Halk TV'de Günaydın Türkiye programında konuşan Sağlık Çalışanları Hak ve Mücadele Derneği (SAHADER) Eğitim Sekreteri Ayten Çiçek, sağlık sektöründe yaşadıkları sıkıntılara dikkat çekerek, sağlık otoritelerin artı seslerini duymaları konusunda çağrıda bulundu.
SAHADER Eğitim Sekreteri Ayten Çiçek, çok fazla olumsuzluk yaşadıklarını ve koronavirüs salgınının en başından beri sağlık çalışanlarının büyük bir öz veriyle mücadele veriyor olmasına rağmen normalleşme sürecine çok çabuk geçilmesini eleştirdi.
"Sağlık otoritelerinin bizi görmesini istiyoruz"
Çiçek sözlerine şöyle devam etti:
"391 sağlık şehirdi verdik. 200 binden fazla sağlık çalışanı enfekte oldu. Bizim için herkesten daha fazla kötü olan günlerdi. Pandemi süresince çok fazla sıkıntıyla karşılaştık. Ekonomik olarak zor durumdayız. Sürekli hastalanıyoruz. Çocuklarımıza bakıcı bulamadık. Kreşler ve anaokulları kapalıydı. Biz o tulumlar ve maskeler içinde o kadar olumsuzluklar yaşarken, herkesin bu kadar çabuk normalleşmesini anlayamıyoruz. Bu bize çok fazla geliyor. Çünkü biz hayatlarımızdan, çocuklarımızdan ve ailelerimizden vazgeçtik. Yaptığımız işe saygı duyulmasını ve sağlık otoritelerinin bizi görmesini istiyoruz. Emeklerimiz heba olsun istemiyoruz. Çünkü ne kadar süreceği belli olmayan bir pandemi yaşıyoruz. Daha yavaş yavaş 65 yaş altına aşı yapmaya başladık ve muhtemelen uzun bir süre devam edecek.
Biz sağlık çalışanlarının çok fazla sorunu var. Ekonomik olarak zor durumdayız, çalışma şartlarımız ağır, çalışma sürelerimiz uzun. Herkesin bildiği üzere çok fazla şiddete ve mobbinge maruz kalıyoruz. O kadar çok derdimiz var ki hangi birini anlatsam bilemiyorum.
"Sistemime düşen hasta sayısı 3'tü şimdi 40-50'ye yükseldi"
Pandeminin bütün yükünün sağlık çalışanlarına yüklendiği bir sistemde, pandemi sürecinin başarılı sonuçlanmayacağı ortada. Sadece sağlık çalışanlarının izinlerini kısıtlamakla, emekliliklerini ve istifalarını önlemekle bu pandemi savaş kazanılmaz. Bu topyekün bir savaş. Bu savaşta toplum kısmı, sağlık çalışanları kısmı, sağlık bakanlığı ve otorite kısmı var. Ama nedense salgın süreci hep sağlık çalışanlarının kısıtlamalarıyla geçiyor.
Toplumun yeterince destek verdiğini düşünmüyorum. Sağlık otoritelerinin toplumu bu konuda organize edemediğini düşünüyorum. Çok erken normalleştik. Çünkü geçen haftalarda sistemimize düşen hasta sayısı çok azken, bu hafta ciddi anlamda arttı. Geçen hafta sistemime düşen hasta sayısı 3'tü şimdi 40-50'ye yükseldi.
"Erken normalleşmeyle vakalar arttı"
Maskelerle nefes almak gerçekten çok zorlaştı. Biz bunun geçici bir süreç olduğunu düşündük ama bu süreç uzadı. Bu yüzden birilerinin bu konuda bize destek olmasını istiyoruz. Topluma çok büyük bir görev düşüyor. Erken normalleşmeyle vakalar arttı.
"Sağlık Bakanımız bizi kesinlikle muhattap almıyor"
Aylardır Twitter'dan Sağlık Bakanımız Sayın Koca'ya sesimizi duyurmaya çalışıyoruz ama sağolsun Sağlık Bakanımız bizi kesinlikle muhattap almıyor.
Onun dışında 2015 ile 2017 yılları arasında intihar eden sağlık çalışanları sayısı 431, bu çok ciddi bir rakam. 2017 yılından sonra bu konuda başka bir araştırma yok. O dönemde CHP Milletvekili Murat Emir'in o zamanki adıyla BİMER'e verdiği bir soru vermişti. Biz de sonra CİMER'e sorduk 'Böyle bir araştırma var mı?' diye. Bu konu araştırmaya tabi bu yüzden cevap verilemeyeceğine dair bir cevap geldi.
"Hakkımız ödenmez diyorsunuz ama hakkımız ödenebilir"
Şunu anlatmaya çalışıyorum; bütün bu süreç içerisinde sağlık çalışanları, aşırı iş yükü, mobbing, şiddet, aşırı iş yükü ve tükenmişlik sendromuyla beraber sağlık çalışanları aşırı demoralize oldu. Bu konuyla ilgili bakanlığımızın bir şey yapmasını istiyoruz. Biz artık görünür olmak istiyoruz. Çalışmaktan çekinmiyoruz. Bu kadar şikayet ediyoruz ama artı iş yükü olduğunda kaçmıyoruz. Biz devletimizi milletimizi seviyoruz. Çalışmak istiyoruz ama insani şartlarda çalışmak ve yaşamak istiyoruz.
Hakkımız ödenmez diyorsunuz ama hakkımız ödenebilir. Ek ödemenin kaldırılmasını ve yoksulluk düzeyi üzerinde tek kalem maaş istiyoruz. Covid-19'un yasayla meslek hastalığı olarak kabul edilmesini istiyoruz. Birileri bizi muhattap alsın; 'Siz bunları istiyorsunuz ama bizim ekonomimiz bunu kaldırabilecek düzeyde değil' desin. Bunu bile duymak bizi rahatlatacak ama gerçekten muhatap alınmak istiyoruz."