Ali Karahasanoğlu, "İşin esprisi bir yana.. Affedersiniz beyler.. Çeyrek altın nedir? Yenilir mi, içilir mi?Kahvaltıya oturduğunuz zaman, yiyeceğiniz peynir, içeceğiniz çay, katığınız ekmeğin yerine geçer mi? Altın ile mi doyuyoruz, yoksa ekmek-peynir-çay ile mi? Öyle bir algı oluşturuluyor ki.. Zannedersiniz ki.. Toplum, sabahtan akşama kadar altın alıp, altın satıyor. Dolar alıp, dolar satıyor.Bize ne kardeşim, altının fiyatı artmış ise." görüşünü savundu.
Karahasanoğlu, Kaldı ki, tüm dünyada artıyor, bizde biraz daha fazla artıyor.. Ne yapalım, ölelim mi yani.. Sen ekmeğine bak. Çayına bak, şekerine bak, peynirine bak. Varsa bunlarda bir fiyat artışı, onu söyle.. Bırak da, altını da yatırım yapacak bir avuç para babası düşünsün.. 'Borsaya mı yatırayım, altına mı' diye onlar düşünsün, kara kara.. Dar gelirli insanların neyine, altının kaç lira olduğu? Günlük ihtiyaçlarını giderme konusunda sıkıntı yaşayan insanlar, altının peşinden niye gitsinler ki? 2002’de asgari ücretle 6 çeyrek altın alınırken, şimdi üç çeyrek altın alınıyormuş. Eeee. Ne yapalım, aç mı kalacağız artık?" ifadesini kullandı.
Karahasanoğlu, "2002’de asgari ücret ile kaç ekmek aldığına bak. Bugün yine asgari ücret ile kaç ekmek aldığını kıyasla. Eğer geriye gidiş varsa, konuşalım.. Geriye gidiş ne demek. Yerinde sayma varsa, yine eyvallah.. Hatta % 20’den düşük iyileştirme varsa, yine konuşalım.. Bunu her şey için yapalım. Çayından, şekerine.. Peynirinden zeytinine.- Yumurtasından istediğiniz ne var ise, ona.. Her şey için uygulayalım.. Ama lütfen benim karşıma, farklı farklı kriterlerle çıkmayın.." değerlendirmesinde bulundu.