Cumhuriyet davası kapsamında 9 ay tutuklu kalan avukat Bülent Utku, 18 haftadır tutulan 'Adalet Nöbeti'nde, hukuksuz bir şekilde tahliye edilmeyen Akın Atalay, Ahmet Şık, Murat Sabuncu ve Kadri Gürsel'e selam yollayarak, “Kalbimiz Silivri'de kaldı” dedi.
Cumhuriyet Gazetesi'nin yayın politikasının suçlama konusu edildiği dava kapsamında tutuklu bulunan avukatlar nezdinde haksız tutuklamalara tepki için başlatılan ve bugün 18.'si düzenlenen 'Adalet Nöbeti'ne, ilk duruşmada serbest bırakılan avukatlar Bülent Utku ve Mustafa Kemal Güngör, çizer Musa Kart ve Kitap eki Yayın Yönetmeni Turhan Günay katıldı. CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da dayanışma amacıyla nöbet tutanlar arasında yer aldı.
1 saatlik nöbetin ardından İstanbul Adliyesi önünde açıklama yapan avukat Bülent Utku, tutuklanmalarından 9 ay sonra dostların arasında olduklarını kaydederek, “Ancak kalbimiz Silivri'de kaldı. Akın Atalay'a, Murat Sabuncu'ya, Kadri Gürsel'e, Ahmet Şık'a, Emre İper'e ilk adalet nöbetimizden selam olsun” dedi. Utku, meslektaşlarına seslenerek, Cuma günlerinin Silivri Cezaevi'nde önemli saydıkları günlerden biri olduğuna vurgu yaptı ve şunları söyledi:
“Perşembe günleri tuttuğunuz Adalet Nöbeti'nin haberlerini Cuma günü gazetelerden okuyabiliyorduk. Adalet Nöbeti'nde bir meslektaşımızın burnu, bir meslektaşımızın ayağı kırılmış, gözaltına alınanlar tartaklananlar olmuştu. Cuma gününü bekleyişimizin bir yanı böyle bir endişe iken, bir yanı nöbete katılanların fotoğraflarına tek tek ve bir kaç kez bakmanın hazzıydı. Cuma sabahı gazetelerden Adalet Nöbetine katılan stajyerlerden hukuk çınarlarına kadar tüm meslektaşlarımızın fotoğraflarına bakmanın yarattığı duyguyu tahmin edemezsiniz. Koğuşlarımız korunmuş olmanın, sahip çıkılmanın desteklenme ve dayanışma duygusunun dik durmanın mücadele etme duyguları ile sel oldu. Adalet Nöbetini düşünen, yaratan, büyüten, tarihe not eden tüm meslektaşlarımızı 2 adalet nöbetçisi olarak selamlıyoruz. Bu adalet nöbetinin haksızlığa hukuksuluğa uğrayan herkes için olduğunun bilincindeyiz. Meslektaşımız Akın Atalay'ın alnı ak, başı diktir. Akın'ı özlüyoruz, istiyoruz ve alacağız.“
'ZAFER BİZİM OLACAK'
Ardından konuşan gazetemiz avukatlarından Mustafa Kemal Güngör, nöbetin ilk gününde gerçekleşen polis ve güvenlik görevlisi saldırısını anımsatarak, “Özellikle ilk zamanlarda televizyonlarda darp edildiğinizi görmek bizi çok kötü yapmıştı. Akın'la beraber izliyorduk. Bir yandan çok üzüldük, ağladık. Bir yandan da çok duygulandık, sevindik. Sizlerin dayanışmasını görmek bizim için müthiş bir şeydi. Bizi çok motive eden bir duruştu bu” dedi. Cuma günleri gazeteleri iple çektiklerini anlatan Güngör, şunları söyledi:
“Buruk bir sevinçle çıktık. Arkadaşlarımızın bir bölümü içeride kaldı. Ama en yakın zamanda, umarım ilk duruşmada onları da alacağımıza inanıyoruz. Avukat görüşündeki sınır kaldırıldı, gittik hemen ziyaret ettik onları. Hatta gardiyanlar 'Tahliyeciler gelmiş' diye bize muhabbet gösterdiler. Cumhuriyet gazetesi gerçekleri yazdığı için, eleştirdiği için iktidarın tasarruflarını bir saldırıya uğradı. Aslında bu bizim şahsımızda Cumhuriyet'e, Cumhuriyet'in şahsında tüm basına, tüm muhalif kesimlere yönelik bir saldırıydı. Fakat bu dayanışma, bu birliktelik, bu mücadele hep birlikte devam ettiği müddetçe kesinlikle zafer bizim olacak. İçeride kalan bütün arkadaşlarımıza selam olsun.”
'ADALET TALEBİ ERTELENEMEZ'
Güngör'ün ardından söz alan çizer Musa Kart, avukatlara teşekkürlerini sunarak, “Bizlere yaşatılan haksızlığa ve hukuksuzluğa karşı ilk günden itibaren güçlü bir dayanışma sergilediniz. Gerçek hukukçuların kararlı duruşunu içeride duygulanarak izledik. Adalet talebi ertelenemez. İçerideki arkadaşlarımız ve ülkemiz için hemen adalet istiyoruz” dedi. Kitap eki Yayın Yönetmenimiz Turhan Günay ise, yine avukatlara seslenerek, “Hiç yalnız bırakmadınız bizi. Hatta bir ara 'Bu kadar avukatla bizi çıkarabilecekler mi' hissine kapıldım. Umuyorum ki yıl başına kadar bütün arkadaşlarımızı almış olacağız içeriden. Buna yürekten ve gönülden inanıyorum” diye konuştu.