Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, düzenlediği haftalık basın toplantısında gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. Konuşmasına üniversiteye yerleşen öğrencileri tebrik ederek başlayan Karamollaoğlu, Türkiye’nin suni tartışmalar ve polemik siyasetinden dolayı bir türlü gerçek gündemine dönemediğini kaydetti.
"ABD, TÜRKİYE'DE OLMAYAN SİLAHLARI YPG'YE VERİYOR"
Türkiye’nin dört bir taraftan kuşatma altına alındığına vurgu yapan Karamollaoğlu, “ABD’nin PYD’ye gönderdiği silah ve mühimmat miktarı 900 tırı geçmiş. İçinde Türkiye’de bile olmayan silahlar var. Özel plakalar basılıyor, yeni bayraklar asılıyor. Bizim geleceğimizi silahla tehdit edenlerle dost olmadığımız gibi düşmanlarımıza silah desteği verenlerle de dost olamayız” dedi.
Karamollaoğlu, Türkiye’nin polemik siyasetinden dolayı gerçek gündemine bir türlü dönemediğini hatırlatarak, “Gerçek gündemimiz çöken ekonomidir. İşsizlik gerçeğidir. Artık sürdürülemeyen iç ve dış borçtur. İşte Türkiye’nin gerçek meselesi üreten değil tüketen ekonomi modelidir. Bitirilen tarım, yok edilen hayvancılıktır. Yapılan yanlış yatırımlar, yürütülen yanlış politikalardır.” dedi.
İktidarın tarımda olduğu gibi sağlık alanında da yanlış yatırımlar yaptığına dikkat çeken Karamollaoğlu, partisinin ‘Şehir Hastaneleri’ ile ilgili hazırladığı raporun detaylarını paylaştı. Devletin tıpkı köprülerde olduğu gibi şehir hastanelerinde de yüzde 70 doluluk garantisi verdiğini hatırlatan Karamollaoğlu, “Yani yüzde 70 doluluk sağlanamadığı zaman aradaki fark milletin cebinden çıkacak. Aynen yapılan yol, köprü ve hava alanları gibi. Şehir hastaneleri projesiyle adeta iktidar hastalığı teşvik ediyor” dedi.
"GUANTANAMO BENZERİ TEK TİP KIYAFET YANLIŞ"
Hapishanelerdeki doluluk oranlarının yüzde 106’lara vardığını hatırlatan Karamollaoğlu, mahkumların üç vardiya nöbetleşe uyuduğunu belirterek, bunların konuşulacağı yerde mahkumların tek tip kıyafetlerinin tartışıldığını ifade etti.
Adalete güvenin yüzde 15’lere indiği bir zamanda ‘Guantanamo işkence evi’ gibi tek tip kıyafetin gündeme gelmesini eleştiren Karamollaoğlu, “Karar vermişler; tek tip kıyafet badem kurusu rengi olacakmış. Bu tek tip kıyafette Guantanamo benzetmesini de çok yanlış bulduğumuzu ifade etmek istiyorum. Darbecilerin göğsüne yabancı yazılarlar ‘kahraman’ yazılmasının tedbiri öncesinden alınması lazımdı. Kalkıp bu yaşananlar üzerine bir de Guantanamo benzeri tek tip kıyafet getirilmek istenmesinin kesinlikle yanlış olduğunu belirtmek isteriz. Guantanama ABD’nin yüzkarasıdır. Onlar bile hukuka aykırı olduğu için Guantanama’yı kendi sınırları dışında Küba’da bulunduruyorlar. Ne yazık ki biz de kalkıp onların kabul etmediği, yanlış bulduğu ve kapatmaya çalıştığı Guantanama’yı ülkemize getirmeye çalışıyoruz. Kaldı ki bizde daha yargılamalar devam ediyor. Suçlu, suçsuz daha belli değil. Yargılananların bir kısmı suçsuz bulunup bırakılabilir. Guantanama’dakiler ise suçlu ve bazıları en az 15 yıldır yatıyor orda. Kesinlikle Guantanama ile benzerlik kurmak hatadır” diye konuştu.
"IMF BİLE BORÇ VERMEYEBİLİR ARTIK!"
Türkiye’nin bir an evvel gerçek gündemine dönmesi gerektiğine dikkat çeken Karamollaoğlu şöyle devam etti: “Gerçek gündemimiz çöken ekonomidir. İşsizlik gerçeğidir. Artık sürdürülemeyen iç ve dış borçtur. Bakın dün vergi rekortmenleri listesi yayınlandı. Kurumlar vergisinde ilk 10 retortmenin 8’i banka. Rant ekonomisi budur. Osmanlı çökerken de en çok kazanan galata bankerleriydi. İşte Türkiye’nin gerçek meselesi üreten değil tüketen ekonomi modelidir. Bitirilen tarım, yok edilen hayvancılıktır. Yapılan yanlış yatırımlar, yürütülen yanlış politikalardır. Bütün bu yanlış politikalara rağmen herhangi bir önlem alınmak yerine daha da batıyoruz. Bu şekilde bu politikalarla devam edilirse ne yazık ki daha çok bataklığa gömüleceğiz. Türkiye’nin itibarı dışarıda da yerlerde maalesef. Türkiye artık IMF’nin bile borç vermeyeceği bir ülke haline geliyor ne yazık ki. Öbür taraftan vergi rekortmenlerin ilk sırasındaki açıklanmadı. Şahıs olsa açıklanmayabilir ama bu bir kurum neden açıklanmıyor?”
"SADECE HOŞAF OLARAK GÖRMEYİN!"
Son günlerde gündemden düşmeyen ‘hoşaf’ meselesine de değinen Karamollaoğlu şunları kaydetti: “Herkes hoşaftan bahsediyor. Tabi bir de alay ediliyor ne yazık ki. Bir hanım kızımız organik maddelerle katkı maddesi olmadan ürünün raf ömrünü uzatacak bir buluş gerçekleştirmiş. Ama ne yazık ki birçoğumuz olayın içeriğine bakmadan dışarıdan eleştirmeye kalktı. Bunu tasvip etmemiz kesinlikle doğru bir şey değil. Bu genç kızımız bir çaba bir gayret ortaya koymuş katkı maddesi olmadan saklanabilen organik bir hoşaf elde etmiş. Sen de al başka bir şey yap. Türkiye’nin ve dünyanın GDO’lu ürünlerle ilgili sıkıntısını bilmeyen yok. Kızımı bu gayretinden dolayı tebrik ediyoruz ve ödüllendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Yapılan eleştiri ve alayları da kesinlikle doğru bulmuyoruz. İnşallah İstanbul İl Başkanlığımız kalkar kızımızı ödüllendirir. Bu mesele hoşaf olarak değil, ürünün ömrünü uzatma olarak bakalım.”
"TARIM VE HAYVANCILIK POLİTİKANIN ÇÖKTÜĞÜNÜN GÖSTERGESİDİR"
“Yerli Malı Haftasını hatırlayan var mı şimdi?” diye soran Karamollaoğlu, ilkokulda ülkede üretilen ve yetiştirilen ürünlerin bu haftada sergilendiğini hatırlattı. Şimdi ise Türkiye’nin tarım ve hayvancılıkta dışarıya bağımlı hale geldiğini belirten Karamollaoğlu, “Dünya’da en fazla canlı hayvan ithal eden ikinci ülkeyiz. 2011-2015 döneminde damızlık, besilik ve kasaplık olmak üzere yaklaşık 1.4 milyon büyükbaş hayvan ithalatı yapılmış. Şimdi yeni bir kararname ile sıfır gümrükle, 500 bin canlı büyükbaş hayvan ithalatına izin veriliyor. Çok daha vahimi aynı kararname ile, cumhuriyet tarihinde ilk kez 475 bin küçükbaş canlı hayvan yani koyun ve keçi ithalatına da imkan tanınıyor. Peki bütün bunlar ne için yapılıyormuş? Et ve gıda fiyatlarını düşürerek, enflasyonu tek haneli rakamlarda tutmak için! Kusura bakmayın siz bu kafayla enflasyonu değil çiftçiyi sıfırlarsınız. Üreticiyi sıfırlarsınız. Nitekim öyle oluyor. Anadolu hızla boşalıyor. Çözüm ithalatın önünü açmak, gümrüğü sıfırlamak değil üreticiyi güçlendirmektir. Öbür taraftan teşvik primleri ürüne verilir, araziye tarlaya verilmez. Eğer kalkıp teşvik primini tarlaya verirseniz İstanbul’daki Ahmet, Mehmet tarlasında ürün yetiştirmek için kendisini yormaz. Kalkıp ürüne vermek yerine araziye teşvik vermeye devam ederseniz bu ahmaklığın zirvesi olur! hakikaten akla ziyan bir uygulama. Bu ne demek oluyor peki? Tarım ve hayvancılık politikasının çöktüğünün göstergesidir” dedi.
"ŞEHİR ASTANELERİNİN HEPSİNİ DURDURUN, HASTALIK TEŞVİK EDİLİYOR"
İktidar partisinin ‘Şehir Hastaneleri’ projesini de eleştiren ve partisinin bu konuda hazırladığı ilk ve tek raporu kamuoyuyla paylaşan Karamollaoğlu, “Tıpkı tarımda olduğu gibi sağlıkta da çok yanlış yatırımlar yapılıyor. Bildiğiniz gibi Türkiye’nin dört bir yanına şehir hastaneleri kuruluyor. Bunlardan 18 tanesinin sözleşmesi imzalanmış durumda. 3 tanesi ihale sürecinde, 2 tanesi karar aşamasında, 8 tanesi de Yüksek planlama kurulunun onayını bekliyor. Devlet tıpkı köprülerde olduğu gibi, bu hastanelerde de yüzde 70 doluluk garantisi veriyor. Yani yüzde 70 doluluk sağlanamadığı zaman aradaki fark milletin cebinden çıkacak. Aynen yapılan yol, köprü ve hava alanları gibi. Aynen Osman Gazi Köprüsü’nde olduğu gibi. Osman Gazi’de istenen rakama ulaşılamadığı için devletin yani bizim cebemizinden 2017’nin ilk 50 gününde 225 Milyon Tl çıktı. Şehir hastaneleri projesiyle adeta iktidar hastalığı teşvik ediyor. Hükûmete çağrımız; Derhal şehir hastanelerinin hepsini durdurun. Eğer sağlık yatırımları üzerinden de bir rant meselesine girerseniz çuvallarsınız” diye konuştu.