Plastik su şişeleriyle ilgili sağlık uyarıları her geçen gün artıyor. Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Hüsrev Diktaş, bu şişelerin ciddi sağlık riskleri barındırdığına dikkat çekti.
Doç. Dr. Diktaş, plastik şişelerin yapısında kanserojen ve zararlı kimyasal maddelerin bulunduğunu vurgularken, özellikle uzun süre güneş altında kalan veya bekletilen şişelerde mikroorganizmaların kolayca üreyebileceğine işaret etti.
Uzmanlar, vatandaşları tek kullanımlık plastik şişeler yerine cam ya da çelik gibi alternatiflere yönelmeleri konusunda uyarıyor.
"YETERLİ HİJYEN SAĞLANMAZSA, MİDE VE BAĞIRSAK ENFEKSİYONLARINA YOL AÇABİLİR"
Plastik şişelerin hayatın birçok alanında kullanıldığını hatırlatan Doç. Dr. Hüsrev Diktaş, bu şişelerin sağlık açısından oluşturabileceği riskleri anlattı. Doç. Dr. Diktaş, “Plastik su şişelerinin içinde barındırdığı kimyasal ve kanserojen maddeler sağlık açısından ciddi riskler taşıyor.
Özellikle uzun süre güneşe maruz kalan veya bekletilen plastik şişelerde çatlaklar oluşabilir. Bu çatlaklar, mikroorganizmaların üremesi için uygun ortam hazırlar. Yeterli hijyen sağlanmazsa, mide ve bağırsak enfeksiyonlarına yol açabilir” dedi.
"PLASTİK ŞİŞELERİ MÜMKÜNSE HAYATIMIZDAN ÇIKARMALIYIZ"
Plastik su şişelerinin tek kullanımlık olması gerektiğini vurgulayan Doç. Dr. Diktaş, “Plastik şişeleri mümkünse hayatımızdan çıkarmalıyız. Cam şişe kullanımına geçmek, sağlık açısından çok daha güvenlidir. Eğer plastik şişe veya damacana kullanımı zorunluysa, hijyen kurallarına azami özen gösterilmeli ve tek kullanımlık şişeler tekrar tekrar kullanılmamalıdır” şeklinde konuştu.
Çukurova Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi’nde görevli ve plastik kirliliği üzerine çalışmaları bulunan Doç. Dr. Sedat Gündoğdu, damacana su içenlerin maruz kaldığı mikroplastiklerin iki ana kaynağı olduğunu belirtti. Gündoğdu, bu kaynakların plastik şişelerin üretiminde kullanılan malzemeler ve şişelerin çevresel faktörlerden, özellikle sıcaklık ve güneş ışığı gibi etmenlerden etkilenen yapıları olduğunu söyledi ve ekledi:
“Birincisi suyun paketlenmesi esnasında mikroplastik bulaşması için özel önlem olmamasından kaynaklı ortamdan ve paketleme ekipmanından kaynaklanabilecek bir bulaşma, diğeri de damacanın özellikle kapaklarından kaynaklanan mikroplastikler.
Damacana suları su sebilleriyle birlikte kullananların damacanayı sebile yerleştirirken kapağı delmek suretiyle yerleştirmesi sonucu ciddi miktarda mikroplastik sebilin haznesi üzerinden tüketicinin bardağına bulaşıyor. Dolayısıyla yerel yönetimlerin vatandaşları damacana suya mahkum etmemek için çeşmeden içilebilir su sağlaması oldukça önemli.”
"BEDENLERİMİZ YILLAR İÇERİSİNDE ADETA MİKROPLASTİK ÇÖPLÜKLERİNE DÖNÜYOR"
Ambalajlı suları tüketerek ne kadar mikroplastiğe maruz kalıyoruz? Boğaziçi Üniversitesi Su Yönetimi Uzmanı Dr. Akgün İlhan, soruya şöyle yanıt verdi:
“Alınan bir litrelik ambalajlı suda ortalama olarak 10,4 adet 100 mikrondan büyük mikro plastik bulundu. 100 mikrondan daha küçük mikro plastik parçası sayısı ise ortalama olarak 314 olarak tespit edildi. Yani günde 2 litre ambalajlı su içtiğinizde vücudunuza girecek mikroplastik sayısı 1277’ye çıkıyor. Bunların bir kısmı dışkılamayla vücuttan atılsa da bir kısmı kalıyor. Bedenlerimiz yıllar içerisinde adeta mikroplastik çöplüklerine dönüyor."