TBMM kürsüsünden iktidara seslenen, 2 Kasım 2016 saat 23.57’de Sn. Cumhurbaşkanının eşinin Özel Kalem Müdürü Selma Silkin tarafından dönemin Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci’nin Özel Kalem Müdürü Bülent Aycan’a bir mesaj gönderildiğini aktaran CHP İstanbul Milletvekili ve Parti Meclisi Üyesi Gökan Zeybek sözlerini şöyle sürdürdü:
'Bu atama ile ciğeri kediye teslim etmiş oluyorlar'
“Mesajda; Emine Erdoğan’ın özel kalem müdürü tarafından 'Ruhsar Pekcan konusunda sizi uyarıyorum' gibi net bir ifade ile dönemin Ticaret Bakanı uyarılıyor. Ardından 4 Kasım saat 10.31’de Bakanlığın özel kaleminden Ticaret Bakanlığının bütün bürokrasisine Ruhsar Pekcan’la ilgili ikinci bir genelge gidiyor, diyorlar ki: 'Bu kişi yani Ruhsar Pekcan, Sayın Cumhurbaşkanının eşinin adını kullanarak ülkeye gümrüksüz mal sokmak için siyasi nüfuz elde etmeye uğraşan bir kişidir, dikkatli olun' deniyor. Yıl 2016. Sayın Pekcan öylesine dikkat çekiyor ki, ülkeye kendi şirketleri üzerinden gümrüksüz mal sokmak için bütün bürokrasisini birbirine kattığı, uyarı üstüne üstüne uyarı aldığı sistemin başına Ticaret Bakanı olarak atanıyor. Yani bu atama ile ciğeri kediye teslim etmiş oluyorlar.”
'Siz misiniz beni denetleyen!, siz misiniz beni araştıran?'
Zeybek, Ruhsar Pekcan’ın; Bakan olduktan sonra bürokrasi içinde kendisi hakkında ihbar ve uyarı gitmiş olan Ticaret Bakanlığı bürokratları ile ilgili ne gibi işlemler yaptırdığını da şu sözlerle aktardı:
"Görevinden el çektirilen bu eski Bakan, Bakan olur olmaz kendisini geçmişte inceleyen, denetleyen bürokratları Türkiye’nin değişik yerlerine, görevlerini değiştirerek gönderiyor. Yani Sayın Bakan, bir anlamda yaptığı usülsüz işlemleri araştırmak isteyen Bakanlığın bürokratlarına diyor ki; “Siz misiniz beni denetleyen!, siz misiniz beni araştıran!”
Birçok noktaya mal satılmış
Ruhsar Pekcan’ın Bakan olduktan sonra bir dezenfektan şirketi kurduğunu aktaran Zeybek, bu tarihten itibaren bu şirketin Bakanlığa, Türk Hava Yollarına, Türkiye İhracatçılar Meclisi’ne ve Ticaret Bakanlığı’na bağlı bir çok noktaya mal satmaya başladığını aktararak sözlerini şöyle sürdürdü:
“Turizmcinin, esnafın, mobilyacının, Perpa’nın, İkitelli’nin, Ümraniye’nin, Dudullu Organize Sanayi’nin, Beylikdüzü Organize Sanayi’nin içinde varlığını sürdürmeye çalışan esnafın sorunuyla ilgilenmeyen Ticaret Bakanı sadece, eşiyle birlikte kurduğu şirketin çıkarlarını en üst seviyeye taşımak için mücadele ediyor” dedi.
İktidarın bu alım ve haksız çıkar sağlayan zimmet suçuna göz yumduğunu belirten Zeybek; “Burada sadece Sayın Bakan değil, aynı zamanda usulsüz mal alımının yapılmasından doğan zimmet suçuna iştirak eden bütün Bakanlık yetkilileri 657 sayılı Yasa’ya göre, Kanun’un 12’nci maddesine göre sorumludurlar ve araştırma önergesinin konusudurlar. Dezenfektan alımını yapan yetkililerin cezai ve hukuki sorumlulukları sadece görevleriyle ilgili değil, aynı zamanda tüm belge ve bilgileri ilgili kurumlara iletmemekten dolayı da dolaylı olarak sorumludurlar.” dedi.
'Mecliste hesap sormaya devam edeceğiz'
"İktidarın 19 yıllık bu soygun düzeninde son nefesimize kadar kul hakkını yiyenden, yetim hakkını yiyenden hesap soracağız. Vatandaşın hakkını ısrarla ve inatla sormaya devam edeceğiz. Bu ülkede milyonlarca insan işsizken, milyonlarca insan evine ekmek götüremezken; biz, Merkez Bankası’ndan kime satıldığı belli olmayan 128 milyar doların da hesabını soracağız, mafyayla iş tutan Bakanın da hesabını soracağız. Uyuşturucu baronlarına ve kaçakçılarına destek olanlardan da bu Mecliste hesap sormaya devam edeceğiz."
"AKP sarı öküzü vermek istemiyor"
"Zeytinburnu’nda bir bina dikkatli bir yurttaşımızın hissettiği ses sayesinde erkenden boşaltıldı ve birkaç saat sonra da o bina çöktü. Binaları ayakta tutan kolonlardır, devleti ayakta tutan ise liyakattir, kamu malına kamu görevlilerinin sahip çıkmasıdır. AKP zihniyeti bu bakanı koruyarak bir tuğlayı vermek istememekte, sarı öküzü vermek istememektedir. Ancak şunu bilmelidirler ki; Bu bina yıkılırsa, bu iktidar yıkılırsa altında ilk olarak kendileri kalacaktır.”