TMMOB, Gezi Parkı davasında iş insanı Osman Kavala’nın ağırlaştırılmış müebbet, diğer sanıkların ise 18’er yıl hapis cezasına çarptırılmasına karşı bugün Kadıköy İskele Meydanı’nda "Gezi’ye, emeğimize ve mesleğimize sahip çıkıyoruz" diyerek basın açıklaması yaptı. Açıklamaya siyasi partiler, dernek, sendika ve meslek örgütleri temsilcileri ile Gezi davası hükümlülerinin aileleri katıldı. Basın açıklamasına katılan grup, “Her yer Taksim, her yer direniş” sloganı attı.
'Son yeşil alanının bir avuç ayrıcalıklı zümrenin kullanmasına karşı çıktılar'
TMMOB İstanbul İl Koordinasyonu Genel Sekreteri Cevahir Efe Akçelik, yaptığı açıklamada şunları söyledi:
"Arkadaşlarımız, kendi meslekleri doğrultusunda, bilimsel ve teknik doğrultular çerçevesinde Topçu Kışlası'nın mekansal kullanımına, kamusal bir alanla sınırlandırılmasına karşı çıktılar. Ne istedi arkadaşlarımız? Mekanın kullanım değeri yerine, sermaye lehine değişim ögelerinin öne çıkarılmasına karşı çıktılar. Ne istedi arkadaşlarımız? Kışla ile tüm İstanbul'un kullandığı bir kamu mekanın kapalı bir mekana dönüştürülerek bir AVM'nin yapılmasına karşı çıktılar. Ne istedi arkadaşlarımız? İstanbul'un son kalan yeşil alanlarını sermayenin ve bir avuç ayrıcalıklı zümrenin kullanım merkezi yapılmasına karşı çıktılar. Çünkü bizler, küçük bir azınlığın yararına çalışmayı değil, büyük çoğunluğun yani toplumun yararına çalışarak insanlaşma yolunu seçmiş bir mühendis, mimar, şehir plancılarıyız. Tutuklu arkadaşlarımızın yargılanması değil, onların bu yönde serbest bırakılmasını talep ediyoruz. Tüm arkadaşlarımızın yanındayız. Doğru bildiklerimizi söylemekten, halkımızın ve kamunun yararını savunmaktan vazgeçmeyeceğiz."
Basın açıklamasını ardından Tayfun Kahraman'ın eşi Meriç Demir Kahraman, Mücella Yapıcı’nın kızı Cansu Yapıcı, Can Atalay’ın kuzeni Önder Çetin Bilginer, cezaevinden gönderilen mesajları okudu.
'Türkiye demokrasisine sahip çıktığınız için teşekkür ederim'
Tayfun Kahraman'ın gönderdiği mesajı eşi Meriç Demir Kahraman okudu. Tayfun Kahraman’ın mesajı şöyle:
"Sevgili dostlar, demokrasi bileşenleri, TMMOB üyeleriyle mücadelemize ses olan yoldaşlar, hepinize Silivri'den selamlar. Öncelikle Türkiye demokrasisine, kardeşliğimize ve Cumhuriyet’imize sahip çıktığınız, adaletsizliğe karşı birer nefer olduğunuz için hepinize çok teşekkür ederim. Bizlere karşı uygulanan adaletsizlikle bir kez daha gördük ki örgütlülüğümüz ve TMMOB çatısı altında bu ülkenin mühendis, mimar ve şehir plancılarının verdikleri mücadele çok değerlidir. Bugün bizlere düşen görev, örgütlülüğümüzü güçlendirmek ve adaletsizliklere karşı tek vücut olmaktır.
Bizler, kentimize, doğamıza, ülkemize sahip çıktığımız ve ağaçlarımıza sarıldığımız için bugün sizlerin yanında değiliz. Tecritte, Silivri ve Bakırköy'de cezaevlerindeyiz. Fakat haklılığımıza olan inancımız, dışarıdan her yurttaş ve sizlerden aldığımız destek sonucu yükselen gücümüz ile dimdik duruyoruz. TMMOB'un bileşenleriyle sürdürdüğü adalet nöbetleri bizlerin adaletsizliğe karşı mücadelesini yükseltiyor. Güzel günlere ilişkin umudumuza umut katıyor. Siz de umudunuzu asla ama asla kaybetmeyin. Elbette bu karanlığı hep birlikte yan yana durarak, mücadelemizi yükselterek aydınlatacağız. Asıl gücümüz, tek vücut verdiğimiz mücadelemizdir. Bu mücadelenin karşımızdakilere korku saldığını bilerek bu mücadeleyi asla bırakmayın. Unutmayın, bu güzel memleketin adalet, demokrasi ve kardeşlik talep eden kente, doğasına, emeğine sahip çıkan yurttaşları olarak biz kazanacağız. Hepinizi hasretle, güzel günlere olan inancınla, örgütlülüğümüzün verdiği güçle kucaklıyor ve selamlıyorum."
'Üstümüze çöktürülmeye çalışılan bu karanlığa iyiyiz'
Mücella Yapıcı’nın mesajını ise kızı Cansu Yapıcı okudu. Mücella Yapıcı, gönderdiği mesajda şunları kaydetti:
"Değerli dostlar, sevgili mücadele arkadaşlarım, Bakırköy'den hepinize kucak dolusu sevgilerimi yolluyorum. Bilmenizi isterim ki üstümüze çöktürülmeye çalışılan bu karanlığa inat haklı ve doğru olmanın bilinciyle huzurlu ve iyiyiz. Bu hukuksuzluğa, adaletsizliğe ve karanlığa karşı bizlerle, mesleğimizle ve hepimizin geleceğiyle gösterdiğimiz dayanışma bize güç veriyor. TMMOB tarafından gerçekleştirilen adalet nöbetleriyle İstanbul'dan İzmir'e, Adana'dan Bursa'ya, ülkenin her yerinde meslektaşlarımız, dostlarımız her yeri Taksim, her yeri direniş kılıyor.
Adalet talebini yükseltmemiz gerek
Bu karanlıkta yükseltmemiz gereken adalet talebidir. Kentlerimiz için, doğamız için, geleceğimiz için, emeğiniz için adalet talep ediyoruz. Sadece bizler için değil, hukuksuzca cezaevlerine atılmış hak savunucuları için; çocuklarımız Ethem, Medeni, Ali İsmail, Abdocan, Ahmet, Mehmet, Hasan Ferit ve Berkin'nin özgür düşleri için adalet istiyoruz.
Gezi bu ülkenin sönmeyecek umududur
Umutluyuz, biz umudu TMMOB örgütlülüğümüzde görüyoruz. Dayanışmayı, umudu, Gezi'de birlikte gördük. İktidarın üstümüze atmaya çalıştığı karanlığa inat delilsizce, hukuksuzca atıldığımız cezaevinden tekrar söylüyoruz: Biliyoruz ve inanıyoruz ki Gezi, eşitlik, özgürlük, adalet ve demokrasi için bu ülkenin sönmeyecek umududur. Bu daha başlangıç."
'Okumuş insan emekçi halka karşı sorumludur'
Can Atalay’ın mektubunu da kuzeni Önder Çetin Bilginer okudu. Can Atalay’ın mektubu şöyle:
"Değerli arkadaşlar, Türkiye'de kamu yararını en başa yazan; eşitliği, özgürlüğü ve demokrasiyi kazanma yolunda inatla yürüyen mimarlar, mühendisler, şehir plancıları merhaba. Türkiye'nin geçtiğimiz yarım yüzyıllık tarihine damga vuran bir geleneği 'okumuş insan, emekçi halka karşı sorumludur' şiarını, tüm engelleri aşan en zor dönemlerden sonra bile geri adım atmadan bir bayrak koşusuna çevirdiniz. 'Memleketin kaynakları yağmalanmasın, doğal varlıkları tahrip edilmesin, insanımızın emeği hiçe sayılmasın' diyen ısrarlı bir gelenek hiç kesintiye uğramadı. Kuşaktan kuşağa devroldu.
Mühendisler ve şehir plancıları doğru söylediler
Yarım asırlık mimar, mühendis ve şehir plancıları hareketi, sizlerin mücadelesi, memleketimizin en büyük kazanımlarından, şanslarından biridir. Mimarlar neye itiraz ettiyse, mühendisler hangi konuda uyardıysa, şehir plancıları neyi işaret ettiyse haklı çıktılar. Tarımın ve köylülüğün tahribine itirazı küçümseyenler, yaşadığımız gıda egemenliği krizinin sorumlusudur. Kamusal alanlar savunulurken dudak bükenler, kültür varlıklarımız korunmaya çalışılırken tek önceliği yandaş cebi doldurmak olanlar, artık gelinen noktada 'İstanbul'a ihanet ettik' diye kenara kaçmaya çalışıyorlar. Stratejik sektörleri ve özellikle enerjiyi özelleştirenler, bugün her bir haneye ateş gibi düşen faturaların sorumlularıdır. Örnek çok, vakit az, söylemek istediğim ise açık. Mühendisler ve şehir plancıları doğruyu söylediler. Doğru yolda yürüdüler.
Ağaca sarılan genç memleketin gerçek sevdalılarını temsil ediyordu
Gezi direnişi, bu geleneğin bir mekanda somutlaşması, bu geleneğin memleketin milyonlarca insanı tarafından sahiplenilmesi halidir. Ağaca sarılan genç, ülkemizin her bir değerine sarılan sizi, bizi, bu memleketin gerçek sevdalılarını temsil ediyordu. O nedenle ona yapılan zulme karşı on milyonlarca insanın her biri kendi itirazını aldı ve sokağa çıktı. Gezi, memleketimizin ve coğrafyamızın eşitlik, özgürlük, kardeşlik umudu, bu umudun somut bir imkan olduğunun nişanesidir. Ne mutlu mimarlara, mühendislere ve şehir plancılarına; Gezi’ye onlar ebelik ettiler.
Demokratik itirazımızı zulümle ezmeye çalışanlara boyun eğmedik
Gezi, memleketten ve insanımızdan umut kesenlerin değil, bizim haklı olduğumuzun en büyük kanıtıdır. Biz bir mimar, bir şehir plancısı ve bir avukat, daha önce yüzlerce defa yaptığımız gibi tüm anayasal hakları kullandığımız, demokratik itirazımızı zulümle ezmeye çalışanlara boyun eğmediğimiz için şu an orada değiliz. Size, mücadele geleneğine ve onu bugün kullananlara, sırtlananlara güvenimiz tamdır. Hep birlikte mücadele edeceğiz, hep birlikte kazanacağız. Karanlık gidecek, Gezi kalacak. Her yer Taksim, her yer direniş. Bu daha başlangıç, mücadeleye devam."
'Mesele artık demokrasi ve vicdanın ne kadar baskın olacağıdır'
Can Atalay'ın babası Mustafa Atalay, yaptığı konuşmada şunları söyledi:
"Ülkesine sahip çıkan mühendisler ve mimarlar, merhaba. Ülkesinin geleceğine sahip çıkan duyarlı, mücadeleci dostlar, merhaba. Can Atalay ve Tayfun Kahraman, 14 Mayıs’ta yaptığımız danışma kuruluna yolladıkları mesajda söylediler: Geldiğimiz noktada, bu kararlar sonucu, mesele artık ne bizler ne de Gezi değil. Mesele, artık güzel memleketimizde adalet, hukuk, demokrasi ve vicdanın ne kadar baskın olacağıdır. Meslek odalarımıza, bu güzel memleketin mühendis, mimar ve şehir plancılarına düşen görev, TMMOB bayrağı altındaki kardeşlik, özgürlük, demokrasi mücadelemize daha yüksek bir sesle omuz vermektedir. Hapisteki çocuklarımıza ve Mücella'ya destek oluyor, bizlere moral veriyorsunuz.
Özgürlüklerine kavuşmaları demokratik cumhuriyet kurma özlemleriyle özdeşleşti
Sizlere güveniyoruz. Hapisteki çocuklarımızın ve Mücella Abla’mızın özgürlüklerine kavuşmaları, ülkemizin istibdatçı cendereden kurtulmasıyla özdeşleşti. Hapisteki çocuklarımızın ve Mücella Abla’mızın özgürlüklerine kavuşmaları, TMMOB’daki baskı ve tertiplerin kırılmasıyla özdeşleşti. Çocuklarımızın özgürlüklerine kavuşmaları, ülkemizin demokratikleşmesiyle, demokratik cumhuriyet kurma özlemleriyle özdeşleşti.
Kurmak istedikleri dinbaz bir ülkeye karşı direnen milyonları görüyorlar
İstibdatçılar için Gezi direnişi bir kabustur. Onlar, Gezi'de, kurmak istedikleri baskıcı, özgürlüklerin yok edildiği, dinbaz bir ülkeye karşı direnen milyonları görüyorlar. Bu milyonları sindirmeden amaçlarına ulaşamayacaklarını görüyorlar. Ama boşuna. Boyun eğmeyeceğiz, dik duracağız, çoğalacağız. Özgür, demokratik bir Türkiye için mücadele edeceğiz. Hep birlikte başaracağız."
'Hukuk ayıbına ‘hayır’ demek için toplandık'
Basın açıklamasına katılan TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz ise şöyle konuştu:
"Bizler, bugün burada, bir adalet ayıbına, bir hukuk ayıbına ‘hayır’ demek için toplandık. Bizler, bugün burada, tutuklanan arkadaşlarımızın yalnız olmadığını, kalplerimizin ve yüreklerimizin onlarla attığını göstermek için toplandık. Sevgili dostlar, buradan bir selam da Silivri'ye gönderiyoruz. Bakırköy'e gönderiyoruz.
Gezi'nin üzerinden 9 yıl geçti ama siyasi iktidarın korkusu geçmedi
Sevgili dostlar, Gezi direnişinin üzerinden tam 9 yıl geçti, ama siyasi iktidarın Gezi kabusu, Gezi korkusu bitmedi. Çünkü Gezi'de yaratılan o paylaşımcı değerlerler, o dayanışmacı değerler, Gezi'de duvarlara yansıyan mizah, Gezi'de hep birlikte kurduğumuz barikatlar, birlikte söylediğimiz şarkılar, bir arada duran milyonlar hala iktidarın gece uykularını kaçırmaya devam ediyor. Siyasi iktidar her ne kadar yalanlarla, kurgu iddianamelerle, davalarla kötülemeye çalışırsa çalışsın Gezi, bu ülkenin başına gelmiş en güzel şeyidir. Gezi, bu ülkenin onurlu geçmişidir, umutlu geleceğidir. Gezi, bu ülke halkının bu ülke ortak mekanlarına, parklarına, bahçelerine, fabrikalarına, yaşam alanlarına sahip çıkma, bugünü koruma ve geleceği kurma iradesinin zirvesidir.
İnsanların düşüncelerini dört duvar arasına sıkıştıramazsınız
Siyasi iktidar, işte bunun için Gezi'ye saldırıyor. İlk günden itibaren TOMA’larla üzerimize geldiler, gaz bombalarıyla üzerimize geldiler ama bizleri susturamadılar. Abdocan'ı, Mehmet'i, Hasan'ı, Ethem'i, Berkin'i elimizden aldılar ama bizleri yıldıramadılar. İnsanları tutuklayabilirsiniz ama o insanların düşüncelerini, onların savunduğu toplumcu değerleri asla dört duvar arasına sıkıştıramazsınız. İşte burada toplanan mühendisler, mimarlar ve Türkiye'nin dört bir tarafında adalet nöbetlerimize katılan tüm ülke halkı, Gezi'nin bu ülkenin vicdanı olduğunu biliyor.
Türkiye'nin her tarafını gezi yapacağız
Türkiye'nin her tarafını Taksim, Türkiye'nin her tarafını Gezi yapacağız. Arkadaşlarımız serbest bırakılana kadar Türkiye'nin her tarafında alanlarda olacağız, meydanlarda olacağız. İnanıyoruz ki biz, en kısa zamanda arkadaşlarımıza yeniden buluşacağız, yeniden bu alanlarda olacağız, yeniden TMMOB örgütü altında birlikte mücadele etmeye, birlikte çalışmaya devam edeceğiz. Şunu iyi bilsin siyasi iktidar; siyasi kararların ömrü, siyasi iktidarlar kadardır. Bu iktidarın da ömrü dolmuştur."