Habertürk yazarı Muharrem Sarıkaya, bugünkü yazısında vazgeçilen bu uygulamayı kaleme aldı.
Sarıkaya'nın yazısı şöyle;
Restoranlar, kafelerdeki sosyal mesafe şartı sürerken, Bilim Kurulu üyeleri bunun önemine vurgu yaparken önceki akşam beklenmedik gelişme yaşandı. Toplu taşıma araçlarındaki %50 yolcu alarak sosyal mesafeyi korumayı amaçlayan uygulamadan vazgeçildi. Bu kararı ilk duyuran da Türkiye Esnaf Sanatkarlar Konfederasyonu (TESK) Başkanı Bendevi Palandöken oldu. Bir başka deyişle biz gazeteci milleti de Palandöken’in bu açıklamasıyla düzenlemenin getirildiğinden haberdar olduk. Palandöken’i dün arayıp bu konudaki girişimlerini sordum, “Evet uğraşım söz konusu oldu” dedi. Restoranlarda, kafelerde koronavirüsün bulaşmaması için 1,8 metre şartı devam ederken, otobüs, dolmuş gibi toplu taşım araçlarında bunun daha riskli olup olmayacağını sordum.
İşe yetişmek için
Palandöken ile konuşmamız şöyle devam etti:
Soru: %50 şartının kaldırılması için sizin uğraşınız çok olmuş:
Palandöken: Buraya kadar doğru. Mevcut koltuk sayısı kadar alacaklar, ayaktaki yolcuya İl Pandemi kuralları karar verecekler.
Soru: Bu risk oluşturmayacak mı?
Palandöken: Bunu biz değil yolcu yaptı, duraklarda insanlar mücadele veriyor işe gidemiyorlar. Onlar bu kararın alınmasını sağladı. Koltuk sayısından fazla alamayacak, fazlasına iller karar verecek.
Soru: Siz bana öyle bir dolmuş veya otobüs söyleyin ki müşterisini en az sayıda alsın… İkinci zıplama yaratacağı kaygısı sizde yok mu?
Palandöken: Kuralların uygulaması devam ederse olmaz; zaten AVM’ler falan da açıldı, kahvehaneler açıldı. Bundan sonraki süreçte sıcaklar arttı, koronavirüsün etkisi azaldığı için sorunlu olmayacak. İşe yetişmek için başka alternatifi yok…
Dolmuşta kısa mesafe
Soru: İkinci bir zıplama olursa bu sorumluluğu siz üstlenir misiniz?
Palandöken: Dolmuşta yolcu inip biniyor, kısa mesafe yapıyor. Restoranda oturup 2-3 saat muhabbet yapacak. Ama öbür türlü de esnaf büyük zararda.
Soru: İnme binme ile devinim daha fazla oluyor, bu bulaş oranını arttırmıyor mu?
Palandöken: Esnafın bu aradaki menfaatini, halkın seyahatini rahatlıkla yapıp işe yetişmesinin temini ile ilgili olarak bunu yaptık. İnsanlar, esnaf ringde zarar ediyor. Üç aydır insanlar para kazanmayı boş verin mazot parasını çıkaramıyor.
Soru: Para mı yaşam mı?
Palandöken: Önemli olan yaşam… En önemlisi insan sağlığı. Ama esnafın oradaki sıkıntısını aşmak, durakta bekleyenlerin işe yetişmesini sağlamak için de bu gerekiyor…
Belediye karar alamıyor
Palandöken’in ardından Ankara Büyükşehir Belediyesi yetkililerini aradım, belediyenin kullanımındaki metro, otobüslerle ilgili karara nasıl baktıklarını sordum.
Onlar da yolcuların durakta bekleyip, işe yetişemediklerine ilişkin şikayetlerin arttığından söz etti, buna karşın %50 kuralının uygulanmasının sağlık açısından önemini vurguladı.
“Bu durumda belediye kent içi ulaşım araçlarında %50 uygulamasına devam etmeniz söz konusu mu?” soruma verdikleri yanıt ise ilginçti:
“İçişleri Bakanlığı’nın kararı olduğu için bizim buna uymama gibi bir uygulamamız söz konusu olamaz. Toplum taşımada Bakanlık kararı neyse ona uymamız şart…”
Türkiye 2,5 aydır eve kapalı kaldı; 65 yaş üstü ve 20 yaş altının evde kapalı kalması da devam ediyor.
Ağız burun yerine maskenin çeneyi koruduğu, sosyal mesafenin aşıldığı bir sürece bir anda tanıklık edildi.
Buna bir de toplu taşım araçları eklendi.
Sağlık Bakanı Koca’nın dün attığı ve altına Çincesini yazdığı tweet'in son cümlesi de her şeyin özeti:
“Türkçesi: Bir koronavirüs hastasının yoğun bakımda yaşadıkları size Çince kadar yabancıdır…”
Başımıza gelince anlarız…
Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü ise uyarılarda bulundu
Özlü, Prof. Tevfik Özlü şunları kaydetti:
Toplu taşımada risk yüksek. Kapalı bir alanda çok sayıda kişi bir arada bulunuyor. Sosyal mesafeyi korumaları zor.
Yolcuların hepsi dikkatli olmuyor. Bir kısmı maske takıyor, bir kısmı takmıyor. Bir kısmı burnunu dışarıda bırakıyor. Bir de aynı yüzeye çok kişi dokunuyor.
Toplu taşıma bu viral enfeksiyonun bulaşması açısından çok uygun bir alan. Kapalı ve havasız bir alan olma açısından büyük riskler taşıyor.
Ama hayatımızdan kaldırmamız da mümkün değil. Çünkü insanlar işe gidecek. Herkesin bireysel aracıyla gitmesi mümkün değil.
Dolayısıyla bütün dünyada bu toplu taşıma sorununun çözümü zor olan bir konu. Yüzde 50 ile çalışması riski belki biraz daha azaltabilirdi.
Sanırım toplu taşımada talep fazla, karşılamak için kapasite yetersiz. Onun için böyle bir uygulama gelmiş olabilir.
Özlü, iş yerlerinin farklı zaman dilimlerinde vardiyalarını başlatmalarının ve evden çalışmanın toplu taşımanın yükünü azaltacağını söyledi.
Prof. Dr. Özlü, vatandaşa toplu taşıma nasıl kullanılması konusunda da önerilerde bulundu.
Yurttşlardan mümkün olduğu kadar imkanları çerçevesinde toplu taşıma araçlarını kullanmamalarını isteyen Prof. Dr. Tevfik Özlü, insanların gidecekleri yere yürüyerek ya da bisikletle veya kendi araçlarıyla gitmelerini önerdi.
Toplu taşıma araçlarını kullanmak zorunda kalanların ise güvenli yolculuk yapabilmeleri için dikkat etmeleri gerektiğini belirten Özlü şöyle konuştu:
Bir yere giderken toplu taşımanın çok yoğun olduğu saatlerden daha erken saatte çıkın. Dönüşte herkesin yüklendiği saatlerde değil, yarım saat geç binin.
Bunun dışında havalandırma, hijyenle ilgili tedbirler alınması lazım. Ve mutlaka herkesin toplu taşıma araçlarında usulüne uygun olarak maske takmaları gerekir.
Eldiven kullanmayı önermiyoruz. Ama kullanılırsa yolculuk bittiğinde eldivenler çıkarılmalıdır. Ama en güzeli, araçlardan indikten sonra ellerimizi yıkamalı veya dezenfektan ile temizlemeliyiz.