Türk edebiyatının Mona Roza'sı Muazzez Akkaya Giray son yolculuğuna uğurlandı

Şair Sezai Karakoç'un, imkansız aşkı olarak tanınan ve onun adına Mona Roza şiiri yazdığı Muazzez Akkaya Giray, son yolculuğuna uğurlandı.

Türk Edebiyatı'nın mihenk taşları Cemal Süreya ve Sezai Karakoç'un hayranlık duyduğu Muazzez Akkaya Giray, 7 Haziran'da vefat etti.

Karakoç'un Giray için yazdığı Mona Roza şiiri Türk Edebiyatı'nda aşk denilince akla gelen ilk şiirlerden oldu.

Muazzez Akkaya Giray

Karakoç'un imkansız aşkı olarak tanınan Giray, Fenerbahçe Camisi’nde son yolculuğuna uğurlandı.

Cenaze töreninin ardından konuşan oğlu Özgür Giray, annesinin çok iyi bir insan ve muhteşem bir anne olduğunu belirterek şöyle konuştu:

"Herkes severdi, herkese yardım ederdi. Bizden sosyaldi, 95 yaşında bile hala gezerdi, toplantılara giderdi. Hayat doluydu, hayatı severek yaşadı"

Yakın arkadaşı İlser Mazlumoğlu, Akkaya'nın harika bir insan olduğunun altını çizip şunları ifade etti:

"Tam bir Atatürk kadınıydı hem kültür bakımından hem yardımseverliği. Her zaman eliyle, aklıyla hep hizmete hazır bir hanımefendiydi"

Lions Kulübü'nden arkadaşı Türkan Akman ise Akkaya hakkında şunları anlattı:

"25 yıldan fazladır tanıyorum. O bizim idolümüzdü, bir cumhuriyet kadını, aydın. Her şeyiyle mükemmel bir insandı. Bize hayatla ilgili tecrübelerini aktarırdı ama hayata karşı hiçbir küskünlüğü yoktu. Bir arada olduğumuzda çok keyif alırdık. Işıklarda uyusun"

Akkaya'nın kendilerinin idolü olduğunu belirten Sevinç Eriş de cenaze töreninde "34 yıllık bir dostluğumuz var. İdolümüz hepimizin, çok üzgünüz. Muhteşem bir insandı, anlatılmaz yaşanırdı. Muhteşem bir dost, muhteşem bir anne" şeklinde konuştu.

Akkaya ile tanışma hikayesini anlatan Deniz Güngör de Akkaya'nın gönlünde yaşadığını dile getirdi:

"Çok severim kendisini. İkimiz de farklı kulüplerdeydik ama üyelik komitesi başkanlığında aynı salonda eğitim aldık. Bir anda dedi ki, ‘Ben 90 yaşındayım’ dedi. Çok zarif, çok hanımefendi, çok sevdiğimiz pozitif bir üyemizdi. Tabii ki çok üzüntü duyuyorum şu anda. Arayacağız kendisini"

MONA ROZA KİMDİR?

1930'da Sakarya'nın Geyve ilçesinde dünyaya gelen Giray, eğitim hayatına Kandilli Kız Lisesi’nde yatılı olarak başladı. 1949'da Ankara’da Mülkiye Mektebi'nin Maliye Bölümü’ne giren Giray, fark derslerini tamamlayarak 1954'te Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden de mezun oldu. Hazine avukatı olarak görev yaptı.

Muazzez Akkaya Giray, üniversite yıllarında Cemal Süreya ve Sezai Karakoç ile aynı sınıfta okudu.

Giray, 2024'te Anadolu Ajansı’na verdiği demeçte, her iki şairin de kendisine ilgisi olduğunu ancak o dönemde böyle bir yakınlaşmaya açık olmadığını anlatmıştı.

İŞTE O ŞİİR

Karakoç'un Giray için yazdığı şiir de şöyle:

Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.
Geyve’nin gülleri ve beyaz yatak.
Kanadı kırık kuş merhamet ister.
Ah senin yüzünden kana batacak.
Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.

Ulur aya karşı kirli çakallar,
Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa.
Mona Rosa bugün bende bir hal var.
Yağmur iri iri düşer toprağa,
Ulur aya karşı kirli çakallar.

Açma pencereni perdeleri çek,
Mona Rosa seni görmemeliyim.
Bir bakışın ölmem için yetecek.
Anla Mona Rosa ben bir deliyim.
Açma pencereni perdeleri çek.

Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi,
Bende çıkar güneş aydınlığına.
Bir nişan yüzüğü bir kapı sesi.
Seni hatırlatır her zaman bana.
Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi.

Zambaklar en ıssız yerlerde açar
Ve vardır her vahşi çiçekte gurur.
Bir mumun ardında bekleyen rüzgar,
Işıksız ruhumu sallar da durur.
Zambaklar en ıssız yerlerde açar.

Ellerin, ellerin ve parmakların
Bir nar çiçeğini eziyor gibi.
Ellerinden belli olur bir kadın,
Denizin dibinde geziyor gibi.
Ellerin, ellerin ve parmakların.

Zaman ne de çabuk geçiyor Mona.
Saat onikidir söndü lambalar
Uyu da turnalar girsin rüyana,
Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar.
Zaman ne de çabuk geçiyor Mona.

Akşamları gelir incir kuşları,
Konarlar bahçemin incirlerine.
Kiminin rengi ak kiminin sarı.
Ah beni vursalar bir kuş yerine.
Akşamları gelir incir kuşları.

Ki ben Mona Rosa bulurum seni
İncir kuşlarının bakışlarında.
Hayatla doldurur bu boş yelkeni.
O masum bakışların su kenarında.
Ki ben Mona Rosa bulurum seni.

Kırgın kırgın bakma yüzüme Rosa.
Henüz dinlemedin benden türküler.
Benim aşkım uymaz öyle her saza.
En güzel şarkıyı bir kurşun söyler.
Kırgın kırgın bakma yüzüme Rosa.

Artık inan bana muhacir kızı,
Dinle ve kabul et itirafımı.
Bir soğuk, bir mavi, bir garip sızı
Alev alev sardı her tarafımı.
Artık inan bana muhacir kızı.

Yağmurdan sonra büyürmüş başak,
Meyvalar sabırla olgunlaşırmış.
Bir gün gözlerimin ta içine bak
Anlarsın ölüler niçin yaşarmış.
Yağmurdan sonra büyürmüş başak.

Altın bilezikler o kokulu ten
Cevap versin bu kuş tüyüne.
Bir tüy ki can verir gülümsesen,
Bir tüy ki kapalı geceye güne.
Altın bilezikler o kokulu ten.

Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.
Geyve’nin gülleri ve beyaz yatak.
Kanadı kırık kuş merhamet ister,
Ah senin yüzünden kana batacak.
Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.

Giray'ın o röportajından satır başları da şöyleydi:

"SÜREYA CEBİME ŞİİRLER KOYARDI"

"Cemal Süreya daha çok cebime şiirler koyardı. Sonra sınıfa girince aynı şiiri tahtada da görürdüm. Şiirlerin ona ait olduğunu sonradan öğrendim. Ben o dönem bu şekilde bir arkadaş edinmeyi, ilerletmeyi hiç düşünmedim.

"KARAKOÇ BENDEN KÜÇÜKTÜ, İLK HANDİKAP OYDU"

"Büyüklerimizin kafamıza çiviyle çaktıkları bazı fikirler var, 'erkek yaşça büyük, hanımı ondan küçük olmalı' gibi. Annem-babam, çevremdeki herkes de böyleydi. Sezai Karakoç da benden 1-2 yaş kadar küçüktü, benim için ilk handikap oydu zaten. Bu nedenle ihtimalini bile düşünmedim çünkü kafamda yaş konusu yerleşmişti."

"BENİLE GELİP KONUŞMAYA HİÇ ÇALIŞMADI"

"Benimle gelip konuşmaya hiç çalışmadı. Bir iddiaya girmişler, onun sonucu soy isminden bir harfi attığı doğru. Hangimiz daha ileride olursak, diğeri bir şeyinden vazgeçecek diye iddiaya girmişler. Bu olay olduğunda Mülkiye'nin kafesinde arkadaşlarımızla oturuyorduk. Arkadaşlarım yanlarında Sezai Karakoç'la gelmişti. Aynı masadaydık. Sonra diğer arkadaşlar kalkıp gidince ve sadece Sezai Karakoç'la benim masada kaldığım anı görünce Cemal Süreya, soy isminden bir harfi sildirmiş. Bana böyle izah etmişlerdi."

"EŞİMLE MUTLU BİR HAYATIM OLDU"

"Üniversite 2. sınıftaydık. Yazdığı şiirleri bana vermek için çok uğraşıyordu, ben mecburen tekrar ısrar etmesin diye alıyordum. Ama dediğim gibi o zamanlar okuldan biriyle arkadaş olmayı, ikisinden birini tercih etmeyi hiç düşünmedim. Okul sonrası seçtiğim eşim, o da Mülkiye mezunu olan rahmetli Orhan Giray'la çok mutlu bir hayatım oldu, 4 güzel evlat yetiştirdik."

"O ŞİİRLERİ KAYBETTİM"


"Bana yazılan şiirleri zaman içinde ne yazık ki kaybettim, buna gerçekten üzülüyorum. Evlenirken problem olmasın diye düşünerek ablamın evinde bir yere koymuştum. Sonra da eşimle bir sorun yaşamayalım diye geri almadım. Maalesef orada da şiirler zamanla telef oldu. Buna gerçekten üzülüyorum, keşke o şiirleri saklasaydım."

"KARAKOÇ'U VEFATINDAN BİR AY ÖNCE GÖRDÜM"


"Böyle bir duruma sebep verdiysem diye üzülüyorum ama bir yerden de teselli oluyorum çünkü hiçbir yakınlık göstermedim, umut vermedim. Ancak üzüldüğüm bir şey var, Sezai Karakoç'u vefatından bir ay kadar önce Fenerbahçe sahilinde gördüm. Karşıdan yürüyordu ve o kadar dikkatli bana bakıyordu ki... Ama beyaz saçları, sakalları olunca tanıyamadım. Bir süre sonra gazetede vefat ilanını görünce onun Sezai Karakoç olduğunu anladım. Eğer o olduğunu bilseydim, bir kafede oturup beraber bir kahve içmek isterdim."

"İYİ Kİ RAHMETLİ EŞİMİ SEÇMİŞİM"

"Rahmetli eşimle çok mutlu günler geçirdik, iyi ki de onu seçmişim. Eşimle bu konuları hiç konuşmadık ama belki de haberi vardı. Çünkü bana küçük bir şiir de yazmıştı. Dizeleri hatırımda, ezberimde, 'İsterim ömrümce, buldum ben gönlümce/Gözlerimde yaş, arzuyla demlenince' böyle bir şiirdi. Belki çok küçük bir şiir ama emek verip, buna uğraşması benim için çok k

Türkiye Haberleri