"Suriye'nin toprak bütünlüğü ve siyasi birliğinin korunması konusunda önemli kararlar aldık" diyen Erdoğan, "Görüşmeler verimli geçti. Sahada sükunetin tesisi ve mültecilerin dönebileceği şartların oluşması konularında yürüttüğümüz çalışmaları gözden geçirdik. İdlib'deki gerginlik, görüşmelerimizin odak noktalarından biriydi" dedi.
"KENDİ HAREKAT PLANIMIZI UYGULAMAYA BAŞLAYACAĞIZ"
Erdoğan şunları kaydetti:
"Sivil halkın ve garantör ülkelerin sahadaki askerlerinin güvenliği için birtakım kararlar aldık. Önümüzdeki günlerde hayırlı gelişmelerin yaşanacağını düşünüyoruz. Anayasa komitesinin üyeleri konusunda yapıcı ve esnek bir tutum sergiledik. Ortak çabalarımızla komitenin oluşumuna ilişkin pürüzler giderilmiştir. Bugünkü istişarelerimizde usul kuralları konusunda BM ile eşgüdümlü bir şekilde sonuçlandırarak, çalışmaların bir an önce başlamasını kararlaştırdık. Fırat'ın doğusu konusunu da istişare ettik. Halihazırda Suriye topraklarının 4'te 1'inden fazlası bölücü terör örgütlerinin hakimiyeti altında. Geldiğimiz nokta itibariyle Suriye'de DEAŞ tehdidi ortadan kalkmıştır. En büyük tehdit kaynağı PKK ve onun uzantısı PYD'dir. ABD ile 2 hafta içinde uzlaşamazsak kendi harekat planımızı uygulamaya başlayacağımızı buradaki dostlarımıza da anlattım."
"MÜLTECİLERİN DÖNÜŞÜNE YOĞUNLAŞMAMIZ GEREKİYOR"
"Artık mültecilerin dönüşüne yoğunlaşılmasının gerektiğini" savunan Erdoğan, "Bu düşüncelerle Ankara zirvesinin Suriye'de barış, güvenlik ve istikrarın tesisine katkıda bulunmasını temenni ediyorum. Bir sonraki zirve toplantımıza İran'da ev sahipliği yapma arzusunu paylaşan Ruhani'ye teşekkür ediyorum" diyerek sözlerini noktaladı.