Türk ve Amerikalı bilim insanlarından büyük keşif: Dünya literatürüne kazandırıldı

Türk ve Amerikalı bilim insanlarının iş birliğiyle gerçekleşen saha ve laboratuvar çalışmalarında 6 yeni sülük türü keşfedilerek, dünya literatürüne kazandırıldı.

Türkiye'den Fırat Üniversitesi (FÜ) ile ABD'deki Rutgers Üniversitesi iş birliğiyle oluşturulan araştırma ekibi tarafından iki ülkede 4 yıldır yürütülen çalışmalar sonunda yeni sülük türleri keşfedildi.

Akademisyenler, Elazığ'ın Maden ve Sivrice ilçelerinde, Malatya'nın Doğanşehir ilçesindeki Sürgü Mahallesi'nde yer alan Takas Deresi'nde, Balıkesir'in Altıeylül ilçesine bağlı Kesirven köyünde, ABD'nin New Jersey eyaleti ile Pensilvanya eyaletine bağlı Philadelphia kentinde birer yeni sülük türü keşfetti.

FÜ Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Naim Sağlam'ın da yer aldığı araştırma ekibi tarafından 6 sülük örneğinin, genetik ve morfolojik analizler sonucu dünya için yeni türler olduğu tespit edildi.

Sülüklerden Türkiye'de keşfedilenlere "Erpobdella madenensis", "Dina sivricensis", "Dina takasensis", "Trocheta kesirvenensis", ABD'de keşfedilenlere ise "Erpobdella farmensis" ve "Erpobdella haddonensis" isimleri verildi.

​​​​​​​

İLAÇ YAPIMINA YÖNELİK ARAŞTIRMALAR YÜRÜTÜLÜYOR

Projenin Türkiye'deki başkanı Prof. Dr. Sağlam, sülükler üzerine yurt içinde ve yurt dışında 35 yıldır araştırma yaptığını söyledi. Sağlam, yer aldığı araştırma ekibiyle birlikte tıbbi sülüklerin sağlık alanında kullanımına ve enzimlerinden ilaç yapımına yönelik araştırmalar da yürüttüklerini belirtti.

Sağlam, bu kapsamda Türkiye'de 4, ABD'de 2 yeni sülük türünün keşfini yaptıklarını anlatarak bu türlere yerel isimler verdiklerini dile getirdi.

"4 yeni türümüzü de dünya literatürüne kazandırmış olduk." diyen Sağlam, keşfedilen sülüklerin tıbbi sülükler olmamakla birlikte ekolojik bakımdan önemli faydaları olduğunu vurguladı.

​​​​​​​

"EKOSİSTEMİN SAĞLIĞINA KATKIDA BULUNUYORLAR"

Sağlam, şu ifadeleri kullandı:

"Bunlar tıbbi türler arasında yer almıyor ancak bu gelecekte bunların tıbbi açıdan bulunacak bir enzim ve hormonla, insanlarda kullanılmayacağı veya yeni bir ilaç üretilmeyeceği anlamını taşımıyor. Daha derin araştırmaların yapılması gerekiyor. Şu anda dünyada kullandığımız Hirudo türleri var. Geleneksel ve tamamlayıcı tıp çerçevesinde kullanılıyor. Türkiye'de bunlardan 2'si mevcut. Geçmişte zaten birini biz tescilledik ve 'Hirudo sulukii' olarak isimlendirdik. Yeni bulduğumuz türler ekolojik bakımdan göllerde ve nehirlerde, özellikle kurtlar, solucanlar, ölmüş veya ölmek üzere olan salyangoz gibi canlıları tüketerek ekosistemin sağlığına katkıda bulunuyorlar. Bu canlıların o bölgelerde yaşamaması durumda bunları temizleyecek canlıların olmaması gibi bir durum söz konusu olacaktır ki o zaman bu ekosistemdeki göl, nehir, dere gibi ortamlarda haliyle kokuşmalar ve kirlilik daha yüksek bir düzeye çıkacaktır."

​​​​​​​DÜNYADA TANIMLANMIŞ 700'ÜN ÜZERİNDE SÜLÜK TÜRÜ VAR

Prof. Dr. Sağlam, yeni yapılan keşiflerle birlikte dünyada tanımlanmış 700'ün üzerinde sülük türü olduğuna işaret ederek bunların, sağlık alanında kullanımına yönelik gelişmiş ülkelerin önemli çalışmalar yürüttüğünü belirtti.

Türkiye'nin sülük popülasyonu bakımından önemli bir biyoçeşitliliğe sahip olduğuna dikkati çeken Sağlam, sülüklerin salgıladığı enzimlerin tıpta kullanımına yönelik bilimsel çalışmalara ağırlık verilmesi gerektiğini aktardı.

​​​​​​​​​​​​​​

"KANSER İLACI ELDE EDİLMESİ KONUSUNDA PATENTLİ ÇALIŞMALAR VAR"

Naim Sağlam, şunları kaydetti:

"Bu tip moleküler çalışmaları Türkiye'de de yapmamız mümkün ve zaten şu anda başlatmış durumdayız, laboratuvar altyapılarımız bunları geliştirmeye uygun. Son yıllarda sülüklerden kanser ilacı elde edilmesi konusunda patentli çalışmalar var. Tıbbi sülük konusunda zengin bir ülkeyiz. Dünyada tıbbi anlamdaki sülüklerden ikisi bizim coğrafyamızda yer alıyor. Biri Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki (Hirudo sulukii), diğeri de Anadolu'nun diğer bölgelerinde olmak üzere (Hirudo Verbana). Bu iki önemli türün enzim ve hormonlarını ayırıp hastalıklara yönelik doğal ilaç üretme potansiyelimiz bulunmakta. Bunların üretimi, üretildikten sonra yumurtalarının, yumurta sıvılarının, yine bunlardaki enzim ve hormonların elde edilmesi ve tanımlanması gibi geleceğe yönelik, ultra düzeydeki çalışmaları başlatmış bulunuyoruz."

Türkiye Haberleri