Zehra Kınık'ın neden olduğu kazada ölen gencin annesi, "Adaletin yerini bulmasını istiyoruz"

Eski Kızılay Başkanı Kerem Kınık'ın kızı Fatıma Zehra Kınık Demir'in neden olduğu kazada motosikleti kullanan Yavuz Selim Öztürk’ün annesi Neriman İnan "Kimin kızı olduğu değil, ya da kim olduğuyla değil kimliğinden bağımsız yargılanmasını istiyorum. Adaletin yerini bulmasını istiyoruz" dedi.

Eski Kızılay Başkanı Kerem Kınık'ın kızı Fatıma Zehra Kınık Demir'in neden olduğu kazada motosikleti kullanan Yavuz Selim Öztürk’ün annesi Neriman İnan ANKA'ya konuştu. Kınık'ın kızının ilk etapta tutuklanması gerektiğini söyleyen anne, "Kimin kızı olduğu değil, ya da kim olduğuyla değil kimliğinden bağımsız yargılanmasını istiyorum. Adaletin yerini bulmasını istiyoruz" dedi. Kınık'ın ifadesinde suçlayıcı ifadeler kullanmasını da eleştiren İnan, "Bu kazada benim çocuğumun suçu ölmemesi miydi? O da ölseydi, onu da kaybetmiş olsaydık o zaman nasıl bir ifade verecekti" diye sordu.

9 Temmuz tarihinde Beykoz'da Kızılay eski Başkanı Kerem Kınık’ın kızı Fatıma Zehra Kınık Demir, otomobille bir sokaktan ana caddeye çıkarken motosiklete çarpmış, 17 yaşındaki Batın Barlasçeki'nin ölümüne, 2 kişinin de yaralanmasına neden olmuştu. Kınık’ın karıştığı kazada yaralanan motosiklet sürücüsü Yavuz Selim Öztürk’ün annesi Neriman İnan, "Selim’in babası aradı, kaza geçirdiğini yanındaki arkadaşının öldüğünü, Selim’in de ambulansta olduğunu söyledi. Ben hastaneye giderken oğlumu kaybettim düşüncesiyle hastaneye gittim. Hastaneye gittiğimde oğlum tedaviye alınmıştı. Tedaviden çıktığında gördüm. Açıkçası ben arkadaşı vefat ettiği için çocuğum yaşıyor diye çok büyük bir sevinç yaşayamadım. Çok kötü bir andı. Çocuğum yaşıyor diye şükrederken vicdanım sızladı. Akşam oğlum çocuk büro tarafından gözaltına alındı. Ertesi gün de adliyeye çıktık" diye konuştu.

"Durumu şu anda çok iyi değil"

Kazadan sonra oğlunun psikolojisinin kötü etkilendiğini söyleyen anne, "Oğlum ilk etapta şoktaydı. Sonuçta çocuk 17 yaşında. Daha öncesinde herhangi bir savcı, hakim böyle bir durum yaşamışlığı yok. Benim oğlum, ‘yanımda biri vefat etti. Madem biri ölecekti keşke ben ölseydim’ dedi. Kötüydü durumu. Şu anda da pek iyi sayılmaz. Çok fazla konuşmuyor. Bu konuyla ilgili de konuşmuyor. Medyatik bir olay olduğu için sürekli gündemde bir şeyler karşısına çıkıyor. Etkileniyor haliyle. Çok iyi değil durumu şu anda" dedi.

"Fatıma Zehra Kınık, ilk etapta kesinlikle tutuklanmalıydı"

Fatıma Zehra Kınık Demir'in tutuksuz yargılanmasına tepki gösteren anne şunları söyledi:

"Fatma Zehra Kınık, ilk etapta kesinlikle tutuklanmalıydı. Tabii hukuk yargı biliyor bunu ama, şöyle bir gerçek var; ben kendi çocuğumu da kaybetmiş olabilirdim. İkisi birden de vefat etmiş olabilirdi. Batın’ın annesi tarafından da olaya baktığımda ilk etapta tutuklanmalıydı. Tutuklansaydı ya da ifadelerinde direkt çocuklara suç atacak şekilde, yani ‘ehliyeti yoktu, kaskları yoktu, ekipmanları yoktu’ böyle bir ifade vermek yerine bir üzüntü mesajı şeklinde bir ifade olsaydı tutuklanmasa bile yine bu kadar etkilenmezdik. Tutuklanmaması gerçekten ben de kendi açımdan da çocuğum yaralı olabilir ama orada bir vefat var. Çocuğuma da bir şey olabilirdi. Bu konuda üzgünüz. İlk etapta tutuklanmasını isterdik."

İnan, "Kazadan sonra oğlum, Fatma Kınık’ın yanına geldiğini hatırlamıyor. Kaza sonrasında zaten o şokla, oğlum ayağa kalkamamış, sadece çok sayıda ambulansın beklediğini söylüyor. Batın vefat ettiği için haliyle onunla ilgilenilmiş. Tabii o bunun farkında değil arkadaşı ondan uzakta olduğu için. Ambulans beklediğini falan söylüyor. ‘Fatma Zehra Kınık yanıma gelseydi hatırlardım. Gelmedi benim yanıma’ diyor" şeklinde konuştu.

"Kimliğinden bağımsız yargılanmasını istiyorum"

"Fatma Zehra Kınık olmasaydı yargı süreci böyle işler miydi bunu ben çok düşünüyorum" diyen İnan, "Çünkü taksirle olduğu zaman yani bu biraz yüzde 50, yüzde 50 bir durum. Umarım kimliğinden bağımsız yargılanır. Kimin kızı olduğu değil ya da kim olduğuyla değil kimliğinden bağımsız yargılanmasını istiyorum. Adaletin yerini bulmasını istiyoruz" ifadelerini kullandı.

"Kaza tespit tutanağında yüzde 100 kusurlu"

İnan, Fatma Zehra Kınık'ın kaza tespit tutanağında asli derecede yüzde 100 kusurlu bulunduğunu ifade ederek şöyle devam etti:

"Fatma Zehra Kınık, savunmasında durduğunu, yol kontrollerini yaptığını, kendisine hızla gelen bir motosikletin çarptığı şeklinde bir ifade vermişti. Aynı zamanda da suçlayıcı bir ifadeydi. Oğlumun ehliyetinin olmadığını, kaskının olmadığını… Zaten bunu oğlum kendi ifadesinde de belirtti ‘kaskım yoktu’ diye. Fakat kazaya sebebiyet veren şeyin kaskla bir alakası yok. Ehliyeti var. Olmasa da ehliyeti yine kazaya sebebiyet veren şey ehliyetin olmaması değil. Ana yolda, kendi yolunda giderken tali yoldan çıkan aracın dikkatsiz davranması sonucu oluşan bir kaza bu. Bilemiyorum o an o ifadeyi kazayı öyle mi hatırlıyordu ya da o ifadeyi bir suçluluk psikolojisiyle mi verdi. Bu konuda çok tereddütlerim var. Çünkü tamamen suçlayıcı bir şekilde ifade verilmişti."

Zehra Kınık, kazada ölen Batın'ın ailesini ziyaret etmiş

İnan, yaşanan kazadan sonra herhangi bir geçmiş olsun ziyareti ve telefonuyla karşılaşmadığını söyleyerek, "Aynı şekilde Batın’ın ailesine de bir kere Fatma Zehra Kınık gitmiş ama yanında kim vardı onu bilmiyorum. Onun sonrasında herhangi bir arama ya da herhangi bir görüşme teşebbüsünde bulunma olmamış. Batın’ın annesi de Kınık’ın verdiği ifadeden dolayı çok üzgün. Bu olay olduğunda ilk etapta karşı tarafa ya da herhangi birine kızmadık. Sadece olay herkes için çok zor bir durum. Bu durum keşke olmasaydı ama oldu. Herkes için çok zor." dedi.

"Bu kazada benim çocuğumun suçu ölmemesi miydi?"

Kınık'ın ifadesini gördükten sonra çok üzüldüğünü söyleyen anne şöyle devam etti:

"Çünkü ben hep şöyle diyorum; benim çocuğum 17 yaşında. 17 yaşındaki bir çocuk kaza nasıl olduysa o şekilde anlatma yetisine sahipse 27 yaşında genç bir insan da buna sahiptir diye düşünüyorum. Fatma Zehra Kınık ifadesinde direkt karşı tarafı suçlayıcı bir ifade vermiş. Bu kazada benim çocuğumun suçu ölmemesi miydi? O da ölseydi, onu da kaybetmiş olsaydık o zaman nasıl bir ifade verecekti? Gerçekten bunu çok merak ediyorum. 17 yaşındaki bir çocuk zaten böyle bir olay yaşamış; yanında arkadaşını kaybetmiş bunun travmasını yaşarken bir de üstüne bu şekilde yalan şeyle karşılaştığında ondu bu ne gibi yaralanmalara sebep olacak. Açıkçası ben bunu kendisinin düşünebilmesini isterdim."

Türkiye Haberleri