Boğaziçi Üniversitesi'nde kayyum atanan rektör Melih Bulu'ya karşı açılan sergide yer alan bir resim sosyal medyada hedef gösterildi. 22 Ocak'ta Türkiye'nin farklı bölgelerinden insanların dayanışma için gönderdiği baskılı ve dijital eserlerle bir sergi düzenledi. Serginin gösterimi birkaç gün daha sürdü. Boğaziçi'nden öğrencilerin anlatımına göre, birçok eser yer olmadığı için yerde sergilendi. Soruşturmaya ve gözaltılara konu olan 'Kabe' resmi de bunlardan biriydi. Söz konusu resimde Kabe görselinin üzerinde Şahmeran figürü ve resmin dört köşesinde de farklı LGBTİ+ bayrakları yer alıyor. Boğaziçi Üniversitesi İslam Araştırmaları Kulübü (BİSAK) Twitter hesabından hedef gösteren bir paylaşımda bulunarak söz konusu resmi gündeme getirdi.
Twitter'da gündem olmasının ardından İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, LGBTİ+lara yönelik kamuoyu tarafından nefret söylemi olarak nitelendirilen 'sapkın' ifadelerini kullanarak 4 öğrencinin gözaltına alındığını duyurdu. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ise Kabe fotoğrafının yere serildiği gerekçesiyle resen soruşturma başlatarak 2 öğrenci hakkında tutuklama kararı aldı, 2 öğrenciye de ev hapsi kararı verildi. Boğaziçi'ne atanan kayyum rektör Melih Bulu'da öğrencileri hedef gösterenler arasındaydı. Bulu, "Bir grup kendini bilmez tarafından İslamiyetin kutsallarına saldırı hiçbir şekilde kabul edilebilir değildir. Bunun Boğaziçi değerlerinde de asla yeri yoktur. Bu şuursuz saldırıdan sorumlu olanlar hakkında kapsamlı soruşturma başlatılmıştır" dedi.
Sergide söz konusu eserin altına konulan yazıda “Anadolu’da genelde kadınların evin başköşesine iliştirilmesi, erkek iktidarına karşı gizli bir alay ve başkaldırıdır” deniliyor.
LGBTİ+ Kulübüne baskın
Boğaziçi Üniversitesi LGBTİ+ Çalışmaları Kulübü (BÜLGBTİ+) açılan soruşturma kapsamında sabah saatlerinde basıldı. Başsavcılık talimatıyla kulüpte arama yapıldığı ve LGBTİ+ bayrakların 'ele geçirildiği' açıklandı. 'Ele geçirildi' açıklaması sosyal medyada büyük tepki topladı.
Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri, gelişmelerin ardından ‘Gözaltılara yönelik kamuoyuna duyurumuzdur’ başlıklı bir açıklama yayımladı. Açıklamada serginin, hiçbir gruba, inanca, kimliğe yönelik bir saldırı niteliği ve amacı taşımadığı vurgulanarak, gözaltındaki öğrencilerin serbest bırakılması talep edildi.
‘Boğaziçi Direnişine Emek Veren ve Dayanışmayı Yüreğinde Hissedenler’ imzasıyla yayımlanan açıklamada şunlar kaydedildi:
Boğaziçi Üniversitesine anti-demokratik biçimde atanan rektöre karşı 4 Ocak tarihinden bu yana devam ettirdiğimiz protestolar, sürecin başından beri nefret söylemleriyle hedef gösterildi. Şimdi de 26 gündür sürdürdüğümüz protestoların bir parçası olan ve yaklaşık bir haftadır devam eden sergimize direnişimizi bitirmek amacıyla saldırılmaktadır.
Sergi, direnişini sanatla ifade etmek isteyen arkadaşlarımızın emeğiyle üç yüzden fazla eseri herhangi bir kısıtlama gözetmeden kampüsle buluşturdu. Sergiye yapılan saldırılar geçtiğimiz günlerde eserlerin çalınması ile başladı. Suçlamaların odağında olan sergi; hiçbir gruba, inanca, kimliğe yönelik bir saldırı niteliği ve amacı taşımamaktadır.
Yine de bu serginin beraber mücadele ettiğimiz Müslüman arkadaşlarımızın değerlerini tahkir edici bir eylem olduğu iddiası söz konusudur. Sergiyle ilgili inanç üzerinden dile getirilen hassasiyetlerin farkındayız. Her sanat eseri eleştiriye açıktır. Ancak, sanat eserlerinin yargılanması gibi bir durum en basit haliyle ifade özgürlüğünün kısıtlanmasıdır. Direnişimizi bitirmek isteyen iktidar ve medyası konuyu bilinçli olarak saptırmaya çalışmaktadır.
Bu sergiye emek veren arkadaşlarımızın haksız şekilde gözaltına alınmaları ve süreçte uygulanan şiddet asla kabul edilemez. Boğaziçi Üniversitesinde çok kültürlü, çok sesli, çok inançlı ve çok renkli yaşam pratiğini korumaya çalışarak devam ettirdiğimiz direnişimizi hedef gösteren ve ayrıştıran suçlamalar, beraberliğimizi bozmaya ve mücadelemizi kırmaya yöneliktir. Haklı direnişimizin amacının saptırılmasına ve kriminalize edilmesine bugüne kadar izin vermedik, bundan sonra da izin vermeyeceğiz.
Okulumuzdaki farklı toplulukların ve kimliklerin yapılan saldırılarla hedef gösterilmesi meşru kılınamaz. Sosyal medyada yer alan LGBTİ+fobik söylemlerin hiçbirini kabul etmiyoruz. Öğrencilerin başlattığı haklı direniş, yine öğrenci dayanışmasıyla büyümeye devam edecektir.
Arkadaşlarımız açıkça hedef gösterilirken Kayyum Melih Bulu’nun sosyal medyadaki nefret söylemlerine katılarak yaptığı paylaşımlar ve rektörlük tarafından açılan soruşturma gösteriyor ki kayyum atamaları üniversitelerin fikir hürriyetine vurulan en büyük kelepçedir.
Okulumuzdaki barışçıl eylemlere, düzenledikleri sergiyle destek veren sanatçı arkadaşlarımız yalnız değildir. Biz Boğaziçili öğrenciler olarak, hiçbir hukuki zemini olmayan bu gözaltıların son bulmasını talep ediyoruz.
1. Arkadaşlarımız derhal serbest bırakılmalıdır.
2. Polis, kampüsü ve çevresini bir an önce terk etmelidir.
3. Nefret söylemleri ve hedef göstermelerle öğrencileri ayrıştıran, kampüsü güvensizleştiren kayyum Melih Bulu derhal istifa etmelidir!
4. Rektörlük seçimleri, üniversitelerin tüm bileşenlerinin katılımıyla demokratik bir biçimde yapılmalıdır.
Resmi asan belli değil
Avukat Esat Keşküş, Cumhuriyet'e yaptığı açıklamada öğrencilere "Dini değerleri aşağılama" suçlamasında bulunulduğunu ifade ederek şunları kaydetti: "Olay şöyle başlıyor; okuldaki güvenlik görevlileri bir tutanak tutuyorlar. Gözaltına alınan öğrencilerin isimlerini yazıyorlar. Yani bir nevi ihbar etmişler. Öğrenciler ifadelerinde bunu yalanladı. Biz asmadık dediler. Şahmeran fotoğrafı da sorgu esnasında soruldu. Keşküş, tutunak tutan güvenlik görevlilerinin sabah 04.00'te Emniyet'e getirilerek teşhis yaptırıldığı bilgisini de paylaşarak şöyle devam etti:
"Öğrencilerden bir tanesini yanında avukatı olmadan ifadesi alınmaya çalışıldı. Biz fark edip bunu engelledik. Daha sonrasında da bizim yanımızda "şüphelilerin suçlamayı kabul ettiğine dair" öğrencilerin ifadesini yansıtmayan bir olay tutanağı imzalatılmaya çalışıldı. Öğrenciler bu metni imzalamadı. Resmi asan belli değil. Anonim bir eser var ortada. Hukuken de şunu söyleyeyim; atılı suçlamanın karşılığı çok düşük bir ceza, savcılığa dahi intikal etmez. Normalde tutuklama yasağı var bu cezada. Gözaltılar tamamen Twitter'da en çok konuşulan konular arasına sokulmasıyla ilgiliydi."
Soylu'nun tweetine Fransa'dan engel
Süleyman Soylu'nun LGBTİ+lara yönelik sapkın ifadesini kullandığı tweet Fransa'da ülkenin hukukuna aykırı olduğu için erişime engellendi.
Öğrencilerden mesaj
Haklarında tutuklama kararı verilen iki öğrenci "Moralimiz kötü değil, itirazlar edilecek endişelenmeyin. Destekleyin, bundan sonrası sizde" açıklaması yaptı.