Cumhuriyet gazetesi, Sayıştay’ın kanser ilaçlarının gümrükten giriş fiyatı ile izin verilen nihai satış fiyatları arasındaki 46 kata varan farkı dünkü sayısında duyurmuştu. 2017 tarihli sansürlenen raporun yeni çıkan ayrıntılarına göre tıbbi malzemelerin de gümrük giriş fiyatları ile hastane alış fiyatları arasında yüzde 700 ile yüzde 2 bin 500’lere varan farklar tespit edildi.
Hazal Ocak'ın haberine göre Sayıştay Başkanlığı’nın hazırladığı ve yayımlanmadığı belirtilen “Üniversite Hastanelerinin Mali Yapılarının Sürdürülebilirliği Konu Denetim Raporu”nun yeni ayrıntıları ortaya çıktı. Sayıştay denetçileri sadece kanser ilaçlarının değil, tıbbi sarf ve cihazların gümrükten giriş fiyatları ile hastanelere satış fiyatları arasındaki farkları inceledi. Tıbbi sarf ve cihazlarda ürün çeşitliliğinin çok fazla olması nedeniyle herhangi bir fiyat ve miktar kontrolü olmadığının altı çizilen raporda “İlaçlarda olduğu gibi bu ürünlerin gümrükten giriş fiyatlarının TİTCK ve SGK tarafından bilinmediği, bu nedenle durumun ilaç piyasasına göre daha fazla kontrol dışı olduğu görülmektedir. Yaklaşık 8 milyar TL olduğu tahmin edilen tıbbi sarf ve cihaz piyasasında ciro ve miktar bazında dışa bağımlılığın yüzde 85 civarında olduğu düşünüldüğünde bu alandaki riskin ilaç piyasasına göre daha yüksek olduğu anlaşılmaktadır” denildi.
Sayıştay, incelediği bazı ürünlerde gümrük girişleri ile hastanelerin alış fiyatları arasında yüzde 700 ile yüzde 2 bin 500’lere varan farklar olduğunu tespit etti. Rapora göre hastaneler aynı ürünü yüzde 489 ile yüzde bin 549 arasında değişen kâr marjlarıyla aldı. Ürünü en ucuz fiyatla temin eden hastanenin alım fiyatı ile gümrük giriş fiyatı arasında bile yüzde 500 oranında kârlılık olduğu görüldü.
Bu, sadece bir kısmı
Raporda birçok ürünün gümrük girişleri ile barkod eşleştirmesi yapılamadığından tespit edilenlerin gerçek durumun küçük bir bölümünü içerdiği vurgulanarak “Herhangi bir fiyat, kalite ve miktar kontrolünün olmadığı bu alanda hastanelerin alım fiyatları ile gümrük fiyatları arasında çok daha büyük farklar olduğu kanaatine varılmıştır” ifadeleri kullanıldı. Tespit edilen bu durumun özelde üniversite hastanelerinin mali yapısını bozduğu belirtilen raporda özetle şu sözler kaydedildi: “Sağlık Bakanlığı hastaneleri başta olmak üzere özel sektör dahil tüm sağlık hizmeti sunucularını doğrudan etkilemektedir. Ancak SGK’nin sağlık hizmetlerinin ana alıcısı olması nedeniyle, gümrük fiyatları bilinmeden SUT fiyatlarını belirlemesi bu fiyatların rasyonel olmasını engellemektedir. Bu durum sağlık sisteminin sürdürülebilirliği önünde büyük yapısal sorun olarak durmaktadır.”
‘Vatandaş, faturayı canıyla ödüyor’
Raporu inceleyen TBMM KİT Komisyonu üyesi ve CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz gazetemize şu değerlendirmede bulundu: “Kaliteli hizmet üretemiyor, sağlık emekçilerine performans ödemesi yapılamıyor, ödeme güçlüğü nedeniyle açtığı ihalelerin birçoğuna katılan firma olmuyor, en basit hijyen malzemesinin bile tedarikinde sorun yaşanıyor. Sayıştay raporu bu gerçekleri doğrular nitelikte. Bu raporda, üniversite hastanelerinin mali yapısının bilerek ve isteyerek nasıl çökertildiği detaylı olarak açıklanıyor. Zararın boyutları hastaneden hastaneye değişiyor. İktidarın plansız, öngörüsüz ve hesapsız sağlık politikaları nedeniyle, üniversite hastanelerindeki hizmet kalitesi düşüyor, bilimsel araştırmalar azalıyor ve sürdürülebilir mali yapı hızla çöküyor. Faturayı ise üniversite hastanelerindeki yetersizlikler nedeniyle tedavi olamayıp hastaneden hastaneye sevk edilen vatandaşlarımız sağlığını kaybederek, canıyla ödüyor.”