2016 yılının Ağustos ayında kurulup OHAL kararnameleri ve Başbakanlık kararlarıyla birer birer dev kamu şirketlerini bünyesine katan Türkiye Varlık Fonu’nun kurulma amacı ve denetimine ilişkin soru işaretleri kurulduğu günden bu yana gündemdeki yerini koruyor. Peki, bu bir yıllık süreçte Varlık Fonu’nun gelirleri ne kadardı ve bu gelirler nasıl değerlendirildi? İktisatçı Mahfi Eğilmez’a göre bu sorulara verilen bir yanıt halen yok.
Olağanüstü Hal (OHAL) kararnameleri ve Başbakanlık kararlarıyla birer birer dev kamu kurumları ve şirketlerini bünyesine katan Türkiye Varlık Fonu’nun kurulduğu günün üzerinden bir yıl geçti.
Bu bir yıl içinde Hazine’ye ait bazı işletmeler veya bazı işletmelerdeki Hazine hisseleri, mülkiyeti Hazine’ye ait bazı malvarlıkları, taşınmaz mallar Varlık Fonu’na devredildi.
Fon’a devredilenler arasında Türkiye Petrolleri, BOTAŞ, PTT, TÜRKSAT ve Borsa İstanbul’un Hazine’ye ait hisselerinin tamamı ile Türk Hava Yolları, Türk Telekom, Ziraat Bankası, Halkbank hisselerinin bir bölümü bulunuyor.
Ayrıca TCDD İzmir Limanı, Türkiye Denizcilik İşletmesi ile Kayseri Şeker Fabrikası hisseleri, Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü, Milli Piyango ve Türkiye Jokey Kulübünün düzenlediği bahislerle ilgili lisanslar ve son olarak da Bodrum’dan Kuşadası’na, Antalya’dan İstanbul’a kadar çoğunluğu turizm bölgelerinde toplam 2.3 milyon metrekare Hazine arazisi de geçen yıl kurulan Varlık Fonu’na aktarılanlar arasında.
Buralardan gelen kârlar, mal varlıklarının kira gelirleri, ecrimisil (kira benzeri) gelirleri ve diğer gelirler Varlık Fonu gelirleri arasına giriyor.
Peki, kurulduğu günden bu yana geçen bir yıllık süreçte Varlık Fonu’nun gelirleri ne kadardı ve bu gelirler nasıl değerlendirildi?
İktisatçı Mahfi Eğilmez bu soruya ilişkin halen bir yanıtın olmadığını söylüyor.
Varlık Fonu denetiminin yapıldığına ilişkin bir rapor yok
Eğilmez, Varlık Fonu’na devredilen mal varlığından elde ettiği gelirlerin ve giderlerinin ne kadar olduğunun, bu gelirlerin nasıl ve nerede kullanıldığının hala bilinmediğini ifade ediyor.
“Hükümet yetkililerin yaptıkları açıklamalarda Varlık Fonu’nun bağımsız denetimden geçeceğini, denetim sonuçlarının tıpkı Sayıştay denetiminde olduğu gibi TBMM’nin görüşmesiyle sonuçlanacağını vurguladıklarını” anımsatan Eğilmez, şunların altını çiziyor:
2016 yılı sonunda böyle bir denetim raporu yazılıp yazılmadığının, Başbakanlık tarafından denetimle ilgili olarak en az üç merkezi denetim elemanı görevlendirilip görevlendirilmediğinin halen bilinmediğinin.
Eğilmez, son olarak “bu kadar önemli ve değerli kamu işletmesi ve kamu malının devredildiği bir fona ilişkin denetimin açık, şeffaf ve hesap verilebilir olması gerektiğini” belirtiyor ve “Herhangi bir harcama yapmadık o nedenle rapora gerek yok” denilemeyeceğini de söylüyor.