Erdoğan’ın talimatıyla AKP’nin hukukçu kurmayları illerde “birden çok baro” kurulması için çalışma başlattı. 2013’te FETÖ’nün de getirmek istediği “çoklu baro” planına TBB ve 53 baronun yanı sıra Adalet Bakanlığı bürokratları da karşı çıktı.
TBB Yönetim Kurulu Üyesi Ali Elibol, TBB Başkan Vekili Ünsal Toker, Genel Sekreter Sabiha Tekin, Sayman Erdal Güngör ile YK üyeleri Şakir Uzun ve Gültekin Uzunalioğlu, çoklu baro ve nispi temsil sistemine karşı olduklarını açıkladı. Daha önce de 4 Yönetim Kurulu üyesi, buna karşı açıklama yapmıştı. Çoklu baroya karşı çıkan TBB Başkanı Metin Feyzioğlu ise nispi temsile sıcak bakıyor. TBB yönetim kurulunun bu tavrı sonrasında Feyzioğlu yönetimde yalnız kaldı.
"Her türlü değişiklik teklifini doğru bulmuyorum"
TBB Yönetim Kurulu Üyesi Ali Elibol, “TBB ve Baro kurullarının seçimindeki seçim sisteminin değiştirilmesine, çoklu baro sistemine, barolara kayıt zorunluluğunun kaldırılması gibi mevcut sistemin değiştirilmesi sonucunu doğuracak her türlü değişiklik teklifini doğru bulmamakta, 24 Şubattaki mücadele zeminindeki yerimde ve düşünce kararlılığımla görevime devam ediyorum” açıklamasını yaptı. Elibol, 53 baronun bu konudaki görüşlerine katıldığını belirtirken, “Bu aşamada TBB’nin kurumsal görüşünün açıklamasının şartlarının mevcut olmadığını ifade etmek zorundayım” ifadesini kullandı.
Yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı:
''08/05/2020 tarihinde yapılan Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu toplantısında 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 110/1. maddesinin bizlere yüklediği görev doğrultusunda, basında çıkan haberlere göre Avukatlık Kanunu’nda yapılması düşünülen değişiklikler hakkında kurumsal görüşlerini almak için 80 Baromuza ayrı ayrı olmak üzere yazı yazılmasına karar verilmişti. Bu yazımıza Barolarca verilecek cevaplardan sonra yapılacak bir değerlendirme sonucunda ortak görüş oluşturulması karara bağlanmıştı. Böyle bir hareket tarzının Türkiye Barolar Birliği’nin kurumsal kimliğine uygun olacağı hususunda mutabık kalınmıştı.
Yönetim Kurulumuzda oybirliğiyle alınan bu kararın hemen akabinde bir kısım Yönetim Kurulu üyemiz, barolarımızdan gelecek cevapları beklemeden ve buna dayalı bir ortak görüş oluşmadan, Türkiye Barolar Birliği yönetiminin bu konuda parçalanmış olduğu, kendileri dışındaki yönetim kurulu üyelerimizin farklı düşündüğü algısını yaratan bir açıklama yapmışlardır.
Oysa ki Yönetim Kurulumuzun oybirliğiyle alınan yukarıdaki kararının takipçisi olma ve yeri geldiğinde gereğini en iyi ve etkin şekilde yapabilme sorumluluğuyla hareket eden bizler, dün olduğu gibi bugün de çoklu baro sistemine ve barolara kayıt zorunluluğunun kaldırılmasına karşıyız. Böyle bir düzenlemenin savunmayı savunmasız bırakacağını, avukatların örgütlü gücünü kıracağını, vatandaşlarımızın adil yargılanma hakkını güvencesiz hale getireceğini bir kez daha ve en güçlü şekilde dile getiriyoruz. Aynı şekilde mevcut seçim sisteminin değiştirilmesine ve nispi temsil yönteminin getirilmesine yönelik teşebbüslere de karşıyız. Bizler 24 Şubattaki mücadele zeminindeki yerimizde ve düşünce kararlılığımızla görevimize devam etmekteyiz.
Meslektaşlarımızın ve kamuoyunun bilgilerine saygıyla sunarız."