halktv.com.tr Haber Merkezi
108 gündür adil yargılanma talebiyle ölüm orucunda olan Aytaç Ünsal'ın annesi eski hakim Nermin Ünsal Halk TV'de Şule Aydın ile Haber Masası'nda konuştu.
Ünsal şunları söyledi:
"Yaşamdan yanayız. Asla rahat değiliz. 3 Şubat'ta süresiz açık grevine girdiğinden beri kendisini vazgeçirmeye çalışıyoruz. Kendisi de artık uğradığı hukuksuzluklara dayanamadığını, kendisini vazgeçmem yerine mücadele etmem gerektiğini söyledi. 5 Nisan Avukatlar Günü'nde grevini ölüm orucuna çevirdiğini Halk TV'den öğrendik, aile olarak yıkıldık.
Defalarca yaşayarak mücadele etmesi gerektiğini, bütün bunların geçeceğini hukuksuzlukların son ereceğini söylememe karşın mücadelesine devam edeceğini söyledi. Tabii ki tek bir tanık anlatımıyla 2 yıl 8 aydır Aytaç ve arkadaşları ceza evinde. Buradan yetkililere çağrımız onlar ölmeden, daha geç olmadan dosyalarının bir an önce okunması çünkü zaman giderek daralıyor avukat Ebru Timtik 138.gününde, Aytaç 108.gününde. Ebru 75 kilodan 45 kiloya düştü, Aytaç ise 85 kilodan 60 kiloya düşmüş durumda. Daha dün telefonla görüştüğümüzde artık merdivenleri tırmanamadığını, açılır kapanır bir yatak temin etmemizi istedi bizden.
Aytaç Ünsal'ın dosyası
"Her şey 2017 eylül ayında bir gece yarısı operasyonuyla başladı. İstanbul savcılığı tarafından yürütülen bir soruşturma kapsamında 20 avukat gözaltına alındı. Ben de koşarak Vatan Emniyet Müdürlüğü'ne gittim. Suçlarının ne olduğunu öğrenmek istediğimde bana yakalama müzekkeresi gösterildi. O zaman KHK ile işten atılan akademisyen Nuriye Gülmen ve eğitimci Semih Özakça'yı cezaevinde ziyaret edip dışarıya bilgi sızdırmak şeklinde bir yakalama müzekkeresi düzenlenmişti. Dokuz günlük gözaltı süresi sonunda Sulh Ceza Hakimliği'ne evrak indiğinde örgüt üyeliği suçlamasıyla karşı karşıya kaldık. Örgüt üyeliğinden tutuklandılar. Hepsi Silivri Cezaevi'ne götürüldüler. Biz ertesi gün kıyafet götürmek için gittiğimizde sabahın ilk saatlerinden önce hepsinin ayrı ayrı cezaevlerine götürüldüklerini öğrendik. Büyük uğraşlar sonucu yedi ay sonra iddianame düzenlendi. İddianameden beş ay sonra ilk duruşma günü verildi. Bu şekilde tam 1 yıl sonra ilk kez yargı karşısına çıktılar. Zaten bazı basın kurumları tarafından terör örgütü yaftası yemişlerdi. İlk duruşma sonrası savunmaları tespit edildi, tanıkların öbür celsede dinlenmesine karar verildi. Ve avukat oluşları mevcut delil durumu Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatları gerekçe gösterilerek tahliye edildiler. Bu cuma akşamıydı saat 10'du. 16 Eylül 2018 tarihiydi. Ancak Silivri Cezaevi'nden akşama kadar bırakılmadılar. Sabahleyin 6'da bir telefon aldık. Gittiğimizde çocuklarımızın Kınalı girişlerindeki tarla üzerine bırakıldıklarını gördük. Cumartesi günü öğlen arkadaşlarının düzenlediği baro yemeğine katıldılar. Daha sonra kaçma şüphesiyle evlatlarımızın büyük bir kısmı barodan alınarak götürüldüler ve yeniden tutuklandılar.
Pazartesi günü tahliyeyi veren heyet değiştirildi yeni gelen heyet ise ikinci celsede bu tanık olarak dinlenilen önce avukatlar hakkında ifade veren Türkiye'de değişik noktalarda yaşayan 300 400 kişi hakkında ifade verdiğini öğrendiğimiz kişi müdahalelerimize rağmen dinlendi. Ve ara karar olarak bizlere avukatlar olarak tanık beyanının dinleneceğine ilişkin süre verildi. Celse arası mütalaa istendi görülmüş şey değil, henüz deliller toplanmadan, tartışılmadan. Akabinde genç bir savcı görevlendirilmiş. Nitekim terör örgütü diye yaftaladıkları bu avukatlar için kopyala yapıştır yöntemiyle hepsi için aynı şey yazılmıştı. 39 baro başkanı içerideydi ancak avukatlar dışarı atıldı. Sanıklar avukatları olmadan yargılandı. İçerik açıklanmadan onandı. Dosya Yargıtay'a gitti. Oğlumun ve Ebru Timtik'in tek talebi adil yargılanma.
Ne yapabiliriz?
"Sosyal medyadan destek olmalarını isterim. Haksız ve hukuksuz yargılanan o kadar insan var ki artık bunların son bulmasını istiyorum. Halkın adaletsizliğe uğrayan herkes için adalet çağrısında bulunmasını isterim."