Ankara'da Ulus'taki Atatürk Heykeli'nin önünde bir araya gelen Birleşik Kamu-İş konfederasyonu ve ona bağlı sendikalılar, AKP iktidarının ekonomi politikalarına tepki gösterdi.
'3600 EK Gösterge nerede yahu!', 'Krizdeyiz! Acaba hepimiz aynı gemide miyiz', 'Varlığı (Varlık Fonu) saltanata, açlığı ve yoksulluğu emekçilere' dövizlerini taşıyan emekçiler sık sık 'direne direne kazanacağız' sloganını attı.
Eyleme Birleşik Kamu-İş Genel Sekreteri Mücahit Dede, Genel Mali Sekreteri Ali Taştan, Genel Örgütlenme Sekreteri Hasan Kütük, Dış İlişkiler ve Ar-Ge Sekreteri Doğan Altun hazır bulundu. Ayrıca Konfederasyonumuza bağlı Eğitim-İş Genel Başkanı Orhan Yıldırım, Genel Sağlık-İş Genel Başkanı Zekiye Bacaksız, Büro-İş Genel Başkanı Haydar Şahindokuyucu, Tarım Orman-İş Genel Başkanı Şükrü Durmuş, Tüm Yerel-Sen Genel Sekreteri Arap Mucur, Tapu Çevre Yol-İş Mali Sekreteri Mustafa Kayhan Kaya ve bağlı sendikaların Merkez Yöneticileri ile Şube Başkanları ve üyeler katıldılar.
Birleşik Kamu-İş konfederasyonu adına basın açıklamasını Genel Sekreter Mücahit Dede yaptı.
İşte basın açıklamasının tam metni:
SALTANAT’IN KRİZİNİN BEDELİNİ YURTTAŞLARIMIZ ÖDEMEYECEK!
Son dönemlerde ülke tarihimizin en büyük ekonomik krizlerinden birini yaşadığımız bir sürecin içerisinden geçmekteyiz. AKP iktidarının 16 yıl boyunca uyguladığı ranta dayalı çarpık ekonomik modelin neticesi olarak ortaya çıkan krizin bedelini yine en çok ülkemizin çalışanları ödemektedir.
Enflasyon oranı Ağustos ayı içerisinde yüzde 17,90 oranına yükselerek son 14 yılın zirvesine ulaşmıştır. Buna bağlı olarak açlık ve yoksulluk oranları, enflasyon ve dövizde yaşanan kur krizine bağlı olarak artmaya devam etmektedir. Ekonomide yaşanan daralma ve ülke siyasetinde yaşanan belirsizlikler yıl sonunda enflasyon oranlarının yüzde 20 oranına yükseleceğinin emarelerini ortaya çıkarmaktadır. TL, döviz kuru karşısında günden güne değil artık saat başı gerilemektedir. Döviz üzerinden dışa borçlanan, ülkemizin tüm kamu kurumlarını yok pahasına satan AKP iktidarı ülkemizi derin bir uçurumun içerisine sürüklemiş vaziyettedir. Merkez Bankası’nın son faiz artırım kararı ile ülkemiz de enflasyon ve borçlanma oranı daha da artacak ve buna bağlı olarak da yurttaşların alım gücü iyice azalacaktır. Bu pervasızlığın bedeli de yurttaşlarımıza ödettirilmektedir.
24 Haziran seçimleri ile tek adam rejimini ilan eden AKP iktidarı, ülkenin sorunlarını görmezden gelmekte ve yurttaşlarımızın açlık ve yoksulluk feryadına kulak tıkamaktadır. AKP iktidarı, sürekli olarak “yerli ve milli” olmakla övünmekte ancak içerisine düştüğü gösterişli ve savurgan hal, emekçiler tarafından inandırıcı bulunmamaktadır. Siyasal iktidarın, savurganlığının ve bitmez tükenmez lüks hevesinin bedelini de bu ülkenin yoksul yurttaşları ve çalışanları ödemektedir.
Açlık sınırının 2164 TL, yoksulluk sınırının da 8119 TL’yi geçtiği ülkemizde yurttaşlarımız günden güne yoksullaşırken, sofrasındaki ekmeği gün geçtikçe daha da küçülmektedir. Yurttaşlarımız artık mutfağındaki temel besin maddelerini dahi karşılayamaz duruma gelmiş, yapılan her zam karşısında insanlarımız her yeni güne yeni zorluklar ile başlamak zorunda kalmıştır. Sadece Ağustos ayı içerisinde 4 kişilik bir ailenin beslenme ihtiyaçları olan temel gıda ürünleri için harcamaları gereken tutar bir önceki aya göre yaklaşık yüzde 2 oranında artmıştır. Ülkemiz, Dünya’nın en büyük ikinci un ihracatçısı konumunda iken ne yazık ki bir dilim ekmeğe muhtaç hale gelmiş bulunmaktayız.
Öte yandan AKP’nin 24 Haziran seçimleri öncesi memurlara vaat ettiği 3600 ek gösterge ödeme sözü havada kalmıştır. Şu ana kadar iktidar yetkilileri tarafında herhangi bir açıklama yapılmamış, iktidar bir kez daha memurlarımızı yüz üstü bırakmıştır. Siyasal iktidar, saraylara, makam odalarına, lüks araçlara para bulma noktasında sıkıntı çekmezken, ülkesinin memurlarına ve asgari ücret ile geçinen milyonlarca işçisine yapacağı zammı çok görmektedir. Ayrıca yerel yönetimlerin ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın bütçesinden sözde tasarruf adı altında kesintiler yapılmaktadır. Buradan bir kez daha AKP iktidarına sesleniyoruz; eğer tasarruf tedbiri almak istiyorsanız Milli Eğitim’den değil Diyanet’in bütçesinden kesinti yapın.
Cumhuriyetimizin ilerici değerlerine düşman olan AKP rejimi, 16 yıllık iktidarı boyunca ülkemizin tüm kamu varlığını satmış, ülkemizi dış ülkelere bağımlı hale getirmiştir. Tüm bunların yanı sıra ülkemizi laik hukuk devleti ilkesinden koparmış, ülkemizi kabile devleti yapısına uygun şekilde yönetmeye soyunmuştur. Varlık Fonunu kendisine bağlayan, ülkenin hazinesini damadına emanet eden, aile yakınlarını bürokrat olarak atayan bir sistem emekçileri yoksulluğa sürükleyecektir.
Ülkemizin emekçileri, yoksullukla boğuşurken, yurttaşlarımız geçim sıkıntısı yüzünden kendi canına kıyarken, öğretmenlerimiz, memurlarımız atanamazken AKP iktidarı, kendi çıkarları için kendi yarattıkları krizin bedelini bizlere ödetmeye kalkışmaktadır.
Bizler bu ülkenin yurttaşlarıyız, Saray rejiminin tebaası değiliz.
Bizler Cumhuriyetimizin ilerici ve aydınlanmacı değerlerine sıkı sıkıya bağlı, Atatürk devrimlerinden ödün vermeyen çalışanları ve emekçileriyiz.
Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu olarak; buradan bir kez daha siyasal iktidara sesleniyoruz; yarattığınız yıkımın bedelini bizler asla ve asla ödemeyeceğiz. Yoksulluk ve açlık yurttaşlarımız için bir kader değil, sizlerin eseridir. Tüm kamu iş görenlerini ve emekçileri Saray’ın israf ve rant rejimine karşı çıkmaya davet ediyor, soframızdaki ekmeğimiz ve çocuklarımızın geleceğini Saray rejimine teslim etmemeye çağırıyoruz.
Mücahit DEDE
Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu
Genel Sekreteri