CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu konuşmasında, 'Sevgili dostlar, o hep adaleti savunmuştur. Devletin adaletle, liyakatle yönetilmesi gerektiğini söylemiş ve bunu dillendirmiştir. Hacı Bektaş-ı Veli’ye göre, insan iyilikte yarışmalı, haksızlığa karşı direnmeli, adaletten sapmamalı ve hiçbir zaman umutsuzluğa düşmemelidir' dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu da yaptığı konuşmada, 'Yapılacak tespitler üzerine Sayın Genel Başkanım bize hangi talimatımızı verirseniz koşa koşa Tunceli’nin her ihtiyacını gidermeye İstanbul halkı olarak hazırız' dedi.
Kılıçdaroğlu'nun konuşması şöyle:
'Hacı Bektaş-ı Veli’nin gönül dostları, hepinizi saygıyla sevgiyle muhabbetle selamlıyorum. Bugün hep birlikte, İstanbul’da, Hacı Bektaş-ı Veli’yi anıyoruz. Bir Anadolu ereni, bir bilgeyi, hoş görüyü, insanı sevmenin, doğayı sevmenin erdemini bize anlatan bir Anadolu bilgesini anıyoruz. Aklı kullanmanın, doğruyu bulmanın, inançta derinleşmenin yolunu yani tasavvufu bize, o öğretiyor. Araştırmacı Rıza Yıldırım, ‘Anadolu’da üç tasavvuf anlayışı vardır’ der. Birincisi Fakih Ahmet ve Hacı Bektaş tarafından temsil edilen akıl yolu. Ki bu yolun takipçilerini Rum Erenleri denir. İkincisi Mevlâna tarafından temsil edilen aş yolu. Üçüncüsü Seyid Mahmudi Hayranı tarafından temsil edilen cezve yoludur.
Sevgili gönül dostları… Hacı Bektaş-ı Veli bu topraklarda yaşayıp, anlayana çok şey söyledi. O dedi ki, ‘En büyük keramet, çalışmaktır.’ O dedi ki, ‘Adalet her işte hakkı bilmektir.’ O dedi ki, ‘Arifler, hem arıdır hem arıtıcı.’ O dedi ki, ‘En yüce servet, ilimdir.’ O dedi ki, ‘Kibrin aslı şeytan, tevazunun aslı rahmandır.’ O dedi ki, ‘Düşünce karanlığına ışık tutanlara ne mutlu’. O dedi ki, ‘Çalışmadan geçinenler bizden değildir.’ O dedi ki, ‘Alimin uykusu, cahilin ibadetinden üstündür.’ O dedi ki, ‘Kimsenin ayıbını arama, kendi ayıbını gör.’ O dedi ki, ‘Dini, dili rengi ne olursa olsun iyiler iyidir. İyiler her an iyidir.’
Gönül dostları, sevgili dostlar, çağlar ötesinden onun söyledikleri bugün kâinatın evrensel kurallarına dönüşmüş durumda.
O elinde kılıç değil, aydınlanmanın meşalesini taşımıştır. Yaşamı boyunca hep hakkı ve adaleti savunmuştur. Toplu, onun güvercin donuyla Anadolu’ya geldiğini kabullenmiştir. Çünkü o barışın, huzurun birlikte yaşamanın öncüsü olmuştur. Kimseyi ötekileştirmemiş, o kendi deyimiyle 72 milleti bir görmüştür. O, ünlü düşünür, mutasavvıf, Ahmet Yesevi ocağında yetişmiş, feyz almıştır.
O bu topraklarda, insan-ı kâmil olarak ünlendi. Aklı kullanmayı ve bilimi öğütledi. ‘Eğer bir yeri karanlık olarak görüyorsan bil ki perde senin gözündedir’ diyordu. Dergahında düşüncelerini, öğrencilerine aktararak yaygınlaşmasını sağladı. Onun dergahında eğitim görenler, eğitimlerini tamamladıktan sonra Anadolu ve Rumeli coğrafyasına dağıldılar. Bugün Avrupa’nın pek çok ülkesinde onun düşünceleri toplumu aydınlatıyor.
Sevgili dostlar, o hep adaleti savunmuştur. Devletin adaletle, liyakatle yönetilmesi gerektiğini söylemiş ve bunu dillendirmiştir. Hacı Bektaş-ı Veli’ye göre, insan iyilikte yarışmalı, haksızlığa karşı direnmeli, adaletten sapmamalı ve hiçbir zaman umutsuzluğa düşmemelidir. Hünkâr böyle söylüyor, ama bugün dünyada yaşadığımız acı ve gerçekten de acı gerçekler var. Bugün dünyada savaş alanlarının açlık ve kıtlık yaşayan bölgelerin büyük bir bölümü, İslam ülkeleri. İslam ülkelerinde acı var, kan var, gözyaşı var. Yerinden yurdundan edilen, ülkelerinde göç etmek zorunda olan Müslümanlar var. Afganistan’da yaşananlar sadece bizi değil, tüm dünyayı endişelendiriyor. Demokrasi, insan hakları, eğitim, sağlık toplumsal eşitlik, adalet gibi alanlarda temel alanlarda Müslüman ülkeler gerçekten de perişanlığı yaşıyor. Dileriz yaşanan acı, dökülen kanlar son bulur. İslam dünyasında huzur ve adalet gelir. Adalet ve huzur kazanmış olur.
Sevgili dostları Anadolu’yu bize yurt yapan, bu toprakları ilim irfan bahçesi haline getiren bütün erenlerimizi, velilerimiz, mürşitlerimizi, pirlerimizi, dervişlerimizi, dedelerimizi huzurlarınızda bir kez daha rahmet ve minnetle anıyorum. Bize bu güzel ülkede, özgür bir şekilde, onurumuz ve şerefimizle yaşama hakkı, imkânı veren başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, bütün kahramanlarımıza, şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyor, gazilerimize şükranlarımızı sunuyorum'
Ekrem İmamoğlu'nun konuşması şöyle:
'Saygıdeğer genel başkanım, çok değerli siyasi partilerin temsilcileri; bugünün oluşmasında büyük emeği geçen Alevi kurumlarımız, cemevlerimiz ve bu kurumların kıymetli temsilcileri, başkanları, milletvekillerimiz ve özellikle bu akşam bizi yalnız bırakmayan İstanbullu hemşehrilerimiz, hanımefendiler, beyefendiler, sevgili dostlar, canlar hepinizi gönülden merhaba diyorum. Hepiniz hoş geldiniz.
Kerameti taç da değil başta görenlerin, dostu yaralandığı için gönlü hoş olmayanların; incinse de incitmeyenlerin bu büyük buluşmasında hep birlikte olmaktan çok büyük mutluluk duyuyorum. Ne güzel bir arada olmak, ne güzel bir olmak, iri olmak, diri olmak… Hoş geldiniz.
Bildiğiniz gibi bugün, buluşmamızın önemli bir sebebi de var. UNESCO, bu yılı Hacı Bektaş-ı Veli’nin vefatının 750. yıl dönümü, Yunus Emre’nin vefatının 700. yıl dönümü, Ahi Evran’ın doğumunun 850. yıl dönümü başlıklarıyla tüm dünyaya ilan etti. Biz de bu vesileyle, Serçeşme Meydanı’nda, İstanbul’un bu boyuttaki ilk Hacı Bektaş-ı Veli buluşmasını gerçekleştirmenin sevincini, onurunu ve gururunu yaşıyoruz. Bugün, ikinci günümüz. Üç gün boyunca burada can cana, gönül gönüle olacağız. Onun temsil ettiği değerleri yeniden hatırlayacak, insan doğa, canlı, sevgisini farklılıklarıyla kucaklayan hoş görüsünü hep birlikte bir arada yad edeceğiz. Kadınıyla, erkeğiyle, çocuğuyla, genciyle bir arada yad edeceğiz.
Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli’nin Horasan’dan Anadolu’ya gelip bu toprakları sarmaladığı tarihten bu yana tam 781 yıl geçti. Tam 781 yıldır barışa, bilime, hakikate ve canlı, cansız tüm varlıklara hürmet eden eşsiz inancıyla insanlığa ışık olmaya devam ediyor. Ne kadar şanslıyız, Hacı Bektaş, sonsuz bir kaynaktır. Bir serçeşmedir. Yüz yıllar sonra bile onun gönül pınarından hala besleniyoruz. Yüz yıllar geçse de beslenmeye devam edeceğiz. Bu pınar; yolunun geçtiği, suyunun değdiği, damlasının düştüğü ne varsa can veriyor.
Bugün; Hacı Bektaş’ın birlik, beraberlik, kardeşlik çağrılarına, insanlık olarak büyük ihtiyaç duyuyoruz. Bu açıdan; UNESCO’nun 2021 yılını Hacı Bektaş-ı Veli, Yunus Emre ve Ahi Evran’ı Anma Yılı kabul etmesi insanlık adına çok değerli bir adımdır.
Hiçbir ayrımcılık yapmadan tüm insanlığa aynı nazarda, bütün insanlığa aynı şekilde bakmanın hoş görüsünü ve erdemini taşıyan bu eşsiz mirasa ilgiyle, sevgiyle ve sonsuz cesaretle sahip çıkmaya devam edeceğiz.
Bu mirasa sahip çıkmanın yolu ise en başta halka hizmet etmekten geçer. Bu aşkla Serçeşme yurdu, Hacı Bektaş ilçesine çok değerli genel başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun talimatlarıyla bu güzel ilçeye iki yıl boyunca ilçemizin belediye başkanıyla birlikte hizmet etmek bizlere de nasip oldu. İlçemizin birçok ihtiyacına İstanbul’un gönlü zengin insanlarıyla birlikte katkı sunmanın büyük gururunu yaşıyorum. Var olan büyük bir eksikliği hep birlikte kapattık. Bu kutsal mekânın bütün ihtiyaçlarına her noktasına değmenin, değinmenin ve eksikliklerini gidermenin gururunu yaşıyoruz. Biz bu hizmetleri, Hacı Bektaş’ın düşüncesine inancına, felsefesine dolayısıyla da insanlığa yapılan hizmetler olarak görüyoruz. Bu manada emeği geçen herkese yürekten teşekkür ediyorum.
Bundan sonra da Hacı Bektaş’a el birliğiyle, gönül birliğiyle nice güzel hizmetlerin sürdürüleceğini de tüm kalbimle inanıyorum.
Bugün, şunu da ifade etmek isterim. Türkiye’mizin neresinde ihtiyaç varsa oraya koşuyoruz. Ne yazık ki birkaç gündür de Tunceli’de dağlarımız yanıyor, ormanlarımız yanıyor. Bir an önce müdahale edilmesini bekliyoruz. Değerli Genel Başkanımızın, bize diğer noktalarda da verdiği talimatları bildiğimiz üzere, burada da oluşacak ihtiyaçlara göre, ki o güzelliği yaşadım, Munzur’u biliyorum, Tunceli’yi biliyorum, o güzel dağlarını biliyorum; yapılacak tespitler üzerine Sayın Genel Başkanım bize hangi talimatınızı verirseniz koşa koşa Tunceli’nin her ihtiyacını gidermeye İstanbul halkı olarak hazırız.
Bize bugün; hem ülkemizde, hem şehrimizde hem dünyada Hacı Bektaş’ın ruhu, düşüncesi yeter.
Umarım, doğup geldiği Horasan’dan buraya doğru olan bütün ülkelerdeki Afganistan başta olmak üzere bütün ülkelerdeki çatışmanın, kavganın, savaşın son bulduğu günleri Hacı Bektaş’ın o doğduğu güzel topraklara yakışan günleri hep birlikte görürüz. Bundan böyle de bizler, Hacı Bektaş’ın yolunda ne arasak önce kendimizde aramaya ve şu öğüdüne daima kulak vermeye devam edeceğiz: Sevgi, muhabbet kaynar yanan ocağımızda, bülbüller şevke gelir, gül açar bağımızda; hırslar, kinler yok olur aşkla meydanımızda, arslanlar ile ceylanlar dosttur kucağımızda.'