Basın açıklamasa yapan Sağkan, 7 Ekim 2023’te başlayan çatışmalarla, İsrail’in Filistin topraklarında 1948 yılından bu yana uyguladığı işgal politikasının bir başka boyuta taşındığına dikkat çekerek, "İsrail hükümeti, uzun yıllardır sürdürdüğü işgal, tecrit ve katliam politikalarını, sahip olduğu ileri teknoloji ve yüksek savaş gücüyle 2,5 milyon insanın yaşadığı Gazze Şeridi’ni topyekun hedef almak suretiyle tarihte asla unutulmayacak bir insanlık suçu düzeyine çıkarmış durumdadır. TBB, İsrail’in uluslararası ceza hukukuna ve insancıl hukuka aykırı davranışlarına karşı ilk andan itibaren, en üst düzeyde tepkisini ortaya koymuştur. İsrail’in, Gazze’deki Filistinlilerin elektrik, su, gıda gibi temel ihtiyaçlara erişimini engelleyerek büyük çaplı bir kuşatma uygulamak suretiyle, ayrım gözetmeksizin Filistin halkının tamamına yönelik topyekun bir imha harekatı yürüttüğü tespitini ilk günden itibaren kamuoyuyla paylaştık. Uluslararası kamuoyunun ve özellikle uluslararası siyaset kurumunun sessizliği, yaklaşık 50 gündür, Filistin topraklarında başta silahsız kadınlar, çocuklar, yaşlılar olmak üzere sivil halktan binlerce insanın hayatlarını, evlerini kaybetmelerine neden olmuştur. Bugün geldiğimiz noktada, İsrail hükümetinin insanlık dışı faaliyetlerine kayıtsız kalan uluslararası kurumlar ve çeşitli ülkelerin siyasetçileri de, yaşananların vebalini taşımaktadırlar" dedi.
Bugün TBB olarak yeni bir girişimde bulunarak, İsrail’in işlediği suçlarla ilgili olarak, Uluslararası Ceza Mahkemesi nezdinde başvuruda bulunduklarını söyleyen Sağkan, şöyle konuştu:
"Bilindiği üzere, Uluslararası Ceza Mahkemesi nezdinde, 2012 yılında dönemin savcısı Bensouda tarafından başlatılan bir İsrail soruşturması bulunmaktaydı. Ne var ki, mevcut savcı Karim Khan, 7 Ekim 2023’ü takip eden suçlarla ilgili olarak mevcut soruşturmanın kapsamını hala genişletmemiştir. Sayın Khan’ın şimdiye dek Gazze konusunda soruşturmayı işaret eden bir açıklama yapmamasının, İsrail’i savaş suçlarını işleme konusunda cesaretlendirdiğini düşünüyoruz. Bu nedenle, mevcut soruşturmanın, son 50 günde yaşananları kapsayacak şekilde genişletilmesini talep etmek, acil bir zorunluluk olduğu gibi insani ve vicdani sorumluluğumuzdur."
Sağkan, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin, Roma Statüsü olarak bilinen bir uluslararası belgeyle kurulduğunu, Roma Statüsünde ve uluslararası savaş hukukunu düzenleyen Cenevre Sözleşmesi’nde düzenlenen suçlar bakımından yargı yetkisine sahip olduğunu kaydetti.
Sağkan, "Uluslararası Ceza Mahkemesinin yetkisi; soykırım suçu, insanlığa karşı işlenen suçlar, savaş suçları ve saldırı suçu ile sınırlıdır. Ayrıca Uluslararası Ceza Mahkemesi devletleri değil, bu suçları işleyen kişileri yargılamaktadır. Gazze’de işlenen suçlar bakımından Uluslararası Ceza Mahkemesi yetkilidir. Zira 2015 yılında Filistin otoritesi, Roma Statüsüne taraf olmuştur. Bu nedenle Uluslararası Ceza Mahkemesinin Filistin toprakları üzerinde işlenen suçlarla ilgili olarak yetkisi bulunmaktadır" ifadelerini kullandı.