Orta ve Geç Tunç Çağ dönemlerinde Mukiş Krallığı'nın başkentliğini yapan "Eski Alalah" olarak bilinen Aççana Höyük'te sezon kazıları mayıstan bu yana devam ediyor.
Geçen seneki kazılarda 3 bin 800 yıllık olduğu değerlendirilen ve Akadca "kent satışı sözleşmesi"ne ilişkin bilgiler içeren çivi yazılı kil tablet bulunan höyükte, bu sezonda da yeni buluntular gün yüzüne çıkarıldı.
Bölgede, Kültür ve Turizm Bakanlığı Kazılar Daire Başkanlığı öncülüğünde Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Murat Akar başkanlığında 30 kişilik ekiple kazılar devam ediyor.
Bu sezon kazılarda, ilk okumalara göre milattan önce 15'inci yüzyıla tarihlenen Akadca çivi yazılı tablet bulundu.
İncelemelerin sürdüğü 3 bin 500 yıllık çivi yazılı tablette, bölgenin idari ve ekonomik yapısı hakkında bilgiler yer alıyor.
Yaklaşık 28 gram ağırlığındaki tablette, döneminde yüklü miktarda mobilya alışveriş listesine ilişkin kayıtlar yer alıyor.
Kazı başkanı Doç. Dr. Murat Akar, AA muhabirine, Aççana Höyük'teki arazide arkeolojik kazı ve araştırma yapmanın yanı sıra 1930'lu yıllarda açılan saray, tapınak ve şehir kapısı gibi komplekslerin bölgenin kültür turizmine kazandırılması adına çalışmaları sürdürdüklerini söyledi.
Akar, bu sezon gerçekleştirdikleri çalışmalarda zengin bir çivi yazılı tablet arşivine sahip Aççana Höyük'te yeni bir belgeye ve idari kayda daha ulaştıklarını belirtti.
Bölgede, Akadca çivi yazılı bir tablete daha ulaşmanın heyecanını yaşadıklarını anlatan Akar, şöyle konuştu:
"Yaklaşık 3 bin 500 yıllık tablet Geç Tunç Çağ dinamikleri içerisinde bulunduğumuz Mukiş Krallığı'nın başkenti olan Eski Alalah'ın hem idari hem ekonomik gücünü bize anlatan önemli bir kayıt olarak karşımıza çıkıyor. Bu tablette bir mobilya listesi var. Bu yüklü miktarda mobilya alışverişine ait listenin varlığı zaten kentin ekonomik gücünü aynı zamanda da özellikle ticaret ekonomisinin işleyişi hakkında da bize bilgiler sunuyor."
Akar, gün yüzüne çıkarılan tablette herhangi bir deformasyon bulunmadığını belirtti.
Tablette herhangi bir kırılmanın olmamasının bunu okuyabilme açısından önemli olduğunu vurgulayan Akar, "Bu tablet üzerine konuşmak gerekirse hani boyutundan ziyade belki de en önemli detay en ufak bir kırığının dahi olmaması. Bu dil bilimcileri için çok önemli bir detay çünkü üzerindeki yazı, çivi yazısı olduğu için en ufak bir deformasyon, o metnin okunabilmesini çok zor hale getiriyor. Bu bağlamda belki de bu tablet hakkında söyleyeceğiniz en güzel detaylardan biri de üzerinde en ufak bir kırığın dahi olmaması olduğunu söyleyebiliriz." diye konuştu.
Akar, tablet üzerindeki çalışmaların Johns Hopkins Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Jacob Lauinger ve doktora öğrencisi Zeynep Türker tarafından yürütüldüğünü, gün geçtikçe yeni bilgilere sahip olabileceklerini kaydetti.
Akar, gün yüzüne çıkarılan tablette herhangi bir deformasyon bulunmadığını belirtti.
Tablette herhangi bir kırılmanın olmamasının bunu okuyabilme açısından önemli olduğunu vurgulayan Akar, "Bu tablet üzerine konuşmak gerekirse hani boyutundan ziyade belki de en önemli detay en ufak bir kırığının dahi olmaması. Bu dil bilimcileri için çok önemli bir detay çünkü üzerindeki yazı, çivi yazısı olduğu için en ufak bir deformasyon, o metnin okunabilmesini çok zor hale getiriyor. Bu bağlamda belki de bu tablet hakkında söyleyeceğiniz en güzel detaylardan biri de üzerinde en ufak bir kırığın dahi olmaması olduğunu söyleyebiliriz." diye konuştu.
Akar, tablet üzerindeki çalışmaların Johns Hopkins Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Jacob Lauinger ve doktora öğrencisi Zeynep Türker tarafından yürütüldüğünü, gün geçtikçe yeni bilgilere sahip olabileceklerini kaydetti.