Yeni eğitim ve öğretim yılı bugün başladı. Veli-Der, İstanbul’daki genel merkezinde bugün düzenlediği toplantısında, eğitimde ve okullarda yaşanan sorunlara dikkat çekti. Veli-Der Sözcüsü Seval Keleş, “Derinleşen bu yoksulluk, biz velilerin belini bükerken çocuklarımızın eğitimini olumsuz yönde etkilemektedir. Bugün okula başlayan bir çocuğun eğitim masrafı, yalnızca kıyafet, kırtasiye olarak ele aldığımızda, en az 2-3 bin liradır. Ulaşım, beslenme için istenilen ücretlerle birlikte bu rakam, 4-5 binlere ulaşmaktadır. Örneğin İstanbul’da yalnızca ulaşım için öğrencilerden istenen ücret, aylık 660-bin 585 TL arasında değişmektedir. Yine İstanbul Kantinciler Odası’nın açıkladığı günlük yemek ücreti ise 36 TL’dir. En temel hak olan eğitim hakkı, çocuklarımız açısından hak değil ayrıcalık haline getirilmiştir. Bu, eğitim hakkının engellenmesidir” dedi.
‘İmam hatipleştirmeye mecbur bırakılıyorlar’
Liselere geçişte gerçekleştirilen LGS ile öğrencilerin yüzde 90’ının merkezi sınavla öğrenci alan okullara yerleşemediğini kaydeden Keleş, “Yalnızca öğrencilerin yüzde 10’unu belirlemek için yapılan bu sınav, eğitimdeki eşitsizlikleri derinleştirmekte ve çocuklarımızda başarısızlık duygusuna neden olmaktadır. Merkezi sınavla öğrenci alan okulların önemli bir bölümünün meslek liseleri ve imam hatip liselerinden oluşması, aynı zamanda çocuklarımızı, zorunlu bir meslek liselileştirme ve imam hatipleştirmeye mecbur bırakmaktadır” diye konuştu.
‘Devlet eliyle çocuk işçi haline getiriliyorlar’
Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) son açıklamaları ile Mesleki Eğitim Merkezlerine (MESEM) giden öğrenci sayısının 700 bini aştığını söyleyen Keleş, “MESEM’lerdeki çocuklar, haftanın dört günü çalıştırılmakta, yalnızca bir gün eğitim alabilmektedir. Bu, fiilen devlet eliyle çocuklarımızın örgün eğitim dışına çıkarılması ve çocuk işçi haline getirilmesidir. 2020-2021 verilerinde, MESEM’lerdeki yaklaşık 160 bin olan öğrenci sayısının bir yıldan daha kısa bir süre içerisinde yarım milyondan fazla artması, yaşanan yoksulluğun en çok çocukları etkilediğinin açık kanıtıdır” ifadelerini kullandı.
‘Adım atılmadı’
“Köy okullarının kapatılması ile geçilen taşımalı eğitim sisteminin taşıma kısmı, ne yazık ki gerçekleşmemektedir” diyen Keleş, “Taşıma ihaleleri gerçekleşmediği için aileler, çocuklarının ulaşımını kendi imkanları ile sağlamaktadır. Bunun yanında yemek ihaleleri de yapılmadığı için bu çocuklara yemek de verilmemektedir. Bu zorluklar karşısında çocuklarımız, eğitim sistemi dışına çıkmak tehlikesi ile karşı karşıyadır” dedi.
İmam hatiplerde artış var
MEB 2021-2022 verilerini anlatan Keleş, “Yalnızca ortaokulda 40 bini aşkın çocuk, örgün eğitim dışına çıkmıştır. İmam hatip ortaokullarında öğrenci sayısı 714 binden 710 bine, imam hatip liselerinde öğrenci sayısı 667 binden 617 bine düşmesine rağmen imam hatip okullarının artışı devam ettirilmektedir” diye konuştu.
‘Öğrenciler tarikatlara itiliyor’
105 bin 772 üniversite öğrencisinin, üniversiteye kayıt hakkı kazanmasına karşın ekonomik imkansızlık nedeniyle kayıt yaptıramamasına dikkat çeken Keleş, “Çocuklarımızın üniversiteyi kazanmalarına sevinemiyoruz. Yurt sayıları son derece yetersiz, var olanlar da niteliksiz. Yurt sayılarını artırmak yerine yurtlardaki ranza sayılarını artırarak soruna çözüm aramak, sorunu çözmeyecektir. Haliyle farklı sorunlarla tekrar önümüze çıkacaktır. Temizlik kötü, çalışma odaları sınav döneminde yetmiyor. Hal böyle olunca kendilerine daha iyi ve ucuz imkan sunan tarikat ve cemaat yurtlarına adeta itiliyorlar. Örneğin Antalya'da, 100 bin üniversite öğrencisinin yaklaşık 20 bini barınma sorununu çözmüş. Geriye kalan 80 bin öğrenci nerede barınacak? Sorunun cevabı belli aslında. Tarikat yurtlarında ve evlerinde kalan bu çocuklar, her türlü istimara açıklar. Bu yurtlarda pek çok olay yaşandı, çocuklar taciz ve tecavüze uğradı, yaşamlarını kaybetti” dedi.
Keleş, dernek olarak hükümetten taleplerini ise şöyle sıraladı:
“Kamu kaynakları, çocuklarımızın sağlık, beslenme, barınma, ulaşım gibi temel ihtiyaçlarına aktarılmalıdır. Eğitime yeterli bütçe ayrılmalıdır. Tüm okullarda bir an önce yemekhaneler açılmalı, tüm çocuklar için okul yemeği programı başlatılmalıdır. Meyve ve süt ihtiyaçları ara öğünler olarak karşılanmalıdır.
Ücretsiz, sağlıklı ve erişilebilir su olanağı bütün okullarımıza sağlanmalıdır. Ulaşım ve barınma kamusal haktır, ücretsiz karşılanmalıdır.
MEB, Sağlık Bakanlığı ile birlikte çalışmalar yürütmeli, çocuklarımız senede iki kez sağlık taramasından geçirilmeli, aileler bilgilendirilmelidir.
Yoksulluk ve açlık sınırının altında yaşayan tüm ailelerin çocuklarına her ay düzenli eğitim desteği verilmelidir.
Liselerde tercih edilmeyen okul türleri akademik liselere dönüştürülmeli, akademik liselerdeki kontenjanlar artırılmalıdır.
Örgün eğitim dışına çıkan öğrencilerin okullara dönüşü sağlanmalı, örgün eğitim dışına çıkan öğrencilere eğitim desteği verilmelidir.
Taşımalı eğitimde yemek ve ulaşım sorununa acilen merkezi ve yerel yönetimler tarafından çözüm yaratılmalıdır. Taşımalı sistemdeki çocukların ulaşım ve beslenmeleri kamu kaynaklarıyla sağlanmalıdır.”
İBB'nin yurt başvuru sonuçları belli oldu