Reza Zarrab'ın ek iddianamesinde çapıcı ayrıntılar

Reza Zarrab'ın ek iddianamesinde ortaya çıkan ve İran Merkez Bankası'na gönderilen mektubta Zarrab her şeyi İran için yaptığını ifade ediyor ve yaptığı faaliyeti de "ekonomik cihad" olarak tanımlıyor.

AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AKP cephesi tarafından bir 'milli mesele' haline getirilen Reza Zarrab davasının iddianamesinde yer alan çarpıcı ayrıntılar dikkat çekiyor.

ABD'de görülen Rıza Sarraf davasına bakan New York Güney Bölge Savcısı Joon H. Kim tarafından hazırlanan ek iddianamede, Rıza Sarraf'ın Türkiye ve İran üst düzey yetkilileriyle yakın ilişkiler kurarak ABD'nin İran'a yönelik yaptırımları deldiği iddiaları damgasını vurdu. Suçlamaların 104 madde halinde sıralandığı iddianamede, yaptırımın delinmesine yönelik ilişkiler ağı isim isim ve kurum kurum detaylarıyla yer aldı.

abcgazetesi.com'dan Rüzgar Nacak ve Devrim İpek'in haberine göre, ABD Adalet Bakanlığı'nın internet sitesinde 7 Eylül tarihinde yayınlanan İddianamenin birinci maddesinde genel anlamıyla suçlamaların bir özeti yapıldı. İddianamede, "İddianamedeki suçlamalar çok yıllık bir plan dahilinde İran hükümetine karşı ABD ulusal güvenlik denetimlerinin ihlalinden ve kaçınılmasından ortaya çıkmaktadır. Özellikle, İran, Türkiye, Birleşik Arap Emirlikleri ve başka yerlerde ki para hizmeti işletmeleri ve paravan şirketler İran’ın ABD finansal sistemine erişimine karşı yasakları, İran petrol ve doğalgaz satış gelirlerinin kullanımına ilişkin kısıtlamaları ve İran, İran hükümeti ve İranlı kuruluş ve kişilere altın tedariki konusundaki kısıtlamaları ihlal etmek ve kaçınmak amacıyla kullanıldı" suçlamlaları yöneltildi.

REZA ZARRAB İDDİANAMESİNDEKİ RÜŞVET BÖLÜMLERİ

Ayrıca rüşvet iddiaları da iddianamedeki satırlarda kendine yer buldu. İddianamede rüşvet iddiaları, "İran ve Türkiye’den üst düzey hükümet yetkilileri bu planda görev aldı ve korundu. ABD denetçilerinin incelemesinden şemanın korunmasına yardım etmek, katılımcıların korunması ve planın geliştirilmesi için bazı yetkililer plandan değeri on milyonlarca doları bulan rüşvetler aldı" ifadeleriyle dile getirildi.

Rıza Sarraf davasının başlamasına kısa bir süre kala hazırlanan İddianame'de yer alan isimler, kuruluşlar, iddiaların boyutları ve davanın seyrinin Erdoğan'ın kendisini, ailesini ve partisini hedef alıp almayacağı büyük merak konusu uyandırıyor. Ek iddianamede dava sürecine dahil edilen eski Halk Bankası Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla ve "Abi" kod adıyla iddianamede yer alan eski Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan'ın da aralarında bulunduğu sanıklar çeşitli iddialarla suçlanıyor.

SUÇLAMALARIN MERKEZİ NE?

Suçlamaların ana odak noktası ise kara para aklamak, İran'a uygulanan ambargoyu delmek, bankacılık sisteminde sahtekarlık yapmak olarak sıralanıyor. İddianamenin merkezinde ise ABD finans sisteminin denetiminin delinmesinde Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'nin bilgisi dahilinde Halkbank'ın(Turkish Bank-1) üstlendiği rol yer alıyor.

İran Merkez Bankası başta olmak üzere İran kamu kuruluşların Halkbank'ta(Turkish Bank-1) bulunan fonlarına iddianamede geniş yer ayrılıyor. Fonların Türkiye üzerinden İran'a transferlerinin nasıl gerçekleştiği ayrıntılı bir şekilde ele alınıyor.

'İRAN, TÜRKİYE VE REZA ZARRAB ÜÇGENİNDE PARA TRANSFERİ'

İddianamenin 24.maddesinde ise "Sarraf ve iş ortakları, Türkiye’de bulunan İran fonlarının transferinde, İran’a uygulanan yaptırımlardan kaçınmak için Türkiye ve İran hükümetlerinde ki üst düzey yetkililerle olan bağlantılarını kullandılar".ifadesi dikkat çekiyor.

Ayrıca İddianamenin 4.maddesinde şu ifadeler alıyor: "İran’ın Türkiye ulusal petrol şirketi ve gaz şirketine, petrol ve gaz satışından elde ettiği kazanç İran Merkez Bankası, İran ulusal petrol şirketi(“NIOC”) ve İran ulusal gaz şirketi adına Türk bankasında ki hesaplara yatırıldı. ABD’nin İran’a yaptırımları ve Birleşik Devletler bankalarının kara para aklamayı önleme politikaları nedeniyle fonların İran’a geri transferi veya fonların İran devlet kurumlarının, bankalarının, işletmelerinin yararına olacak uluslararası mali transferler için İran’ın fonlara erişimi oldukça zordu."

İddianamede, İran'ın Türkiye'ye petrol ve gaz satışından elde ettiği gelirin Halk Bankası tarafından açılan hesaplara yatırılması ve bu hesaplarda ki paranın Rıza Sarraf kontrolündeki döviz büroları( Duru Döviz) ve paravan şirketlere (Royal Holding) aktarılmasıyla devam eden süreç bu paravan şirketlerce satın alınan altınların Türkiye'den ihraç edilmesi, sonrasında ihraç edilen altınların ihraç edildikleri ülkelerde yeniden satış işlemiyle dövize çevrilerek nakit olarak ya da farklı hesaplardan İran'a veya İran adına hareket eden kişi ya da kurumlara transferiyle noktalandığı belirtiliyor. İddianamede eski Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan ile Rıza Sarraf'ın konuşmaları da yer alıyor.

İddianamede ayrıca Süleyman Aslan ve tutuklu bulunan yardımcısı Mehmet Hakan Atilla'nın kendilerini ziyaret eden ABD Hazine Bakanlığı yetkililerinden bilgi sakladığı yer alıyor. Aynı zamanda, toplantılarda Çin Halk Cumhuriyeti'nin ödemelerinin de Halk Bankası'na transfer edilmesinin konuşulduğu belirtiliyor.

Bu durum iddianamede, "Çoğunluk hisselerine Türkiye hükümetinin sahip olduğu Türk bankasının liderleri planı bilerek kolaylaştırdı. ABD denetçilerini ve yabancı bankaları aldatma niyetiyle hileli işlemlerin tasarımına katıldı ve Türk bankasının katılımı hakkında ABD denetçilerini kandırdı" ifadeleriyle yer aldı.

KARA PARA İÇİN BUĞDAY TİCARETİ

İddianamede yer alan bilgilerde, Rıza Sarraf ve ortaklarının Türkiye ve Birleşik Arap Emirlikleri ile buğday ticareti yapmaya başladığı ancak aslında böyle bir ticaretin hiç olmadığı ve sadece kağıt üstünde gösterildiği, buğday ticareti için harcanan paranın yeniden Sarraf'a ait şirketler üstünden tekrar İran'a transfer edildiği belirtiliyor.

SARRAF'IN 'EKONOMİK CİHAT' SÖZÜ DE YER ALDI

Rıza Sarraf'ın e-mail yazışmaları da iddianamede yer aldı. Belirtilene göre; Sarraf'ın İran Merkez Bankası'na yazdığı mektupta şu ifadeler yer alıyor;

“Yüce Lider (Ayetullah Hamaney) ve İran Merkez Bankası’nın saygıdeğer yetkilileri ve çalışanlarının yaptırımlara karşı oynadıkları rol, yaptırımları akıllı bir biçimde etkisiz kılıyor, hatta özel yöntemler kullanarak bu yaptırımları fırsatlara dönüştürüyor. Eğilimin yaptırımları yoğunlaştırmak ve artırmak yönünde olduğu bir sır değil ve İran İslam Devrimi’nin bilge lideri bu yılı Ekonomik Cihad yılı ilan ettiğinden Türkiye, Birleşik Arap Emirlikleri, Rusya ve Azerbaycan’da şubeler açarak dış ticarette yarım asırlık bir deneyim edinmiş Zarrab ailesi, yaptırım karşıtı parasal ve dış ticaret politikaları uygulamak için her türlü işbirliğine girme isteğimizi bildirmenin milli ve ahlaki görevi olduğunu düşünüyor.

İslami İran’ın coşkulu çocuklarının çabaları ve işbirliğinin sevgili ulusumuzun tüm uluslararası ve mali arenalarda ilerlemesine ivme kazandırması umuduyla.”

Bu mektubun juriye teslim edilip edilmeyeceği ise belirsizliğini sürdürüyor.

DENETÇİLER KANDIRILDI

İddianameye göre, İran ve Türkiye’den üst düzey hükümet yetkilileri bu kara para aklama planında görev aldı ve korundu. İranlı ve Türk yetkililer, iddianameye konu olan kara para ilişklilerinin ABD'li denetçiler tarafından tespit edilememesi için değeri on milyonlarca doları bulan rüşvetler aldı.

Çoğunluk hisselerine Türkiye hükümetinin sahip olduğu Türk bankasının yöneticileri, planı bilerek kolaylaştırdı. ABD denetçilerini ve yabancı bankaları aldatma niyetiyle hileli işlemlerin tasarımına katıldı ve Türk bankasının katılımı hakkında ABD denetçilerini kandırdı.

İran’ın Türkiye ulusal petrol şirketi ve gaz şirketine, petrol ve gaz satışından elde ettiği kazanç İran Merkez Bankası, İran ulusal petrol şirketi(NIOC) ve İran ulusal gaz şirketi adına Türk bankasındaki hesaplara yatırıldı. ABD’nin İran’a yaptırımları ve Birleşik Devletler bankalarının kara para aklamayı önleme politikaları nedeniyle fonların İran’a geri transferi veya fonların İran devlet kurumlarının, bankalarının, işletmelerinin yararına olacak uluslararası mali transferler için İran’ın fonlara erişimi oldukça zordu.

‘ABD'DEN TÜRKİYE'YE YAPTIRIM İHTİMALİ’

İddianamede davanın Halkbankası aleyhine sonuçlanması durumunda ABD yasalarına göre Türkiye'ye yaptırım uygulayacağı ifade edildi. Bu durum şu ifadelerle yer aldı:

5-Şayet Türk bankasının İran lehine çeşitli işlemlere dahil olduğu ortaya çıkarsa ABD yasaları uyarınca yaptırımlara maruz kalacaktır, yaptırımlara şu maddeler dahildir;

5.1-)Türk Bankası-1 muhafaza edilen İran’ın petrol ve doğalgaz satışlarından elde ettiği gelirlerin, gerçekte İran’a ihraç edilmemiş olan Türk altınlarının sözde ikili ticaret kurallarına aykırı olarak satın alınmasına izin vermek.

5.2-) İran hükümetinin menfaatine altın satın almak için Türk Bankası-1’e tevdi edilen İran petrol ve gaz satış gelirlerine izin verilmesi.

5.3-) Gerçekte hiçbir gıda ve ilaç alımı gerçekleşmediği halde, İran’a karşı yürürlükte olan yaptırımlar için uygulanan bazı istisnaları güya “insani anlamda istisna” kategorisine sokmak süretiyle İranlı alıcılar tarafından gıda ve ilaç alımları gibi göstermek amacıyla hileli bir biçimde tasarlanmış mali işlemlere olanak sağlamak. Türk Bankası-1, ABD tarafından yaptırıma tabi tutulma ve ABD finans kurumlarıyla muhabir hesaplara sahip olma kabiliyetini kaybetme riskini taşımadan İran Hükümetine milyarlarca dolar değerinde hizmet sağlayabilsin diye, Türk bankası-1 yetkilileri, bu işlemlerin gerçek doğasını ABD Hazine Bakanlığı’nda ki yetkililerden gizledi.

Türkiye Haberleri