YÖK'ün baraj kararı ne anlama geliyor? AKP'nin seçim yatırımı

Yükseköğretim Kurulu'nun (YÖK), yaklaşık 2.8 milyon öğrencinin başvurması beklenen üniversitelere giriş sınavında baraj puanının kaldırıldığını açıklamasına eğitim sendikalarından tepki geldi. Eğitim-iş Sendikası bu durumu AKP'nin seçim hamlesi olarak değerlendirirken, Eğitim-Sen ise iktidarın vakıf üniversitelerine 'müşteri' arayışı olarak yorumladı.

Eğitim İş Sendikası Genel Başkanı Orhan Yıldırım Türkiye'deki eğitim sisteminin son 20 yıldır her geçen gün geriye gittiğine dikkat çekerek, "Her ne kadar eleştirsek de üniversitelere girişte baraj puanının kaldırılması AKP'nin eğitime yaptığı son darbedir" dedi. Devlet üniversitelerinin kontenjanlarının belli olduğunu aktaran Yıldırım, "Vakıf üniversitelerinin boş kalan kontenjanlarının tamamlanmasını sağlayacak bu hamle adeta vakıf üniversiteleri için bir can simidi olacaktır. Ayrıca yapılan bu yanlışla işsizler ordusuna yeni işsizler katılacaktır" ifadelerini kullandı.


'Seçim propagandasının önünü açmıştır'

Yapılan bu değişikliğin iktidarın seçim hamlesi olduğunu vurgulayan Yıldırım özetle şunları söyledi: "Ülkedeki ekonomik kriz ve seçim süreci düşünüldüğünde yeni oy verme yaşına gelmiş olan gençlerden oy almak için yapılmış bir hamle. 5 milyon öğrencinin her yıl sınava girdiği bir ortamda kimsenin sınav kaybetmediğini iddia etmek, 'istediğiniz zaman üniversitelere girebilirsiniz' demek seçim propagandasının önünü açmıştır. Sıvan puanlarının kaldırıldığı ülkelere bakıldığında bunun yapılması için ilkokuldan, lise son sınıfa kadarki sınıflar düzeyinde çocukların yetenekleri, becerileri ve ilgilerinin çok iyi takip edildiği, ölçme değerlendirmelerinde hiçbir torpile izin verilmeden yapıldığı ülkelerde uygulanan bir sistemdir. Türkiye'de başta özel okullar olmak üzere çocukların sınav notlarının büyük bir bölümünün gerçekliğin dışında 80-100 puan aralığında olduğu öğrencilerin yüzde 70'inin takdir belgesi ile ödüllendirildiği düşünüldüğünde eleştirsek bile başarılı öğrencileri seçen bir sistemi tamamen ortadan kaldırmak, alt yapısı hazırlanmadan hayata geçirildiği için eğitime yansımaları olumsuz gerçekleşecektir."

'Diplomalı işsizler ordusu'

"Eğitimde yaşanan ve giderek derinleşen başarısızlık her yıl sınav sonuçlarının ardından daha belirgin bir şekilde ortaya çıkıyor" diyen Sinan Muşlu ise şu ifadeleri kullandı: "Geçen yılda yüzbinlerce öğrenci baraj altında kalınca barajı son anda düşürmüşlerdi. Bu karar, geçmiş yıllardan birikerek gelen ve eğitimde yaşanan çöküşün üstünü örtmeye dönük bir karardır. Bir diğer yönüyle de açıkça söylemek gerekirse, siyasi iktidarın derdi vakıf üniversitelerinin boş kalan kontenjanlarını doldurmak ve onlara yeni müşteri yaratmaktır. Bu karar, bir bütün olarak eğitim sistemimizde ki nitelik kaybı ciddi bir sorun olarak ortadayken ve kapsamlı çözümlere ihtiyaç duymaktayken, öğrenci ve velilere uzun vadeli umutlarla diploma pazarlamak anlamına geliyor. Niteliğin düştüğü bir eğitim sisteminde gençlere vaat ettikleri tek şey yeterli ve nitelikli eğitim almadan diploma sahibi olmaktır. Dolayısıyla diplomalı işsizler ordusunun bu kadar büyüdüğü bir ülkede, gençlere umut tacirliği yapmaktan başka bir şey yapmıyorlar. Halbuki sorun bundan daha büyüktür. Eğitimin tüm kademelerinde kamusal, demokratik ve nitelikli bir model geliştirilmelidir. Üniversiteler demokratik ve özgürlükçü bir yapıya kavuşturulmalıdır. Özetle eğitim sistemi, diploma pazarlamaya indirgenmeden, gençlerin ve çocukların kendi yaratıcılıklarını özgürce geliştirebileceği, potansiyellerini açığa çıkarabilecekleri bir modele kavuşturulmalıdır. Bunun olabilmesi için de köklü bir değişikliğe gidilmelidir. Haliyle eğitimin her kademede temel bir hak olduğu kabul edilmeli, vakıf üniversitelerine müşteri arayışından vazgeçilmelidir. Ülkemiz adına ne acı ki MEB ve YÖK e yön veren zihniyet sorunları çözmekten uzak yaklaşımlarıyla eğitim sistemini çökertmeye devam etmektedir."

Türkiye Haberleri