Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın kabine toplantısı devam ederken açıklama yapıyor. Kalın, Seçimlerden sonra IMF'ye gidileceği iddiası üzerine, "Bu tip rivayetlere itibar edilmesin, bunlar algı operasyonlarıdır. Türkiye için IMF yılları geride kaldı" dedi. Kalın, "Suriye'deki temaslar direk rejimi tanımak anlamına gelmez" ifadelerini de kullandı.
İşte Kalın'ın açıklamalarından satır başları:
Münbiç ve Fırat'ın doğusunda da benzer bir modelin uygulanması için bizim temel beklentimiz, bölgenin kontrolünün Türkiye'de olması
Ocak ayı itibariyle ticaret hacmimiz yüzde 6,3'lük bir artış gösterdi ki bu Türk sanayicisinin ve üreticisinin dünya pazarlarına erişiminin ne kadar güçlendiğini, arttığını bir defa daha gösteriyor.
IMF açıklaması
Enflasyonda rakamın daha aşağı çekilmesi için bir dizi program hayata geçirildi. 2020 yılında enflasyon hedefinin yüzde 8 olarak belirlenmesi ekonomomizin ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor. Türkiye'nin seçimlerden sonra IMF'ye gideceğine dair birtakım rivayetlerin dolandırıldığını görüyoruz. Kimse buna itibar etmesin. Bunlar Türk ekonomisine dair algı bulundırma operasyonlarıdır. Bu algı operasyonun nereden kaynaklandığını bilioruz. Türkiye'nin IMF ile ne seçimden sonra ne seçimden önce işbirliği sözkonusu değildir. Türkiye'nin IMF'yle ilişkisi sözkonusu değildir.
Çipras'ın açıklamaları
Yaklaşımlarının pozitif ve iyi niyetli olduğunu göstermektedir. Yarınki görüşmelerin bu çerçevede gerçekleşeceğine inanıyoruz."
Yeni askerlik yasası
4 Prensip üzerinde çalışmalar devam ediyor.
Bedelli askerliğe şuan 635 bin kişi başvurdu. Yeni askerlik modeli üzerinde çalışılıyor. Bunu daha da çeşitlendiren, 6-9-12 ay gibi zaman dilimlerine yayılabilecek çalışmalar var. 4 tane temel prensip var. Birisi, öngörülebilirlik. İkincisi ihtiyaçlar. Üçüncüsü yükümlülerin eğitimi meselesi. Dördüncüsü ise sürekliliği. Bununla ilgili bir hazırlık yapılıyor. İl sonuçlar kabineye sunuldu.
'Temaslar rejimi tanımak anlamına gelmez'
"İstihbarat birimlerimiz Türkiye'nin güvenliği çerçevesinde ve Suriye sahasındaki yürüttükleri operasyonların emniyeti ve selameti açısından zaman zaman farklı merkezlerle buna Şam'da dahil, Haseke, Kamışlı'daki rejim unsurlarıda dahil olmak üzere bir takım temaslarda bulunabilirler. Bunda şaşıracak bir durum yok ama bu direkt rejimin meşruiyetini tanıma anlamına gelmez. Biz, Suriye'nin toprak bütünlüğü çerçevesinde güven ve istikrarını sağlayacak adımların atılması için Cenevre ve Astana sürecinde de bulunduk, bulunmaya devam ediyoruz.
Bize göre Esed rejimi, meşruiyetini yitirmiş ve geleceği vaat etmekten uzak olan bir rejimdir."