TTB'den ölüm orucundaki avukatlar için çağrı

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi, adil yargılanma talebiyle ölüm orucunda olan avukatlar Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal’ın taleplerinin dikkate alınmasını istedi.

TTB Merkez Konseyi’nin açıklamasında, “Bütün tutuklu ve hükümlüler gibi, Av. Ebru Timtik ve Av. Aytaç Ünsal’ın en temel demokratik haklardan olan adil yargılanma talepleri dikkate alınmalı, ülkemizde açlık grevlerinin – ölüm oruçlarının yaşanmayacağı bir ortam tesis edilmelidir” ifadelerine yer verildi.

Açıklamanın tam metni şöyle:

Adil yargılanma ülkemizde her yurttaş için yaşamsal bir talep haline gelmiş, yargıda yaşanan haksızlık ve hukuksuzluk tahammül sınırlarını aşmış durumdadır. Adil yargılanma talebinin duyulabilmesi için iki avukatın uzun süredir ölüm orucu eylemini gerçekleştirmesi bu konuda yaşanan mağduriyetlerin boyutunu en açık biçimde göstermektedir.

Bütün tutuklu ve hükümlüler gibi, Av. Ebru Timtik ve Av. Aytaç Ünsal’ın en temel demokratik haklardan olan adil yargılanma talepleri dikkate alınmalı, ülkemizde açlık grevlerinin - ölüm oruçlarının yaşanmayacağı bir ortam tesis edilmelidir.

Adil yargılanma talebi aynı zamanda adil bir ceza infaz sistemini de kapsar. Yüzbinlerce mahkumun bir gecede çıkarılan yasa ile evlerine yollanabildiği bir rejimde, Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) “sağlık ve yaşam durumları hapishanede kalmalarına uygun değil, hapishanede kalamazlar” raporuna rağmen ölüm orucunun ileri evresindeki iki avukat için tahliye - denetimli serbestlik vb. bir uygulamaya gidilmemiş olması kabul edilemez.

Türk Tabipleri Birliği olarak; öncelikle adil yargılanma taleplerinin karşılanmasını, yargı mekanizmasının siyasallaşmasının engellenmesini, ATK’nın hapishanede kalamazlar dediği Av. Ebru Timtik ve Av. Aytaç Ünsal başta olmak üzere yaşam ile ölüm sınırındaki mahpusların yaşama hakkına saygı gösterilmesini bekliyoruz. “Ölüm orucu” devam ettiği müddetçe gerek cezaevi idarelerinin gerekse de hastanelerde muhatap olan hekim ve sağlık çalışanlarının Türk Tabipleri Birliği Etik Kurulu’nun ulusal ve uluslararası sözleşmelere referans veren “açlık grevleri ve ölüm orucu eylemlerinde hekim tutumu belgesinde” belirtilen hususlara uymasını istiyoruz.

“Hekimler, kişinin açlık grevi nedeniyle karşı karşıya kalacağı sağlık sorunları hakkında bilgilendirilmesi, sağlığının takip edilmesi ve eylemin sonlandığı durumlarda doğru ve etkili bakım alabilmesi için sorumluluk almalı ve bu kişilerle güven ilişkisi kurmalıdırlar. Sadece açlık grevi kararının bireyin sağlığına ilişkin etkilerinin bilgisini alma hakkı bağlamında ele alınsa bile, temelde açlık grevcisi ile hekim arasında olan iletişim tüm bileşenleri içeren bir hasta-hekim ilişkisinin kurulmasını gerekli kılar. Hekimliğin evrensel değerleri, tıp etiği ilkelerinin, herhangi bir tıbbi uygulama gerçekleşmese bile söz konusu ilişkide ön planda olmasını gerekli kılar. Hekimler temas ettiği insanları anlamaya çalışmalı ve kararlarına saygı göstermelidirler.  

Sağlık hakkı, kişinin kendisi ve bedeni hakkında özgürce karar alabilmesi ve hekimin de kişinin almış olduğu bu karara saygı göstermesiyle korunabilir. Açlık grevi ya da farklı nedenlerle kişinin özerk kararlarına uyulmaması, aksi yönde müdahalelerde bulunulması bu hakkın ortadan kaldırılması anlamına gelecektir.

Açlık grevi veya ölüm orucuna katılan kişinin bilincinin açık olduğu durumlarda, kişinin sözlü ve yazılı beyanına aykırı bir müdahalede bulunulamayacağı, hukuken tartışılamayacak açıklıkta olup hayatî tehlikenin varlığı öne sürülerek, hükümlülerin kendi istemi dışında, zorla beslenmesi ya da tedavi edilmesi “insanlık dışı veya onur kırıcı nitelikte muamele” anlamına gelecektir. İşkence, insanlık dışı ve onur kırıcı muameleye tabi olmama hakkı mutlak bir haktır ve hiçbir koşulda ihlal edilemez.”

DTB Malta Bildirgesi’nin 21. maddesinde de “Kişinin yararına olduğu düşünülse bile; tehdit, zorlama, güç kullanımı veya fiziksel kısıtlamalarla beslemenin insanlık dışı ve onur kırıcı bir tedavi biçimi” olduğu belirtilmektedir. Bir hekimin böyle bir müdahalenin parçası olması halinde hem meslek etik kuralları hem de hukuki düzenlemeler yönünden hatalı/kusurlu kabul edilecektir.

İşkencenin belgelenmesi ve değerlendirilmesinde Birleşmiş Milletler’in temel metni olan ve AİHM’in kararlarına dayanak teşkil eden İstanbul Protokolü, zorla muayene ve güvenlik güçlerinin yardımıyla rıza dışı örnek alınmasını etik dışı bir tutum olarak değerlendirmektedir.”

Avukat Ebru Timtik ve Avukat Aytaç Ünsal’ın Sadi Konuk ve Kanuni Sultan Süleyman Hastaneleri’ne yatırıldığı avukatları tarafından basınla paylaşılmıştır. İlgili hastanede Avukat Ebru Timtik ve Avukat Aytaç Ünsal’ın hekimlerini bir kez daha Türk Tabipleri Birliği Etik Kurul görüşleri çerçevesinde tutum almaya, Adalet Bakanlığı’nı ise sorunun esasını çözecek adımlar atmaya davet ediyoruz.

Türkiye Haberleri