HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli'nin grup toplantısında yaptığı konuşmadan satır başları şöyle:
Adaletli bir yaşamı var edene kadar hep birlikte direnmeye devam edeceğiz. Adaletli bir yaşam, işkencesiz bir yaşamı var edene kadar mücadeleye devam edeceğiz.
İşkenceciler yine hortladı. 90'ların sahnelerini bir kez daha bu ülke yaşıyor. Ters kelepçe ile yere yatırılmış görüntüler sosyal medyaya düştü. Şanlıurfa'da bir operasyon gerçekleştiriliyor, oradaki halka işkence ediliyor. İşe giden insanların araçları taranıyor. Türkiye siyasetinin değişmez siyaseti 'Kürt'e zulüm' değişmiyor.
Her gün onlarca kadın öldürülüyor. Bu erkek egemen iktidarın, bu faşist zihniyetin en fazla yansıdığı yerlerden biri kadına yönelik şiddettir. İktisadi şiddet alanında da en fazla mağdur olan kesin yine kadınlar. En adaletsiz koşullarda çalışanlar yine kadınlar. Sosyal yaşantıdan dışlanmaya çalışan, şiddet gören yine kadınlar. Nafaka düzenlemesi yine kadınlar aleyhine hayata geçirilmeye çalışılıyor. Kadına karşı şiddet bir toplumu tecritleştirmektir. Bu şiddetin, zulmün sürmemesi için barış isteyenlerin sesi kısılıyor. Barış akademisyenlerin yönelik şiddet yargı eliyle devam ediyor. Füsun Üstel sırf barış istedi diye 11 ay cezaevinde kalacak. Akademisyenlerini cezaevine sokmaya çalışan bir iktidar var.
Çok yakında hepsiyle buluşacağız. Bu ceberrut iktidara karşı bu özgürlük mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz. Çünkü bu özgürlük mücadelesinin önünde bu faşizme karşı mücadelenin en önünde annelerimiz var. Evlatlarımız ölmesin diye açlık grevleri ölüm oruçları son bulsun diye her gün bu ülkenin sessizliğine inat seslerini yükseltmeye devam ediyor. O yüzden biz de annelerimizle beraber bu sese ses katmaya devam edeceğiz. Zulüm son bulsun, savaş son bulsun diye onurlu barış mücadelesine ses katacağız. 6.5 aydır Leyla Güven açlık grevinde. Bu kahrolası sessizliği yıkmak için haykırıyor. Tüm dünyayı duyarlı olmaya davet ediyor. Cezaevlerinde 300'den fazla tutsak açlık grevinin 158. gününde. Sabahat Tuncel, açlık grevinin 166. gününde. Van vekillerimiz açlık grevinin 75. gününde. İstiyorum ki buradan bugün açlık grevinde olan 300 tutsağın da ismini sayayım istiyorum. Bugün cezaevlerinde açlık grevinde olanların sayısı 3 bine yaklaşmaktadır. Ölüm orucunda 30 kişi var. Çok ciddi sağlık sorunları yaşıyorlar. Bu insanların yardımına koşmak yerine cezaevleri bu insanlara baskı uyguluyor, almaları gereken sıvıları engelliyor, böyle bir faşist anlayışla karşı karşıyayız.
Annelere olan saldırılara herkes sessiz. Bu sessizlik ürkütücüdür. Gelin hep birlikte bu sessizliği yırtalım. Tüm Türkiye halklarına buradan bir kez daha sesleniyoruz, gelin bu mücadeleye omuz verin. Adalet Bakanı'na da sesleniyorum, Önemli bir adım attınız bunu tamamlama amanı gelmiştir. Bu açlık grevi ve ölüm oruçlarının sonlanması için gerekli düzenlemeyi yapın, üzerinize düşeni yapın.
HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli partisinin grup toplantısında Samsun'daki 19 Mayıs törenlerinde liderlerin verdiği fotoğrafı eleştirdi. Temelli "19 Mayıs'ın ruhuna vakıf olmayanlar, cumhur ittifakına iman tazelemeye gitmişler, tespih tanesi gibi dizilmişler. Sanırsınız emeklilik hatırası, bekleyin çok yakında hepinizi siyasetten emekli edeceğiz" diye konuştu.
"Bu neyin fotoğrafı, neyin ittifakı? Kürtler yok, kadınlar yok, tespih tanesi gibi dizilmişler, bu neyin ittifakı?. Bu 19 Mayıs'ın ruhuna aykırıdır" ifadelerini kullanan Sezai Temelli, fotoğraftaki liderleri 19 Mayıs'ı siyasete alet etmekle suçladı. HDP Eş Genel Başkanı "Bunun üzerinden HDP'ye saldırı peşindeler" diye konuştu.
Medyayı ele geçirmeleri yetmiyor, çok az kalmış bağımsız medya kuruluşlarına da cezalar yazılıyor.Bu denli saldırgan bir siyasetle karşı karşıyayız. Acz içine düşmüş bir iktidarı izliyoruz.TRT bizi takip etmiyor ama biz TRT'yi takip ediyoruz. TRT'de yolsuzluklar ayyuka çıkmış durumda.Bu TRT'nin finansmanını biz vergilerle sağlıyoruz, adeta iktidarın borazanı olmuş durumda.
Adeta bütün ülkeyi bir adaletsizlik cenderesinde sıkan bir iktidar var karşımızda.
Mardin'in elektirikleri kesilmiş MARSU'nun borçları yüzünden. Kayyum giderken nasıl bir borç bırakmış. Belediyeleri çalışamaz halde bırakıp gidenler şimdi yine Kürt halkından hesap sorma peşinde. Onlar ders çıkarmak yerine 31 Mart'ın acısını çıkarma peşindeler.
Barış isteyenlerin sesi kısılmak isteniyor. Barış akademisyenlerine yönelik şiddet yargı eliyle devam ediyor. Cezaevine girmeyi bekleyen 200'e yakın akademisyen var, neden barış istediler diye. Haluk Savaş hocamız ihraç edildi, yargılandı, beraat etti. Pasaport verilmiyordu. Hiçbir suçu olmamasına rağmen pasaportu zaruri haller nedeniyle veriliyor. Yüzlerce gazeteci cezaevinde, bunlar bu ülkenin nasıl bir şiddet ortamında olduğunu gösteriyor. Bu ceberrut iktidarla mücadelemizi tüm bu arkadaşlarımız özgür kalana kadar sürdüreceğiz.