Mektupların 1 yıl önce yazılmasına rağmen mahkemeye yeni sunulduğuna dikkat çeken Yıldırım, amacın Berk Akand'ı kurtarmak olduğunu söyledi.
Gazi Üniversitesi öğrencisi Şule Çet'in ölümüyle ilgili Ankara 31. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın 20 Kasım'da yapılan 5. duruşmasında savcı mütalaasını açıkladı.
Savcı, sanıklardan Çağatay Aksu'nun 'cinsel saldırı', 'hürriyeti tahdit' ve 'kasten öldürme' suçlarından ağırlaştırılmış müebbet, diğer sanık Berk Akand'ın ise 'yardım etmek' suçundan 20 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmasını talep etti.
Duruşmada ayrıca Aksu’nun Akand’a cezaevinde gönderdiği mektuplar da mahkemeye delil olarak sunuldu. Duruşma, 4 Aralık’a ertelenirken, Çet ailesinin avukatlarından Umur Yıldırım, sanık Aksu’nun mektupları ile ilgili DHA’ya açıklamalarda bulundu.
'Mektupların içeriğinde suçu birilkte gerçekleştirdikleri açık olarak ifade edilmiş'
Mektupların sanıkların tutuklandıkları gün ile davanın ilk celsesi arasında yazıldığına işaret eden Yıldırım, sanık Akand’ın avukatının mektupları mahkemeye sunmak için savcının mütaalasını beklediğinin altını çizdi.
Mahkemeye Aksu’nun yazdığı 24 mektubun sunulduğunu belirten Yıldırım, "Bu mektupların birçoğu bir senelik ve bir senedir avukatlar tarafından muhafaza ediliyor, deliller saklanıyor. 1 sene sonra, mütalaadan 1 gün önce, aslında Berk Akand’ı kurtarmak için, onu bu dosyada masum bir intiba yaratmak için sunuldu ve nitekim bu noktada mektupların içeriğinde bu suçu birlikte gerçekleştirdikleri açık olarak ifade edilmiş. Hatta Çağatay Aksu’nun beyanlarında ‘uyudum vesaire diyorsun; ama uyumadığını ben de biliyorum, sen de biliyorsun, bak bana bu ayakları, bu yalanları söyleme, hepimiz gerçeği biliyoruz’ tarzında ifadeleri var. Berk Akand’ı daha masum gösterip, suçun içerisinden çekmeye çalıştılar; çünkü mütalaanın aleyhlerine çıkabileceğini bu dosyaya bakan herkes her avukat anlayabilir. Bu noktada Berk Akand’ı kurtarmak için bu yola başvuruldu; ama gelinen nokta itibarıyla bu suçu birlikte işledikleri bize göre ortada" diye konuştu.
'Mektuplardaki ifadeler itiraf niteliğinde'
Mektupların neden savcı mütalaasını açıklayana kadar mahkemeye sunulmadığı konusunda ise Yıldırım, "Bu noktada 'acaba suçtan kurtulur muyuz, acaba mütalaa aleyhimize çıkmayabilir veya gelinen noktada bir delil yetersizliği durumu ortaya konulup, bunlara ihtiyaç duyulmaz' diye bir beklentiye girdiler. Ama mütalaadan önceki gün aslında cezanın kendileri için çıkabileceğini öngördüler ve bu sebeple çıkardılar" görüşünü dile getirdi.
Mektuplardaki içeriğin, sanık ifadelerinin kurgu olduğunu ortaya koyduğunu, aynı zamanda bir ‘itiraf’ niteliğinde olduğunu söyleyen Yıldırım, "Aslında bu mektuplarda dava sürecinde yaptıkları savunmaların önceden planlandığı, kurgulandığı, bu noktada ağız birliği yapmaları noktasında birbirlerine telkinde bulunduğu açıkça ortaya konuldu ve biz bunların ilk başta yapılan savunmaların dışında olduğunu, sonradan ifadelerin değiştirildiğini ortaya koymuşuz. Nitekim bu da bizim yaptığımız savunmayı doğruladı. Bu bir itiraf niteliğinde; ama burada dosyaya giren mektuplar şu an için Çağatay Aksu’nun, daha Berk Akand’ın mektupları girecek" dedi.
'Akand, Aksu'yu suçlayarak kurtulmaya çalışıyor'
Avukat Yıldırım, mektupların Akand’ın lehine değil ama Aksu’nun aleyhinde olduğunun kesin olduğunu ifade ederek, şöyle konuştu:
"Bu noktada aslında Çağatay Aksu’yu suçlayarak, suçtan kurtulmaya çalışan bir Berk Akand profili var. Çünkü bu yazışmalar Çağatay Aksu’nun yazışmaları; ama Berk Akand’ın yazışmaları yok. Bu noktada aslında Berk Akand’ın müdafilerinin amacı şuydu; Çağatay’ı suçlayarak kendilerini temize çıkarmaktı, ama mektupların içeriğinde Çağatay Aksu tamam suçun en büyük faili, ama bu suçu birlikte gerçekleştirdiler, yani Berk Akand da bu suçun ikinci faili. Bu mektuplar sadece bizim anlattıklarımız, 1.5 yıldır savunduğumuz durumu Çağatay Aksu’nun ağzından dinlemek oldu, onun itiraflarıyla dinlemek oldu."