Temelli'den Yıldırım'a: Diyarbakır böyle Kürtçe görmedi

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, partisinin grup toplantısında gündemdeki konuları değerlendirdi.

Sezai Temelli'nin konuşmasından satır başları şöyle:

Geçen hafta belediyelerimize ziyaretlerde bulunduk. Silopi'ye gittik, hava çok sıcaktı. Salondayız, klimalar açık değil. Başkana dedim klimayı açalım, dedi ki açamayız. Kayyum soğutma sistemini çalmış.

İdil'e gittik, belediye binası yok. Yıkmışlar çünkü arsayı çalmak için. Ama biz yılmayacağız, daha çok çalışacağız.

Oradan Diyarbakır'a geldik. Sur'daki çocuk festivaline katıldık. Sur'da çocuk koromuzun muhteşem bir konserini dinledik. Güzel şeyler de oluyor ama HDP ile oluyor. 

Leyla Güven'i ziyaret ettik. Morali çok yüksek, mücadele gücü çok yüksek.

YARGI REFORMU BELGESİ

Geçtiğimiz günlerde "Yargı reformu stratejik belgesi" açıklandı. Hukuk devletinden ne kadar uzaklaşıldığının bir ifadesiydi bu. 17 yıldır iktidarda olanalar, daha strateji belgesini yeni açıklıyorlar. Bu düzenlemelerin, önümüzdeki günlerde hazırlanacak eylem planında yer alması bekleniyor. Her zaman olduğu gibi beklentileri topluma sunup daha sonra zamana yayarak bu beklentileri karamsar bir tabloya çeviriyorlar.

Yargı reformu belgesinde "Cumhurbaşkanına hakaret" ile ilgili bir düzenleme yok. Erdoğan, her gün birilerine hakaret ediyor ama birileri onu eleştirince hemen "hakaret" davası açıyor. Bu durumda bu paket "tek adam paketi"dir.

Bizim yargı konusunda hazırlığımız var. Bizim hazırladığımız çalışmada toplumsal barışı inşa etmenin yolları mevcut. Gelin Meclis çatısı altında bütün partiler, toplumsal barışı inşa etmek üzere tartışalım. Bakın Türkiye'de 1000'in üzerinde hasta tutuklu, binlerce çocuk cezaevinde adalet bekliyor. Bu ülkede sendikal haklar, grev yasaklı. Herkesin nefes alacağı bir adımı atmak zorundayız.

Kadın katliamları sürüyor ve bu yargı paketinde bunu önlemek adına bir adım yok.

Halfeti'de 18 insan gözaltına alınarak işkenceye maruz kaldı. 12 Eylül gibi elektrik verildi bu insanlara. İşkence insanlık suçudur, bu iktidar "işkenceci" olma sıfatına da sahip olmuştur. Bu suçu işleyenlerden hesap soracağız.

23 HAZİRAN İSTANBUL SEÇİMLERİ

İBB Başkan Adayı Binali Yıldırım Diyarbakır'a gitmiş, Kürtçe konuşmuş. Diyarbakır böyle Kürtçe görmedi. Ne söylediğini bir kişi anlamış, o da Mehdi Eker…

Bunlar olurken bir yandan belediyelerde Kürtçe tabelalar indiriliyordu, Kürtçe dili "anlaşılamayan bir dil" olarak tutanaklara geçiyordu.

Kürtçe, seçim propagandasına alet edilecek bir dil değildir. Mesele, Binali Yıldırım'ın iki kelime Kürtçe konuşması değil insanların anadilinde, Kürtçe konuşabilmesi, eğitim alabilmesidir.

Bizim tavrımızı bir kez daha yineleyelim; nerede bir kayyum varsa süpüreceğiz. Duyduk ki İstanbul'da kayyum varmış, 23 Haziran'da onu da süpüreceğiz!

HASANKEYF'İN YOK EDİLMESİ

Hasankeyf'e bakın, yok ediliyor. Hâlâ durdurabiliriz, Hasankeyf'i hâlâ kurtarabiliriz. Hatalı enerji ve ulaşım politikaları nedeniyle ülke, içinden çıkılmaz bir noktaya sürüklendi. Bu ülkenin bir müteahhit politikası var, böyle bir tarihsel ve kentsel yıkımı rahatlıkla yapabiliyorlar. Bir kez daha çağrı yapıyoruz, gelin durduralım, Hasankeyf'e hep birlikte sahip çıkalım.

YOKSULLUK VE İŞSİZLİK

Son 3 yılda yoksulluk ve işsizlik dolayısıyla 100 insanımız intihar etmiş. Yine Binali Yıldırım seçim çalışması için Urfa'ya gitmiş. Orada iş isteyen bir yurttaşa "Lafı zurna gibi uzatmayın" demiş. Lafı uzatacağız!

5 ayda 716 işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. En son Kocaeli'de mülteci 5 kadın işçi can verdi. Bugün mültecileri o koşulda çalışmaya mahkum eden, bu iktidarın savaş politikalarıdır. 17 yıllık iktdarlarının yarattığı sonuçlardır bunlar.

3'üncü havalimanını yaparken, bu ülkenin kaynaklarını betona gömerken "itibar harcaması yapıyoruz" diyorlardı, bugün ekonomik ve siyasal krize sürüklenmiş bir ülke var karşımızda. İtibarsız bir ülke yarattılar.

Asgari ücret, yılın yarısı tamamlanmadan açlık sınırının altına düştü. Madem enflasyon düşüyorsa bu asgari ücret neden açlık sınırının altına düşüyor?

12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günüdür. Bugün çocuk işçiliği oranı ülkemizde %21. Başarı ve itibar hanelerine bunları da yazsınlar, her beş çocuktan biri çalışmak zorunda. 2018 yılında 67 çocuk işçisi çalışırken yaşamını yitirdi. Mülteci çocukların ölüm oranı çok daha fazla. Bir de AKP 2018'i "Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü" ilan etmiş.

Çocuk işçiliği yaygınlaşmakta ve bunun en büyük sebeplerinden biri 4+4+4 eğitim sistemidir. Eğer bu ülkenin bütçesini gençlere, kadınlara, çocuklara değil de savaşa ayırırsanız bu tablo ortaya çıkar.

SINIR ÖTESİ HAREKAT

Her seçim öncesi olduğu gibi yine sınır ötesi harekat başladı, bu seferkinin adı "Pençe harekatı". İçeride anlatılan başka, orada yaşanan gerçek başka. İnsanları yerlerinden yurtlarından ediyorlar. Pek çok sivil bombalardan, silahlardan etkileniyor.

Ne işe yarayacağı belli olmayan bu S-400'lerle, silahlarla çözümsüzlükten bahsetmeye devam ediyor iktidar. Çözümsüzlüğün adı Kürt düşmanlığı. Onlar savaş desin, biz barış, çözüm, demokratik müzakere demeye devam edeceğiz. Tıpkı Leyla Güven'in ve diğer arkadaşlarımızın tecride direndiği gibi direneceğiz.

Bu mücadele ile kamuoyu tekrar Abdullah Öcalan'ın mesajlarıyla buluşmuştur. Ülkede bir Kürt meselesi var. Bu meselenin çözümü olmadan diğer meselelerin çözülemeyeceğini bir kez daha gördük. Bu çözümde alacağıınız muhatap da Abdullah Öcalan'dır. Öcalan'la konuşun, herkes konuşsun, önyargılarınızdan, dogmalarınızdan kurtulun. Demokratik müzakereden bahsedeceksek herkes buna dahil olsun, çözümün parçası olsun. Bu iktidarın yaptırımlarına mahkum değiliz. Hep birlikte demokratik bir çözümü var edeceğiz. 

DEMOKRASİ İTTİFAKI ÇAĞRISI

Herkesi demokrasi ittifakında buluşmaya çağırıyoruz. Haklarımıza sahip çıkarak bu ittifakta buluşalım. Kendi anayasamızı yapalım, Meclise de sesleniyorum: Eşit yurttaşlık temelinde demokratik bir anayasa için gelin adım atın. Her yerde herkes bu değişim dönüşüm sürecine katkı sunmalıdır. Özgürlükleri hep birlikte savunalım.

Türkiye Haberleri