Durdane Özselgin yakın arkadaşına taziyeye Çatalca'nın Kabak köyüne gittiğini, arkadaşının rahatsızlandığını, onu hastaneye götürdüğünü ve oradan da pazar uğradığını ve daha sonra yaşanan tüm ayrınları KRT Akşam Haberleri'nde anlattı.
'Yediler yediler doymadılar'
Kadınların pahalılık konusunda birbirleri ile tartıştığını belirten Özselgin tartışmaya, "Memleketi yediler yediler doymadılar, ülke bu hale geldi" diyerek katıldığını söyledi.
'Ülkeyi yediniz,soydunuz,soğana çevirdiniz'
Bu sözlerinin ardından AKP standından bir kadının kendisine "ülkeyi biz gayet iyi yönetiyoruz" dediğini kendisinin de şu karşılığı verdiğini aktardı:
Hadi be oradan ne yönetiyorsunuz? Ülkenin çivisini çıkardınız. Ülkeyi yediniz, soydunuz soğana çevirdiniz.
"Ben sadece fikirlerimi paylaştım" diyen Özselgin, kesinlikle, darbın, hakaretin olmadığını vurguladı. Asıl kendisine AKP standındaki kadın tarafından hakaretler ve küfürler edildiğini dile getirdi. Özselgin, AKP'li kadının kendisine söylediklerini terbiyesi el vermediği için söyleyemeceğini belirterek şöyle konuştu:
O bana küfür etti, hakaret etti. Çok iğrenç küfürler etti. "Bunu senin yanına koymayacağım, seni doğduğuna pişman edeceğim" dedi. Sonra 2 tane kadın pazardan geliyorlardı, "Ablacım sen şaşırdın mı bunlara uyuyorsun? Bunlara kimsenin gücü yetmez Allah'tan başka" dedi. Ben de dedim ki; sen yanmazsan, ben yanmazsam nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa...
'İlaçlarımı aldırmadılar'
Tartışmanın bu şekilde bittiğini, kendisinin Kabakçı köyündeki arkadaşına gittiğini belirten Özselgin daha sonra yaşadıklarını şu şekilde anlattı:
Biz oturuyorduk, komşular da bana hoş geldine geldiler. Çay içiyorduk kapı çaldı, arkadaşımın oğlu kapıyı açtı. Sonra geldi, 'Durdane teyze bir sürü polis var, seni arıyorlar' dedi. hem polis hem jandarma 25-30 kişi vardı. Köyün muhtarını da almışlardı. Çıktım 'hayrola memur beyler hoş geldiniz' dedim. Ne oldu, ne yapmışım benim suçumu söyler misiniz? Suçum neymiş, bilmiyorum dedim. Onlar da bana, 'sen görev başındaki memura, Cumhurbaşkanına hakaret etmişsin' dediler. Ben de 'ben adi suç değilim, sadece fikrimi savundum' dedim. 'Memkeletin çivisi çıkmış, vah ülkem vah, yazıklar olsun' dedim. '25-30 tane polis ve jandarmayla arayacak kadar ne yapmışım' dedi. Beni araca bindirdiler, ilaçlarımı alayım dedim. 'İlaçları sonra gelir alırız, sen bin' dediler.
Karakola geldiklerini söyleyen Özselgin, ilaçlarını saat 11:00'de alması gerektiğini, şekerinin yükseldiğini söylediğini ancak hiçbir şey yapılmadığını söyledi.
Tek kişilik bir yere koyduklarını belirten Özselgin, "tek kişilik odada sabaha kadar dondum ben. 'Üşüdüm, beni dışarı alın ya da burayı ısıtacak birşeyler yapın' dedim 'yaparız' dediler, ama yapmadılar" ifadelerini kullandı.
"Avukat istiyorum dedim, bana avukat talep edemezsiniz dediler" diyen Özselgin kendisine 5 yılın altındaki suçlar için avukat talep edilemeyeceğini söylediklerini aktardı. Ancak, Özselgin'in gözaltı kaydının İstanbul Barosu'na iletilemediği için avukat görevlendirilemediği öğrenildi.
Özselgin, çocuklarının karakola geldiğini, ancak çocukları ile görüştürülmediğini, çocuklarının apar topar dışarı çıkarıldığını söyledi.
'Kaçma şüphem yok ki...'
Yurt dışı yasağı konularak serbest bırakılması için Özselgin şöyle konuştu:
Ağır suçlular için olur bu bence. Benim ağır bir suçum, kaçma şüphem yok ki... Benim oğlum Almanya'da yaşıyor, belki torunuma bakmak için gidebilirim dedim. Gidemezsin dediler. Yaşadıklarım çok ağır şeyler.
"Fikrimi savunmazsam nasıl insan olurum?"
Özselgin şunları söyledi:
Ben kötü birşey yapmadım, fikrimi savundum. Ben fikrimi savunmazsam nasıl insan olurum, kukla gibi olurum. Ben kukla olamam efendim. Benim bir fikrim var ve ben özgürlük istiyorum. Ben özgürce fikrimi beyan ettim. Hakaret etmedim, küfür etmedim, hırpalamadım. Bu en doğal hakkım değil mi?
Kendisine mobesse görüntülerinin olduğunu söylediklerini belirten Özselgin şu cevabı verdiğini aktardı:
Ne yaptığımı da gördünüz. Onun bana nasıl davrandığını da gördünüz, benim ona nasıl davrandığımı da görmüş olmanız lazım. O zaman mesele yok, ben daha iyiyim, daha rahatım. Bu şeyleri hiç haketmiyorum yani...
Çok ağır şeylerle itham edildiğini görevlilere söylediğini belirten Özselgin, "Türkiye Cumhuriyeti'ne bu davranışı yakıştıramadım" dedi.
'Ülkemi savunmak için...'
"Benim durumum o kadar kötü değil. Ben kendi durumum için savunmuyorum, ülkemi savunmak için savundum. Ben işçi, eşim memur emeklisi, iyi kötü bir evimiz de var. Aç susuz değiliz. Fakat ben toplumda görüyorum herkes aç, sefil. Ben insan olarak vicdan azabı çekiyorum. Herkes bana ne derse bu ülke ne olacak. Ben bana ne demediğim için pişman değilim. Hiç pişman değilim, yine olsa yine yaparım." diyen Özselgin savcının kendisine 'emir büyük yerden' dediğini iddia etti şöyle devam etti:
'Ülke satılmış, almış pahalılık yürümüş'
Ülke baskı altında. Ülkenin savcıları, yargıçları bu kadar kötü değiller. Ama öyle olmak zorunda bırakılıyorlar. Çivisi çıkmış ülkenin. Ülke satılmış, almış pahalılık yürümüş, ülkede birşey kalmamış. Herkes sefalet içinde. Bunu söylemek suçsa ben yine söylerim. Bu kötü birşey değil ki... Fikir özgürlüğünün kötü olmaması lazım. Savcılarımıza da kötü birşey demiyorum. Onlar mecbur kalıyorlar diyorum. Gayet kibardı, nazikti. Yargıya güveniyorum.