Türk Eczacıları Birliği (TEB) Başkanı Arman Üney, 14 Mayıs Bilimsel Eczacılık Günü nedeniyle yaptığı açıklamada, 13 yıldır yenilenmeyen ilaç fiyat kararnamesinin güncellenmesi gerektiğini söyledi. Üney, “Eczanelerimizin artık mevcut ekonomik koşullarda ayakta kalma gücü tükenmiş, eczane ekonomileri sürdürülebilir olmaktan çıkmış ve erimiştir. Eczacıların bu çığlığına acilen yanıt verilmesi gerekmektedir” dedi.
TEB Başkanı Arman Üney, Merkez Heyet üyeleri ile 14 Mayıs Bilimsel Eczacılar Günü dolayısıyla basın açıklaması yaptı. Üney’in açıklamasından öne çıkanlar şöyle:
“Toplum sağlığının korunması ve geliştirilmesi, daha nitelikli bir sağlık hizmeti sunulması ve daha iyi bir sağlık ortamının tesisi için yoğun çaba sarf eden bir mesleğin mensubu olmanın gururuyla yolumuzda yürümeye devam edecek, nice 14 Mayıs’ları yine hep birlikte kutlayacağız.
'İlaç fiyat kararnamesi acilen güncellenmelidir'
Günün ekonomik şartlarında farklı sektörlere yönelik teşvik ve iyileştirmeler hayata geçirilirken, eczacılar tam 13 yıldır revize edilmeyen ilaç fiyat kararnamesinin güncellenmesini beklemektedir. Eczacıların bu talebi, haklı bir talep olmanın ötesinde artık ekonomik anlamda da bir zorunluluktur. Bir kez daha vurguluyoruz ki 2009 yılından bu yana güncellenmeyen, mevcut koşullara hiçbir şekilde uyum sağlamayan ilaç fiyat kararnamesi acilen güncellenmelidir. Çünkü eczanelerimizin artık mevcut ekonomik koşullarda ayakta kalma gücü tükenmiş, eczane ekonomileri sürdürülebilir olmaktan çıkmış ve erimiştir. Eczacıların bu çığlığına acilen yanıt verilmesi gerekmektedir.
Hastalarımızın ilaca erişiminde yaşadığı sıkıntıların giderilmesi için artık yılda sadece bir kez kur güncellemesi yapılması gerçekçi değildir. Bunun yerine yılda en az 3 veya 4 kez kur güncellemesi yapılması gerekmektedir.
'Eczacıların özlük hakları iyileştirilmeli'
Bakanlıklarda, kurumlarda, hastanelerde ve diğer sağlık kuruluşlarında görev yapan kamu eczacılarının hak ettikleri koşullarda görev yapmaları ve özlük haklarının iyileştirilmesi gerekmektedir. Aynı şekilde sağlık sistemine yıllarca hizmet etmiş emekli kamu eczacılarının özlük haklarının iyileştirilmesi Türk Eczacıları Birliği olarak önem verdiğimiz konuların başında gelmektedir.
'Faturası hastalarımıza çıkıyor'
Bazı ilaç firmaları SGK’nın belirlediği kamu kurum iskontolarını uygulamaktan kısmen ya da tamamen vazgeçmektedir. Söz konusu firmaların keyfi olarak yaptıkları bu uygulamanın faturası, aradaki fiyat farkını ödemek zorunda kalan hastalarımıza çıkmaktadır. Bu durum özellikle kronik hastalığı bulunan vatandaşlarımızın cebinden yüksek tutarlarda fiyat farkı çıkmasına yol açmaktadır. Diğer yandan vatandaşlarımız, fark çıkarmayan ilaç talep etse dahi SGK’nın ödeme politikası bazı ilaçlarda, hastaların her koşulda fiyat farkı ödemesine sebep olmaktadır.
'1997 yılına kadar 7 olan eczacılık fakültesi bugün 60’a dayandı'
Eczacılık mesleğinin geleceği açısından karşı karşıya kaldığımız bir diğer sorun, kontrolsüz bir şekilde açılan eczacılık fakülteleri sorunudur. 1997 yılına kadar 7 adet eczacılık fakültesi bulunurken, 2001-2021 yılları arasında bu sayı 6 kat artmış, bugün itibariyle eczacılık fakültesi sayısı 60’a dayanmıştır. Eğitim veren 47 eczacılık fakültesinden sadece 14’ü akredite eczacılık eğitimi verebilecek kapasiteye sahiptir.
Uluslararası standartlarda kaliteli eczacılık eğitiminin sağlanması ve mesleki sürdürülebilirlik için, ülkemizde yeni eczacılık fakültelerinin açılmaması çağrımızı tekrarlıyoruz. Ülkemizin daha fazla eczacılık fakültesine ihtiyacı yoktur. Alt yapıdan ve akademik kadrodan yoksun eczacılık fakültelerinin yerlerine ilaç Ar-Ge merkezi kurulmalı, mevcut eczacılık fakültelerinin kontenjanları kademeli olarak düşürülmeli ve eczacılık fakültelerine giriş için başarı sıralaması 50 bin ile sınırlı tutulmalıdır.
'Hayatlarını kaybeden meslektaşlarımızın ve çalışanlarımızın önünde şükranla eğiliyorum'
Salgınla mücadelede en ön saflarda yer alan, olağanüstü şartlarda sağlık hizmeti sunarken hayatlarını kaybeden 76 meslektaşımızın, 24 eczane teknisyenimizin ve 2 eczacı odası çalışanımızın aziz hatırası önünde şükranla eğiliyorum. Bilimsel eczacılığın 183’üncü yıl dönümünde bütün meslektaşlarımızın 14 Mayıs Bilimsel Eczacılık Günü’nü kutluyorum.”
'Sağlıkta Şiddet Yasası’nın uygulamaya koyulması da önemli'
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan TEB Başkanı Üney, sağlık çalışanlarına şiddetle ilgili kanun teklifine ilişkin şöyle dedi:
“Sağlıkta şiddet yasasındaki bazı tanımlamalara biraz daha ayrıntılı yer verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Orada hekim, diş hekimi ve sağlık mensupları olarak geçen bir tabir var. Tanımlamanın herkesi kapsayacağını ifade ediyorlar. Biz sağlık meslek mensuplarının biraz daha net olarak ifade edilmesini istedik. Bir de sağlık hizmeti verirken maruz kaldığı şiddete yönelik bir tanımlama yapılıyor. Aslında sağlık hizmeti vermedikleri zaman da şiddete uğrayabilir.
Yasaların çıkmasından ziyade uygulamaya koyulmaları da önemli. Nasıl bir uygulama hayata geçecek bunun çok iyi anlatılması lazım. Herkesin sahip olduğu hakları çok iyi bilmesi lazım. Tüm sağlık meslek mensupları bunlarla ilgili bilgilendirilmeli.”
'508 İlaçta yeniden fiyat düzenlemesi yapıldı'
Üney, ilaç sıkıntısına ilişkin soru üzerine de şöyle konuştu:
“Şubat ayında fiyat düzenlemesi yapıldı. Sonrasında yapılan düzenlemenin yeterli olmamasına bağlı olarak bazı ilaçların piyasada bulunmasıyla ilgili sıkıntılar devam etti. Geçtiğimiz günlerde 508 ilaçta yeniden bir fiyat düzenlemesine gidildi.
Normalde enflasyonist bir durum yokken, dövizde anormal artış yokken mevcut fiyatlandırma politikası ilaç sanayiinin alışmış olduğu ve devam eden bir sistemdi. Şu an koşullar çok farklı. Bir önceki döviz ve enflasyon ortamına göre hazırlanmış bir kararnameyle firmaların buna bire bir uyum sağlayıp ilaçları tedarik edebilmelerine düşünmek çok kolay değil.
'Bir eczacı için en zor şey, hastaya o ilacı bulamadığını anlatmasıdır'
Sağlık Bakanlığı’nın ilaç takip sistemi var. Bir ilacın sahada ne kadar olup olmadığını görebiliyor. Ama şöyle düşünün. 700 tane ya da 10 tane ilaç yok. Eğer bir hastaya bir ilaç lazımsa ve o ilaç yoksa bulamıyorsa onun için dünyada hiçbir ilaç yok demektir. Bu çok önemli bir şey. Bir eczacı için en zor şey hastanın ihtiyacı olan bir ilacı temin edememesi, o ilacı bulamadığını ona anlatmasıdır.
Özellikle nöbetlerde, sadece siz açıkken ve ilaç yok dediğinizde ‘ben ne yapacağım, nereye gideceğim’ diyor. Gündüz bu ilaçları bulamayan hastalar akşam nöbetlerde geliyorlar. Nöbetlerde kuyruklar oluyor ya, o kuyrukların olmasının sebebi nöbetçi eczane sayısının az olması değil. Eczacıların, eczane teknisyenlerinin gelen hastalara piyasada bulunamayan ilaçların neden olmadığını anlatmaya çalışması, ‘yerine bunu verelim mi’ diyoruz. Bu sıkıntıyı ülkemizin bir an önce aşması lazım.
'Yerli ilaç sanayiinde çok büyük hamle yapmamız gerek'
Kendi aşımızı daha yeni üretebildik. Birçok ülke bunu hayata geçirdi. Bir dışa bağımlılık söz konusu. Yerli ilaç sanayii ile ilgili çok büyük bir hamle yapmamız gerekiyor. Araştırma geliştirmeye çok büyük kaynak ayırmamız gerekiyor. Bu ülkenin insanları, eczacıları, kimyagerleri yetişmiş insanlar. Çok güçlü bir sanayimiz var aslında ama bunu al-sat ile yapamayız.
'Türkiye’deki eczanelerin yarısından fazlası 1 lira bile kazanmıyor'
Karşılanamayan bir ekonomik süreçten bahsediyoruz. Türkiye’deki eczanelerin yarısından fazlası 1 lira kazanmadan mesleğini icra ediyor. Eczanelerin yarısından biraz daha fazlası 1 lira dahi kazanmadan hayatını idame ettirmeye çalışıyor. Eczanelerin yüzde 55’i bir kredi, yüzde 37’si iki krediyi birden kullanıyor. Bu 2019’da yaptığımız araştırmanın sonuçları. Bunu şu anda yapsak bu sayıların ikiye katlandığını görebileceğimizi düşünüyorum.
Eczacıların Türkiye’de önemli bir istihdam yarattığını ve bu istihdam şartlarının da ağırlaştığını göz önünde bulundurduğumuzda eczacıların bu yükü taşıyacak gücü kalmamıştır.”