Çok yanlış şeyleri konuşuyoruz siyasette. Muhalefette işbirliği olacak mı değil- Üsküdar ve Rize’yi alan Türkiye’yi alır demenin zamanı belki de.
Yanlış şeyleri konuşuyoruz; çok yanlış şeyleri konuşuyoruz.
Aylardır, muhalefet partilerinin içişlerini konuşuyoruz. Kendi içişlerini bu kadar konuşan partiler, hiçbir zaman “İçişleri Bakanlığı”nı devralamaz. Kendi aralarındaki “muhalefet içişlerinin” bataklığına düşmüş bir muhalefet de, iktidar olamaz.
Siyasetle ilgili en çok konuştuğumuz meselelerden biri de, “ittifak” olup olmayacağı. “İttifak” önce vebalı bir kelime haline geldi; ki “ittifakofobi”nin Türkiye muhalefetinde köklendiği bu yaz-sonbahar sezonunda, Cumhur tarafında yerel seçim için işbirliği gayet güzel sürdürülüyordu. Her ne kadar arada bazı “hoşnutsuzluklar” olsa da, son kertede, Cumhur İttifakı’nda yerel seçimlerde kimin nerede ne rol alacağı gayet net belirlenmiş vaziyette.
Muhalefet cephesinde ise, İYİ Parti’nin “büyük yanıtı” bekleniyor…
Oysa, bugün Türkiye’de “değişime” giden anahtar, Ankara’nın hiçbir yerinde değil. Cumhur İttifakı da, her ne kadar “emir-komuta nizamı” içinde yerel seçimler için organizasyonunu yapsa da, en büyük handikapları “Ankara’nın karanlık koridorlarından” yapmaları tüm kurguyu…
Gerçekte asıl siyaset, bambaşka yerlerde: sahada.
Atı alan Üsküdar’ı geçiyor deriz ya…
Ve bir de, “İstanbul’u alan Türkiye’yi alır” sözü pelesenk oldu dillere siyaset konuşulurken: atasözüymüşçesine… Oysa, bu sözün sahibinin kendisine “siyasi başarı kıstası” olarak aldığı bir çıta idi. Çıta düşeli 4 yıl oldu bil ama biz Türkiye’de siyasi başarıyı tayin edecek “kıstas” olarak gene de “İstanbul’un alınmasını” algılıyoruz.
Belki de, tıpkı AK Parti’nin logosundaki “ampul” nasıl eski tip “enerji tasarrufu yapmayan ampul” olduysa; “İstanbul’u alan…” ezberi de bozuldu.
“Cumhur’u alan”, İstanbul’a da istediğini yapmıyor mu?
Ekrem İmamoğlu’na, siyasi yasak getirebilecek davanın yerel seçimler ertesine, 25 Nisan’a ertelenmesi acaba tesadüf mü? İmamoğlu, “İstanbul’u kazansa” bile, siyasi hayatının “güncel yargı çerçevesinde” bitireleceği durumda, muhalefet ne yapacak?
Elbette ki, ellerinde çok çok güçlü kartları olmalı.
Bugünün sistemini “ters köşe” yapmaları gerekli…
Ama, muhalefet nerede?
Meral Akşener’in iki dudağı ve İYİ Parti’nin “karışıklığında” devinimde…
Keşke, muhalefetin odağı başka yerlerde olsaydı: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, ikametgah adreslerinde kimin ne derdi olduğunu, memleketlisinin neye ihtiyaç duyduğunu acaba hatra getirdiler mi?
İktidarın anahtarı elbette “ışık kaynağı” olarak İstanbul’da; maddi ve manevi olarak…
Ama daha da kilit başka siyasi meseleler var:
Ya Üsküdar’ı alan İstanbul’u alıyorsa? Üsküdar’ı ve Rize’yi; bugün iki büyük “halk direnişinin” olduğu yerleri alan yerleri alan Türkiye’de siyasetin domino taşlarını tersine deviriyorsa?
Üsküdar’ı ve Rize’yi alan Türkiye’yi alırsa eğer?
Üsküdar’da 29 Mayıs Sitesi’nde, “rezerv alan” ilan edilerek mülküne “fiilen” el konanların yanında kim var muhalefetten? Bir an önce, “işbirliği mi, değil mi” tartışmasını bırakıp, Üsküdar’da “Rantın Dini İmanı Yokmuş” diyerek haklarını arayanların yanında olmaları gerekmiyor mu?
Gazeteci Bahadır Özgür, Halk TV ekranlarında, Gazete Duvar’daki köşesinde ve fırsat bulduğu her mecrada, “rezerv alanı” ilan edilerek “mülke el konulmasının” nasıl yasallaştırıldığından bahsediyor. “Kentsel dönüşüm” bahanesi ile “mülksüzleştirme”, alt gelir gruplarının zaten maruz kaldığı bir uygulamaydı. Şimdi, Üsküdar’da 29 Mayıs Sitesi’nde uygulanıyor ve dahası başka yerlerde de, “gidin buralardan” baskısının yapıldığını ifade edenler var…
Üsküdar, sadece “mülksüzleştirme” meselesinde kilit değil: Muhazakâr tabanın da, hak arayışında yanında bir dayanacak, yaslanacak duvar bulmasıyla ilgili.
Eğitim yılı başladığında da, daha fazla”din eğitimi” değil; mezun olunca iş bulmaya yarar sağlayacak yabancı diller, fenni bilimler için Üsküdarlı ebeveynlerin nasıl taleplerde bulunduğunun bizzat tanığıyım. Kendileri, aynı zamanda, mahallelerinin nasıl bir “oyun alanı” haline getirildiğinin de farkındalar.
Gelelim, Rize’ye…
“Rantın Dini İmanı Yokmuş”
Rize’de İkizdere’de yapılması planan “Hidroelektrik Santral” (HES) projesi için AK Parti’nin Rize İl Başkanı Hikmet Ayar şöyle diyordu:
“Sadece AK Parti değil, bu bölgenin tamamı, diğer partileri yöneticileri de aynı düşünüyor. Çünkü halka rağmen iş yapılamaz”.
“Halka rağmen” çok kilit bir kavram.
Muhalefet, “halka rağmen” için önce Üsküdar ve Rize’de olmalı.
Üsküdar’ı Alan…
Sezin Öney yazdı: Üsküdar’ı Alan…