme suyu noktalarında, atık su noktalarında, doğal gaz noktalarında da hasarlar bekliyoruz. Tahmin çalışmasına göre toplam 120 milyar TL'lik bir ekonomik kayıp depremin etkisiyle birlikte oluşacak. Daha sonra yaratacağı etkiyle birlikte bunun büyüklüğünün elbette çok daha fazla olması bekleniyor. Çünkü Türkiye ekonomisinin büyük oranda etkileneceği bir deprem olacak ki Marmara depremi biliyorsunuz bizi 2001 yılında yaşamış olduğumuz mali krize götürdü. İstanbul’da çok daha büyük bir krize gebe bir durumla karşı karşıyayız" diye konuştu.
Tam güvenli kent için 500 milyar TL'ye ihtiyaç var
Kahraman, afet sonrası toplanma ve barınma alanlarının hep tespiti hem de bunların afete hazır hâle getirilmesi konusunda çalışmalarının olduğunu kaydetti. Kahraman, maliyetlere bakıldığında İstanbul’da şu anda depreme karşı tam güvenli bir kent elde etmek için yaklaşık 500 milyar TL'ye ihtiyaç olduğunu kaydederek, "Bu parayı bulabilmek için bizim bankacılık sistemine de diğer özel sektöre de ihtiyacımız, onların da desteklerine ihtiyacımız var. Burada kırılgan yapı stokuna karşı güvenli bir çevre yaratılması, İstanbul’un depremi öncelikli bir konu hâline getirebilmesi için bağlayıcı kararlar alabilen, süreci takip edebilen, kurumlar arası eş güdümü ve birlikte çalışmayı, riskleri ve tehditleri önlemek için de kurumlara gerekli bağlayıcı kararlarıyla birlikte işlerine, icralarına yön verebilen, ortak akılla ve çözüm ortaklığı perspektifinde işlem gören, amacının İstanbul’u dayanıklı bir şehir hâline getirmek olduğu ve mevzuat değişiklikleri ve düzenlemelerle birlikte güçlendirilmiş bir yapıya ihtiyacımız var. Bu yapıyla birlikte ancak uygulamayı kolaylaştırır ve fiziksel anlamda yeniden yapılandırma getireceksek finansal çözümleri bulabiliriz düşüncesindeyiz" dedi.
Toplanma alanları
Kahraman, deprem sonrasında toplanma ve geçici barınma alanlarının yer seçimi kriterlerine göre belirlendiğini, arazi kullanım türünden yol genişliklerine, nüfus kapasitesine kadar düşünüldüğünü söyleyerek şöyle dedi:
"32 milyon metrekare büyüklüğünde 21 milyon kişi kapasiteli 859 toplanma alanı; bin 17 açık, 2 bin 662 adet kapalı olmak üzere de geçici barınma alanları belirlendi. Geçici barınma alanları, 1 aydan 2 yıla kadar uzanan periyotlarda İstanbulluların kullanabilecekleri alanlar. Bu alanları da yine İstanbul şehir haritasından takip edebilirsiniz. Şu anda İstanbul şehir haritasında bu alanlar paylaşılmış durumda. AFAD, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve İçişleri Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığıyla birlikte de bu alanları yeniden test ederek iş birliğimizde afet sonrası tahliye, yerleştirme ve hayatın sürdürülebilirliğinin planlanmasına ilişkin ortak çalışmalarımıza da birlikte devam ediyoruz ki bu önemsediğimiz konulardan bir tanesi."
Kahraman, afet sonrasında belirlenen toplanma ve barınma alanlarının birbiriyle karıştırıldığını söyleyerek şu ifadeleri kullandı:
"Toplanma alanlarıyla geçici barınma alanları her zaman birbirine karıştırılıyor. Örneğin Şişli bölgesini ele alalım. İstanbul'u iyi bilenler bilirler, Şişli bölgesinde toplanma alanı olabilecek kabiliyette olan sadece mezarlık alanlarımız var, ne yazık ki bu hâle gelmiş İstanbul. Feriköy Mezarlığı, Mecidiyeköy'deki Ermeni Mezarlığı, bunun yanında Zincirlikuyu Mezarlığı, İstanbul'daki Şişli bölgesindeki yegâne toplanma alanlarımız. Şimdi, İstanbullular bize haklı olarak dönüyorlar ki; 'Biz mezarlıklar da mı toplanacağız?' Evet, geçici bir süre, özellikle paniğin azaltılması ve orada koordinasyonun sağlanması için 72 saate kadarlık sürelerde bu toplanma alanları kullanılacak. Binalarında sorunu olmayanlar, sorunu olmadığı tespit edilenler binalarına dönecekler, fakat binalarında sorunu olduğu tespit edilenler ise bu alanlardan tahliye koridorlarıyla birlikte geçici barınma alanlarına tahliye edilecekler. Nihai konaklama alanları yani nihai konutları üretilene kadar bu alanlarda kalacaklar. "
DHA