Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. Yasemin Balcı’nın araştırmasına göre Türkiye’de meslek hastalıkları alanında uzmanlaşmış üç hastane “işletmeci mantığa” geçişin ardından poliklinik haline dönüştü ve meslek hastalıkları ikinci plana itildi. Ülkede meslek hastalıkları uzman sayısı da 30’da kaldı.
FİŞEK Enstitüsü’nün Çalışma Ortamı Dergisi’nde makalesi yayımlanan Balcı’nın araştırmasına göre; İstanbul, Ankara ve Zonguldak’ta meslek hastalıkları alanında uzmanlaşmış hastaneler vardı ve burada tanının yanı sıra tedavi de veriliyordu. 2000’li yıllardan sonra sonrasında hız kazanan “sağlıktaki dönüşümle” meslek hastalıkları hastaneleri genel hastalıklara da hizmet vermeye başladı ve meslek hastalıkları ise poliklinik düzeyine düştü.
'Genel sağlık hizmeti veren yerde, meslek hastalığı polikliniği'
Balcı, dönüşümle meslek hastalıkları hastanesinde genel sağlık hizmetleri verilmeye başlandığına dikkat çekerek, “Meslek hastalıkları hizmetleri poliklinik düzeyinde kaldı. Genel sağlık hizmeti veren hastanede meslek hastalığı polikliniği de var” dedi.
“Tanı konulamıyor”
Meslek hastalıkları hastanelerinin tanı koyma yanında erken teşhis gibi bir görevi de olduğuna vurgu yapan Balcı, “şimdi erken teşhis ayağının sorunlu olduğunu” ifade ederek, “Meslek hastalığının her yerini düşünen yaklaşımdan biraz uzaklaşmış oluyoruz. Daha doğrusu bunu şuradan çıkarıyoruz. Ben rakamların doğrucusuyum. Rakamlar onu gösteriyor. Her yerde meslek hastalığı tanısı koyma yetkisi olmasına rağmen tanı konulamıyor. Tanı koymayınca işin yürütüm şartları değişmiyor, kişinin hastalığı ağırlaşıyor. Tedavi sürecinin maliyeti artıyor. Aynı iş yerinde, aynı riskle karşı karşıya kalan diğer kişileri göremiyoruz” diye konuştu.
Türkiye’de uzman sayısı 30
Meslek hastalıklarının ikinci plana itilmesi uzman sayısına da yansıdı. Balcı’nın tespitine göre Türkiye’de iş ve meslek hastalıkları uzmanı sayısı sadece 30. Bu uzmanların 9’u Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi, 3’ü İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi, 3’ü Ankara Atatürk Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde bulunuyor. Ankara Mesleki ve Çevresel Hastalıklar Hastanesi, İstanbul Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde ikişer, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi, Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Bursa Şehir Hastanesi, Eskişehir Şehir Hastanesi, İstanbul Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi, İzmir Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Kocaeli Derince Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Konya Şehir Hastanesi, Mersin Şehir Hastanesi ve İzmir Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde birer uzman var.
Meslek hastalığı tanısında da ise Balcı, dikkat çekici bulgulara ulaştı. Balcı’nın paylaştığı verilere göre 2010 yılında 533, 2011 yılında 697, 2012 yılında 395, 2013 yılında 351, 2014 yılında 494, 2015 yılında 510, 2016 yılında 597, 2017 yılında 691, 2018 yılında 1044 ve 2019 yılında 1088 kişiye meslek hastalığı tanısı konuldu.
Yüzde 45’inde solunum sistemi hastalıkları
2013 yılında meslek hastalığı tanısı konulan kişilerden 215’i, 2014’te 230’ü, 2016’da 175, 2017’de 170, 2018’de 298 ve 2019’da 907 kişi sigortalığı sona erdikten sonra meslek hastalığı tanısı aldı. 2019 yılında çalışırken meslek hastalığı tanısı konulan 907 kişiden yüzde 45’i yani 406’sında solunum sistemi hastalıkları olduğu görüldü.
Balcı, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun istatistiklerinde 2013 yılından sonra meslek hastalığı sonucu ölümlerin görülmediğini ancak İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin verilerinde 2013- 2019 yılları arasında 70 kişinin meslek hastalığı sonucu öldüğü tespitini aktardı.
“İşten ayrıldıktan sonra tanı konulabiliyor”
Tespitleriyle ilgili konuşan Balcı, var olan durumun sorgulanması gerektiğini belirterek, sigortalıların üçte birine ancak işten ayrıldıktan sonra tanı konulabildiğini kaydetti. Balcı, tanı koymak için özel bir bilgi ve çaba gerektiğini vurgulayarak, “Bunun için meslek hastalıkları hastanesi gerekiyor. Bence meslek hastalıkları hastanelerinin kuruluş ruhuna geri dönülmeli. Bir tane olsun, tam olsun” dedi.
Balcı erken tanının önemini ise “Erken tanı konulmazsa önlem alınmaz, önlem alınmadığı zaman önem verilmez, erken tanı koymazsan diğer kişiler de risk altındadır” diye açıklayarak, erken tanı halinde işyerinde işin yürütüm şartlarının değiştirilebileceğini kaydetti.
Balcı, meslek hastalıkları hastanelerinde iş ve insan uyumu değerlendirmesi de yapıldığını ancak bu değerlendirmenin şimdi yapılamadığını söyledi.
“Koronavirüs iş kazası ve meslek hastalığı açısından değerlendirilmeli”
Balcı, koronavirüsün de meslek hastalığı ya da iş kazası açısından değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, diğer ülkelerin bu konuda bazı kriterleri belirlediğini vurguladı ve diğer ülkelerdeki kriterlerin Türkiye’de de göz önünde bulundurulabileceğini aktardı.