Bugün 12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliği ile Mücadele Günü… Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve UNICEF tarafından geçen yıl yayımlanan rapor, dünya genelinde çalışan çocuk sayısının 20 yıl sonra ilk kez artarak 160 milyona yükseldiğini ortaya koydu. Her yıl artan çalışan çocuk sayıları ise ülkelerin ekonomisine dair önemli göstergeler sunuyor. Döviz kuru ve enflasyon nedeniyle gün geçtikçe ekonomisi kötüleşen Türkiye’de de DİSK Genel-İş’in verilerine göre, 1 milyondan fazla çalışan çocuk bulunuyor. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG) verileri ise en az 2 milyon çocuk çalıştırılıyor. Üstelik bu sayı yaz aylarında 5 milyona kadar çıkıyor.
AB’ye kıyasla çocuk yoksulluğu en yüksek ülke Türkiye
Tartışmaları rakamlarıyla bilinen TÜİK’in 2016 verilerine göre ise çalışan çocukların yüzde 78’i kayıt dışı. Türkiye’de artan yoksulluk ise çocukların eğitim haklarından mahrum bırakılıp çalışmasına neden oluyor. Türkiye, Avrupa Birliği (AB) ülkeleri ile karşılaştırıldığında çocuk yoksulluk oranı en fazla olan ülke olarak biliniyor.
ILO: 2022 sonunda 9 milyon artabilir
ILO Çocuk İşçiliği Yetkilisi Benjamin Smith, 12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü nedeniyle dün güncel raporu yayınladı. Koronavirüsün çalışan çocuk sayısındaki artışta etkili olduğunu söyleyen Smith, “ILO olarak Covid-19 dönemi sonrası için yaptığımız tahminler ve ülkelerden aldığımız rakamlar, salgının geçim kaynağı, istihdam ve hane halkının ekonomik durumuna yönelik etkilerinden ötürü çocuk işçiliğinin artmakta olduğunu doğruluyor” dedi. 2022’nin sonuna ilişkin tahminlerini paylaşan Smith, “Tahminlerimize göre bu yılın sonuna doğru dünyada çocuk işçi sayısı yaklaşık 9 milyon artabilir” bilgisini paylaştı. ILO raporuna göre, çalışan çocukların yüzde 70’i tarım sektöründe çalışıyor. Çalışan çocuk oranı Asya ve Pasifik bölgesinde yüzde 13,3'ten 5,6'ya, Latin Amerika ve Karayipler'de yüzde 10'dan 6'ya düşerken, Sahraaltı Afrika bölgesinde ise 2008-2012 döneminde düşüş olsa da 2012'de yüzde 21,4 olan oran 23,9'a yükseldi. Sahraaltı Afrika, çocuk işçilerin en yoğun olduğu bölge olarak dikkati çekiyor. Çalışan çocuk sayısının dünya genelindeki artışının yoksullukla doğru orantılı olduğunu destekleyen ILO raporu, ailelere nakit yardımı yapılması, işsizlik sigortası ve emekli maaşında düzenleme gibi tedbirleri çözüm olarak sunuyor.
'Çocukların büyük çoğunluğu okullarına geri dönmedi'
Yoksulluk ve çalışan çocuk sayısındaki artışı konuştuğumuz CHP Yoksulluk Dayanışma Ofisi Koordinatörü Hacer Foggo, değerlendirmelerini halktv.com.tr ile paylaştı. 2021-2022 öğretim yılında ekonomik nedenlerle çok fazla çocuğun okulu terk ettiğini belirterek, "Özellikle pandemi döneminde internete ulaşamayan, eğitime katılamayan ve ekonomik olarak zorluk çeken ailelerde yaşayan çocukların büyük çoğunluğu okullarına geri dönmedi" dedi. Foggo, Birleşmiş Milletler Açlık Haritası'na atıfta bulundu ve Türkiye’de 84. 3 milyon nüfusun 14.8 milyonunun yeterli gıda tüketemediğini belirtti.
'Çalışan çocuk sayısı her geçen gün artıyor'
Türkiye’de 5 yaş altı çocukların yüzde 1.7’si yani yaklaşık 1 milyona yakın çocuk akut yetersiz beslenme, yüzde 6’sında ise, yani yaklaşık 3 milyon çocuk kronik yetersiz beslenme yaşandığını aktaran Foggo, "Bu rakamlar ürkütücü ve her bir rakam bir insanı, bir çocuğu temsil ediyor. İşte bu nedenlerle çalışan çocuk sayısı her geçen gün artıyor. Yine bu ailelerde yaşayan çocukların okul terk etme ve çocuk işçi olmak riski daha varlıklı ailelerde yaşayan ailelerdeki çocuklardan kat kat daha fazla" diye konuştu.
Çocuk işçiliğine karşı yürütülen çalışmalar
1992 yılında Türkiye, ILO’nun Çocuk İşçiliği ile Mücadele Programı’na (IPEC) katılan ilk 6 ülkesinden biri oldu. ILO’nun 138 sayılı İstihdama Kabulde Asgari Yaş Sözleşmesi’ni ve 182 sayılı En Kötü Biçimlerdeki Çocuk İşçiliğinin Yasaklanması ve Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Acil Eylem Sözleşmesi’ni onayladı. ILO geçen ay çocuk işçiliğine karşı farkındalık yaratmak için “el kaldırma” kampanyası başlattı.
Foggo, çok fazla çocuğun okulu terk ederek ağır işlerde ucuz işgücü olarak kullanılmaya başladığını söyleyerek, "Buralarda aşağılanma, kötü muamele görüyor ve bedenlerinin kaldıramayacağı kadar uzun çalıştırılıyorlar. Çocukların çalıştığı bu işyerlerinde bir denetim ve yaptırım, caydırıcı cezalar uygulandığını sanmıyorum. Gıdaya erişemeyen ve artık açlıkla mücadele eden aileler de bu durumlara seslerini çıkaramıyorlar. Çünkü aileler yoksullaştıkça ilk yaptıkları şey çocuğu okuldan almak. Çocuk okuldan alındığından itibaren ve çalışmaya başladığında yoksulluk ona devrediliyor. Çocuk işçiliğinin önlenmesi için en önemli şey öncelikle ailelerin acil temel ihtiyaçlarına ulaşmalarını sağlamak. Çünkü BM’nin son açıkladığı Açlık Haritası’ndan da anlaşılacağı yetersiz beslenme arttı. Açlık yani yetersiz beslenme yoksulluğun temeli, bedensel ve zihinsel gelişimi etkiler, kronik hastalıkları çoğaltır ve bundan da önce çocuklar etkilenir" ifadelerini kullandı.
'Tek yol hak temelli bir bakış'
Bir ülkede gelir eşitsizliği ne kadar artarsa o ülkede okulu terk eden ve çalışan çocuk sayısının da o derece fazla olacağına dikkat çeken Foggo, şunları söyledi:
"Bu nedenle yoksulluk gelir meselesinin yanı sıra onurlu bir hayat sürdürülebilme ve bir insan hakları meselesidir. Çocuk işçiliği üzerinden baktığınızda, çocuk hakları meselesidir. Yoksul aileler içinde kadınlar, çocuklar ve yaşlılar, yoksulların en yoksuludur. Kadın, çocuk, yaşlı yoksulluğu sadece gelir yetersizliği değil, aynı zamanda sokakta, işte ve evde güçsüz ve savunmasız olma halidir. Tek çözüm insan hakları perspektifinden bakan bir politikanın oluşturulması, çocuk işçiliğinin önlenmesi için çocuklara ücretsiz kaliteli eğitim hakkının sağlanmasından, ailedeki yetişkin bireylere “insana yakışır iş” sağlanması yani çalışma hakkı ve her bireye yeterli ve sağlıklı gıdaya erişim hakkıdır. Yani hiçbiri birbirinden ayrılamaz ve yoksulluğu azaltmanın çocuklara yoksulluğu devretmemenin tek yolu bu hak temelli bir bakıştır."
Bakanlık net veri ortaya koyamıyor
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ise çocuk yaşta çalışmak zorunda bırakılanlara ilişkin net bir veri ortaya koyamıyor. Bakanlık, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in “çocuk işçiliğinin ortadan kaldırılmasına yönelik çalışma yapılıp yapılmadığına dair” verdiği soru önergesindeki “Kayıt dışı çalışan çocuk sayısına ilişkin bir saptamanız var mıdır ve Türkiye'de tespiti yapılan çocuk işçi yaş sınırı nedir” sorularına cevap vermedi.
‘Gerçek boyutlar perdeleniyor’
Çalışan çocuk sayısındaki artışın temelleri ve çözümleri tartışılmaya devam ederken, bir diğer önemli konuda çalışan çocuklardaki iş cinayeti sayıları. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG) verilerine göre, AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılından 13 Mayıs 2022 tarihine kadar en az 801 çocuk, iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. Fakat çalışan çocuk sayısı konusunda iktidarın ve bağımsız araştırmaların verileri arasında büyük farklılıklar bulunuyor. Çalışan çocuk ve iş cinayetleri sayısındaki farklılıklara ilişkin İSİG Meclisi Genel Koordinatörü Murat Çakır, halktv.com.tr'ye konuştu. Devletin temel verilerini TÜİK araştırmalarının oluşturduğunu belirten Çakır, TÜİK’in 2019 verilerine göre 5-17 yaş grubunda ekonomik faaliyette çalışan çocuk sayısının 720 bin olduğu bilgisini paylaştı. Çakır, Türkiye’deki çocuk işçiliğin gerçek boyutlarının verilerde perdelendiğini söyleyerek, “Çocuk işçiliğin azaldığına dayanak gösterilen istatistiklerde başta göçmen çocuklar ve sayısı 1,5 milyonu bulan çırak, stajyer ve meslek eğitimi gören öğrenci olmak üzere çocuk işçiliğin ana gövdeleri eksik. Öte yandan çocuk işgücü anketleri, Türkiye’de mevsimsel olarak, çocuk işçiliğin en az olduğu ekim ila aralık aylarında yapılıyor, bu da çocuk işçiliğin gerçek boyutlarını gizliyor. Bunlar göz önüne alındığında, bugün Türkiye’de birkaç milyon çocuk işçi olduğu görülmektedir” dedi.
‘Bakanlık ve SGK çelişkili açıklamalarda bulunuyor’
İSİG Meclisi’nin çalışan çocuklardaki iş cinayetleri oranlarını paylaşan Çakır, “Tespit edebildiğimiz kadarıyla 2013 yılında 59 çocuk, 2014 yılında 54 çocuk, 2015 yılında 63 çocuk, 2016 yılında 56 çocuk, 2017 yılında 60 çocuk, 2018 yılında 67 çocuk, 2019 yılında 67 çocuk, 2020 yılında 68 çocuk ve 2021 yılında 62 çocuk çalışırken hayatını kaybetti. Yani son 9 yılda 556 çocuk…” diye paylaştı. Çakır, Türkiye’de çocuklar için çıkarılan yasalara dahi uyulmadığına dikkat çekerek, “Çalışan çocuklar korunmuyor ve çalışması yasak olan iş kollarında çalışmanın yanında 15 yaşın altında da çocuklar çalışıyor. Ayrıca çocuk işçi sağlığı ile ilgili bir çalışma yapılmıyor ve hatta Çalışma Bakanlığı ve SGK, çocuk işçi ölümlerine dair çelişkili ve eksik açıklamalarda dahi bulunuyor. Örneğin SGK İstatistikleri’ne göre 2019 yılında 5 çocuk 2020 yılında 6 çocuk çalışırken hayatını kaybetmiş. Oysa biz aynı yıllarda 67 ve 68 çocuk işçi ölümü kayıt etmiş durumdayız” ifadelerini kullandı. Çakır, TBMM’de verilen soru önergelerine gelen cevaplarda da tutarsızlıklar olduğunu belirterek, “Örneğin SGK İstatistikleri’nde 2012 yılında 3 çocuk işçi ölümü bilgisi açıklanmışken, dönemin Çalışma Bakanı 15 çocuk işçi ölümü var cevabını vermiş” dedi.
Çakır, mevcut tablonun önüne geçebilmek için şu önerilerde bulundu:
- Ucuz çocuk işgücünü teşvik eden ve bunun altyapısını oluşturan eğitim sistemi ve eğitim politikalarına son verilmelidir.
- Çocuk emeğiyle ilgili veriler bilimsel, güvenilir ve düzenli bir şekilde yayınlanmalıdır.
- Kayıt-dışı çocuk işçi çalıştırılan kişi ve kurumlara göz yumulmamalı, caydırıcı cezalar verilmelidir.
- Yasadışı çocuk işçi çalıştırmayı önlemeye yönelik tedbirler alınmalı, denetimler etkin ve sıkı bir şekilde yapılmalı, ilgili mevzuatlar yürürlüğe koyulmalıdır.
- Tüm çocuklar ücretsiz ve detaylı sağlık taramasından geçirilmelidir. Yeterli, sağlıklı ve dengeli beslenme imkânı sağlanmalı, bağışıklık sistemleri kuvvetlendirilmelidir.
- Çocuk işçilik yasaklanmalıdır.
Türkiye’de çocuk işçiliğinin hep olduğunu söyleyen Çakır, 1980 sonrasına dikkat çekerek şunları kaydetti:
1980 sonrası uygulamaya konulan neoliberal politikalar sonrasında çocuk işçi sayısı da arttı. Bir yandan eğitim ve sanayi işbirliği adı ile ucuz çocuk işçiliği diğer yandan 4+4+4 eğitim sistemi, yoksullaştırma politikaları sonucu çocukların çalışmak zorunda kalması gibi birçok etken ile birlikte çocuk işçilik kitleselleştirildi. AKP dönemi için neoliberal politikaların Türkiye’de tam hakimiyeti ve olgunlaştırılması dönemi de diyebiliriz. Bu anlamda çocuk işçilik güvencesiz işçi havuzunun en önemli kaynaklarından biri haline getirildi ve bu süreç devam ediyor.
Kapak Fotoğrafı: Hayata Destek/Ordu/Kerem Yücel