İstanbul'da 4 Ekim'de 19 yaşındaki Semih Çelik, evine çağırdığı Ayşenur Halil'i öldürdü. Çelik, Halil'in cansız bedenini parçaladı. Olay yerinden ayrılan Çelik, İstanbul Surları'na gidip İkbal Uzuner'i çağırdı.
Kasaplık eğitimi alan Çelik, Uzuner'i de katledip cansız bedenini parçaladı. Çelik, Uzuner'in kafasını da surlardan aşağı attı. Çelik, ardından surdan atlayıp canına kıydı.
19 yaşındaki iki genç kadının canice öldürülmesi tüm Türkiye'yi sarstı. Çelik'in daha önce psikiyatri servisinde tedavi gördüğü de öğrenildi. Çelik'in karanlık ve vahşet dolu çizimleri de kamuoyunda sıkça tartıldı.
Sur canisi olarak anılan Çelik'in ailesi de soyadları için mahkemeye başvurdu.
"CAN GÜVENLİĞİMİZİ TEHLİKEYE SOKUYOR"
Semih Çelik'in babası ve kız kardeşince Asliye Hukuk Mahkemesine sunulan dava dilekçesinde, söz konusu olayın büyük bir infial oluşturduğu belirtildi.
Şimdiye kadar soyadlarını taşımakla ilgili sorunlarının olmadığını, ancak olaydan sonra "Çelik" soyadı nedeniyle olumsuz tepkilerle karşılaştıklarını aktaran baba ve kız kardeş, dilekçelerinde, şunları kaydetti:
"Bu soyadını kullanmak bizim için katlanılamaz hale geldi. Soyadımız can güvenliğimizi tehlikeye sokuyor. Kalan yaşamımızı hayati bir tehlikeyle karşılaşmadan ve halk tarafından tehdide maruz kalmadan devam ettirebilmemiz için 'Çelik' olan soyadımızın değiştirilmesini talep ediyoruz. Bu değişikliğin nüfus kayıtlarına tescil edilmesini istiyoruz."