Göçmen kaçakçılığı yapan Orhan Günbay 16 Aralık 2019 tarihinde Bitlis’in Ahlat ilçesinde polisin ‘dur’ ihtarına uymadığı gerekçesiyle açılan ateşle öldürüldü. O dönem medyaya servis edilen haberlerde Günbay’ın 12 suç kaydı bulunduğu ve terör örgütü üyesi olduğu iddia edildi. Ancak Günbay’ın suç kaydı yoktu ve 7 yıldır AKP üyesi olarak aktif şekilde çalışıyordu.
4 sanık müebbet hapse çarptırıldı
Haberlerin nasıl ve niçin servis edildiği merak konusu olurken Günbay’ı öldüren polislere açılan davada Bitlis 1. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti 4 sanık polise müebbet hapis cezası verdi. Orhan Günbay’ın ağabeyi Hanifi Günbay kardeşinin ölümüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı İletişim Daire Başkanlığı’na, Adalet Bakanlığı’na defalarca dilekçe yazdı. Dilekçelerinde çarpıcı iddialarda bulunan ağabey Günbay ilk kez halktv.com.tr’ye konuştu.
‘Polisler onu bu işin içine çekti’
Kardeşinin öldürülmeden 6 ay önce göçmen kaçakçılığı yaptığını aktaran Orhan Günbay, “Daha öncesinde İstanbul’daydı. Memlekete dönünce bu işe başladı. İlçede kardeşimin uzun yıllardır arkadaşlık yaptığı polisler vardı. Bu polisler kardeşimin borcu olduğunu bildikleri için onu bu işin içine çektiler” dedi.
‘Malın kontrollü şekilde ilerlemesini sağlıyorlardı’
Kardeşinin Van’dan Bitlis’in ilçeleri Adilcevaz ya da Tatvan’a gelen mültecileri alarak Muş’a bıraktığını aktaran Günbay, “Mülteciler üzerlerinde kokain taşıyormuş. Kardeşim ve işbirliği yaptığı polisler malın varış noktasına kontrollü şekilde ilerlemesini sağlıyordu. Kardeşim kokain taşınması işini sonradan öğrendi. Dik kafalılık yapınca ise öldürüldü. İşbirliği sadece polislerle de değil Bitlis milletvekillerinden birinin iki yeğeni de bu işin içerisinde” iddiasında bulundu.
‘Polisler beni öldürecek’
Kardeşinin öldürülmeden önce Ahlat AKP ilçe teşkilatında çalışan yakın bir arkadaşına giderek, “65 bin TL param var. Bana bir şey olursa bunu çocuklarıma ilet” dediğini aktaran Günbay, “Kardeşim o arkadaşına polisler ‘beni öldürecek’ demiş. Parasını arkadaşına bırakmak istemiş. Arkadaşı ise ‘ilçede bulunan kuyumcuya bırakalım daha güvenli olur’ deyince söz konusu parayı beraber kuyumcuya bırakmışlar. Öldürülmeden 3-4 gün önce ise kardeşim yana yakıla bir hafıza kartı arıyormuş. Bunlarla ilgili bir veri biriktiriyordu muhtemelen” ifadelerini kullandı.
‘Biz seni kurtaracağız’
Olay günü kardeşinin Tatvan’dan itibaren 2 sivil polis aracı tarafından takip edildiğini aktaran Günbay, “Kardeşim normalde Muş’a gidecekti. Ancak takip edildiğini anlayınca işbirliği yaptığı polisleri aramış. O polisler ise ‘Ahlat’a gel. Biz seni kurtaracağız’ diyerek onu yönlendirdiler. Ahlat’a gelene kadar kardeşime müdahale edilmiyor. 32 km hızla giden kardeşimin aracına ateş ediyorlar” diye konuştu.
Telefon kayıp
Kardeşinin işbirliği yaptığı emniyetteki kişiler ile tuşlu bir telefon ile irtibat kurduğunu aktaran Günbay, “Kardeşimi vuruyorlar. Bir polis araçtan o telefonu alıyor. Bunlar kamera kayıtlarında var. Ancak telefon hiç bulunamadı ve inceleme yapılamadı” dedi.